Bir Rasim Ozan Klasiği ve Hüseyin Gülerce ile Raks


Her yönüyle içine kapanan vizyonsun ulusal düzenin,yeni yetme kadrolu yazar çizer ve nara atar takımından 43 plaka nolu soyadını taşıyan arkadaş kendi hülyasında " bir tür cemaat - hüseyin gülerce " kavgası icat etmiş ve bu rüyasının üzerine bayat uslubu ile biraz kurgusal desteklemeler yaparak " her daim olduğu gibi satır aralarında bile böğürme kabiliyetini " en zirve noktasına varıncaya kadar kullanarak,aklı zatına kafi gelmez iken " malum akl-ı evvel liyakat merkezlerininden cebren üflenen sufle " üzerine müsveddelik akıl oyunları yazmış.

Kendine yetmeyen aklı ile güya beyefendi " iktidar partisininin yargı denetiminden kaçabilme adına sığınacak liman hesabına kullandığı " ve sosyolojik anlamda psikolojik algı harekatı düzleminde,farklı toplumsal mühendislik teknikleri ile " cemaaat - hükümet " gerilimi ve çatışması varmış edası ile birlikte senaryolaştırıp tek taraflı olarak sahnelediği politize edilmiş hizbi anlayışla, oscarlık performans sergileyerek 18 aralıktan beri oynadığı " mağduriyet temelli yüksek gerilim siyaseti " oyununa,cemaat mensubu olarak bilinen ve ön planda bulunan " hüseyin gülerce " gibi isimleri aslında hiç olmayan bir savaşın tarafıymış gibi niteleyerek dahası ancak kendi şahsına yakışacak biçimde birde yazısını alengirli ifadelerle biraz daha çekici kılabilir miyim umudu ile " güya ihanet serüvenine " dahil etmeye çalışıyor

şimdi bilinen üslubumu biraz sekteye uğratıp senin anlayacağın dilde ve senin üslubun ve dahi sen ve senin gibilerin anlayacağı şekilde net bir biçimde ifade edeyim iyi dinle Rasim Ozan :

İlk olarak 17 aralıktan beri sen ve mensup olduğunun kalemşör tayfanın malum adreslerden verilen emir talimat ve direktifler üzerine planlı programlı organize " genel başkan yardımcıları gözetiminde " koordineli bir şekilde kurgulayıp aynı iştah ve yıllardır arka belleklerinizde belki de bugünlerin hesaplarını yaparak beslediğiniz kin ve nefret duygularıyla maahali talan taifesiyle sahnelediğiniz " haysiyet ve vicdan " cellatlığı oyununda iddia etmeye cüret ettiğiniz gibi bu cemaat ve gönül veren mensupları daha doğru bir ifade ile " hak ve gönül sevdalısı " insanları şebeke değil,bunu kısa devre yapmış olan klişe zihnine yaz geleyim ikinci konuya sen ve senin gibi " emr-ü ferman " ile güdülen hizip siyasetinin zavallı piyonlarının dar kafalarından neşrettiği gibi " geometrik yada asimetrik " herhangi bir terminoloji ile sadece politik rant ve çıkarlar adına nefretle yaftalamaya çalıştığınız bu " yine senin boyun büktüğün uzun boylu liderinin ifadesiyle söylemiş olayım " yesevi ruhlu insanlar bu toprağın çocukları ve hepsi " AZİZ TÜRK MİLLETİNİN EVLATLARI " o nedenle sakın ola bana mazinin kara dehlizlerinde kurdukları bataklıkların içinde yok olup gitmeye mahkum olmuş ulusal paranoyayı ağızlarına sakız etmiş skolastik kel şovenistler gibi o bozuk aksanınla " vatan millet " edebiyatı yapma.

Derin ilişkiler ve kirli hesaplar ağının askeri ve sivil bürokratik oligarşik kadro içinde en bariz hali ile açığa çıktığı,17 canı şehit verdiğimiz " aktütün " saldırısı sonrası her zaman olduğu gibi yine her şeyi ben bilirim edası ile kanal kanal gezdiğin programlardan birinde hanımefendi sunucunun " sen askerlik yaptın mı Rasim ? " sorusuna ıkına sıkıla kafanı gözünü kaçırarak ve edebinle konuşmaktan ziyade derinlemesine böğürerek programı sunan hanıma hitaben " senin oğlun olsa sen oğlunu bu aktününe gönderir miydin yav " sorusunu yönelterek askerlik vazifesini icra etmediğini açık ettiğin gibi ( fiziksel olarak haklı nedenlerin olabilir bunu saygıyla karşılarım ) bu vazifeyi can siparane hak ve toprak ( vatan ) rızası için ölümüne " kışlasını peygamber ocağı belleyip " borç ödeyen vatan evlatlarını alaya alırcasına falan yere oğlunu gönderir miydin süali ile " milli duyguları bir yana anayasal bir sorumluluk ve dahi zorunluluk olan " askerlik vazifesini yapmadığını üstelikte 17 canın toprağa düştüğü elim hadiseyi misal vererek koca bir korkak olduğunu ifşa eden sen " Rasim ",sakın ola bana milli ile başlayan cümle kurma ve hele asla " bana ve bu milletin aziz evlatlarına " millyetçilik dersi vermeye kalkma,

