Gözün Aydın Öğretmenim(!)


TBMM 8 Ağustos’ta yapılan oturumda, Torba Yasa’nın 98. Maddesi’ne ‘’Öğretmenlerin hizmet süreleri ve/veya isteğe bağlı il içi ve il dışı yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir’’ fıkrasını ekleterek, eğitim-öğretimin başka sorunu yokmuşçasına öğretmen rotasyonuna izin verdi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, rotasyonun gerekçesini insani talepler olarak açıkladı.

Avcı, ‘’Ankara’ya öğretmen atayamıyoruz. Çünkü Ankara’da bütün norm kadrolar doldurulmuş vaziyette. Belli başlı şehirlerde uzun yıllardan beri birikme var. O birikme nedeniyle öğretmenler arasında eş durumundan da kaynaklanan, sağlık durumundan da kaynaklanan taleplerini yerine getiremiyoruz’’ diyerek sıkıntıyı dile getirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin yasa çıkmadan önce yaptığı açıklamada; ‘’Kimseyi bulunduğu bir şehirden başka bir şehirde öğretmenlik yapmaya zorlamıyoruz. Bulunduğu ilde başka bir okulda öğretmenlik yapmasını istiyoruz. Henüz süreyi netleştirmedik ama 10 ya da 12 yıl aynı okulda çalışan bir öğretmenin başka bir okulda çalışmasını isteyeceğiz’’ dedi.

Neyin uzmanı olduğu açıklanmayan bir şahıs, öğretmenleri aptal yerine korcasına, kendine verilen kamuoyu yaratma görevini kaleme aldığı köşe yazısında yerine getirmeye çalışıyor.

Bu şahıs yazısında, ‘’Aynı mahalle, aynı sokak, aynı okul, aynı duvarlar ve sınıf, farkına varmadan öğretmenin dar düşünmesine neden oluyor. Farklı sosyal çevre, farklı ortam, farklı okul yönetimi ve farklı ekonomik yapı öğretmenin daha analitik, daha geniş bir pencereden olaylara bakmasına neden olacaktır. Bu da öğretmenin her öğrenciyi daha kolay anlamasına neden olacaktır. Karşılaştırma, nedensellik ve sonuçlar daha iyi tahlil edilecektir’’ diyor.

Zırvalamalar bununla kalmıyor. Açıklamasına, ‘’Öğretmen rotasyon gerçekleştikten sonra, aynen müdürlerde olduğu gibi, çalışanların büyük çoğunluğu iyi ki rotasyon olmuş diyecektir’’ diyerek devam ediyor.

Öğretmenleri ve örgütlerini aptal yerine koymaya çalışan bu şahsın, neyin uzmanı olduğunu kestiremiyorum ama; eğitim ve bilimle ilgisinin olmadığı kesin.

Demek ki; doğduğu evde, çocukluk ve gençliğini geçirdiği sokak, mahalle, belde, ilçe ve şehir ve ülkede yaşamını sürdürenler; dar görüşlü, anti sosyal ve değerlendirme yapma yeteneği olmayan kişiler(!)

İnsanı, hayvanlar gibi yalnız yaşayarak öğrenen ve başkalarının tecrübelerinden faydalanma özelliği olmayan bir canlı türü olarak değerlendiren bu sakat anlayış için, söylenecek fazla söze gerek yok.

Bakanlık çevrelerinin, tüm öğretmenler onlarca yıldır aynı okulda çalışıyormuş gibi verdiği uç örnekleme de doğru değildir.

Avrupa’da, 10 yıldan fazla aynı okulda çalışanların oranı %37 iken, ülkemizdeki oran %6’dır.
Ayın sonunu güçlükle getiren, pek çoğunun bir sonraki ayın ücretini kredi kartı kullanarak tükettiği öğretmenlerimiz, evinin yanındaki okuldan bir başka okula atanıp, gider kalemine, ulaşım ve yemek ücreti ekleyerek nasıl memnun olmasın(!) Celladına aşık toplumlarda olduğu gibi, nasıl teşekkür etmesin(!)

Bakanın insani talepleri yerine getiremiyoruz söylemi, her insan olanın içini acıtır.

Eşlerin bir araya getirilmesi, sağlık ve öğrencisinin okul sorunu olanların sağlık ve okulun bulunduğu merkezlere atanmalarına karşı çıkılamaz.

Norm Kadro uygulamasını öğretmenler ve örgütleri istemedi. Norm Kadro uygulamasına geçilmeden önce de bakanlık yetkilileri benzeri gerekçeler ileri sürdü.

Sanki o okullara atamaları öğretmenler yapmış gibi; ‘’1 öğretmen ihtiyaç duyulan okula 5 öğretmen atanmış’’ diyerek kamuoyu yaratmaya çalıştılar.

O dönem de siyasi torpili olanlar, istedikleri il ve okullara tayinlerini yaptırıyorlardı. Şimdi de aynı şekilde tayin yapılmaktadır.

Atamayı yapanlar, mazeret grubu tayinleri için her ilde belli bir kontenjan saklı tutsaydı; ileri sürülen durum ortaya çıkmazdı.

Siyasi torpil ile yapılan atamaların önü kesilmedikçe; hangi sistemi uygularsanız uygulayın, benzeri sorunları yaşamaya mahkumsunuz.

Çözüm mü; emeklilik hakkı geldiği halde emekli olduğunda maaşları yarıdan fazla düşeceği için emekli olmayanların, emeklilik şartlarını yeniden düzenleyin. Pek çok