İzleyen bilir senin sunucu hanımın sen askerlik yaptın mı Rasim,sualine karşılık olarak " sen olsan oğlunu aktünün gibi bir yere askere gönderir miydin " sorusunu sorarak o kıt aklınla " kendini haklı çıkarma niyetine " sunucu hanımım verdiği tokat gibi cevap sana ve yoldaşlarına ders olarak yeter de artar bile

Aktütün bahsi üzerine konuşulurken hiç beklemediğin yerden gelen bu soru karşısında afallayarak ne yapsam da ben bu cendereden kurtulsam niyetiyle " kadınlık iç güdüsü ve evladına olan korumacı düşkünlüğünü " hesaplayarak şahsını ilgilendiren damardan bir soru sorarak ve her daim yaptığın gibi cümleleri yuvarlayarak " sen olsan evladını gönderir miydin " sualine cevaben hayır asla göndermem diyeceğini ve sen de hah işte ben de bu yüzden gitmedim diyerek konuyu usulünce geçiştirmeyi umut ediyordun ama o,kadın haliyle emin ol senden " milyon kat daha delikanlıydı " ve senin yine hiç beklemediğin hiç umut etmediğin gibi cevap verdi " EVET GÖNDERİRDİM "

o yüzden Rasim sakın ha diyorum bak sakın ha bana ve bu milletin asil evlatlarına " sana ezberletilen cümlelerle " kuru mangal edebiyatı yapma

Gelelim asıl mevzuya,Hüseyin Gülerceyi şahsen tanımam ömrü hayatımda bir konferansı hariç görmüşlüğüm de yoktur cemaat yada cemiyet içinde ne derece etkinliği vardır kimle ne şekilde bağlantısı vardır yada camia olarak nitelendiren sivil toplum hareketi içinde sözünün itibar derecesi nedir ne değildir bilemem ( tıpkı seni bilmediğim gibi Rasim ) ama görünen köy itibari ile özet mahiyetinde şunu söylemiş olayım :

ilk bahiste " evvela " izah ettiğim gibi cemaat cemiyet camia sivil toplum hareketi yada ismi her neyse bu sosyal olgu sen ve yoldaşlarının itham ettiği gibi şebeke değil şer örgütü değil dahası bir örgüt değil,bu nedenle olmayan bir örgütün yahut organizmanın içinde bulunan Hüseyin Gülerce yada başka herhangi bir ismin bir dönem vazife yaptığı aktif olarak çalıştığı bir hareketin işleyişine dair kendince “ organize bir şekilde kurgulanan bir takım iddia yada ithamları “ destek mahiyetinde bir takım haksız beyanlarda bulunuyor olsa bile bu beyan,ifade söylem,itham,iddia ve iftiralar sadece sahibini bağlar,sen ve senin gibi yanlı medya taifesinin kamu oligarşisinin sahte gölgelerine sığınarak acaba bu işten kendimize bir vazife çıkarabilir miyiz,acaba bu işten afiyetle nemalanabilir miyiz hesabıyla yalandan yere afaki ıkınıp durmasına gerek yok

özetle " sana ve taifene kurguladığın sahte ve yalan dünyan için " buradan ekmek çıkmaz her kim çıkar herhangi bir mevzu ile alakalı bir lakırtı eder yalan yanlış beyanda bulunur,o yanlış hal,tavır yada söz sadece sahibini bağlar

son bir söz de Hüseyin Gülerceye,seni hiç tanımam bilirim ki sen de beni tanımazsın sana da bir söz söyleyerek bahsi kapatacam :

bugün gelinen noktada eğer " Rasim Ozan Kütahyalı " gibi bir devşirme medya ajanı " üstelikte devlet " adına seni savunurmuş gibi bir hal vaziyet içine girmiş ve talimatla yazdırılan köşeleriyle sırtını sıvazlamaya başlamışsa " yanlış yerde duruyorsun " demektir..

seni bilmem ama,bunca yıllık gazetecisin meslek ahlakını en iyi bilenlerden birisin,ben sadece bu hali bile kendime hakaret addederim...

ne diyelim Yüce Mevlam (CC) kimseyi şaşırtmasın ve hiç bir vakit müstakim olan istikametinden ayırmasın............................ AMİN


Malum-u İlam

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)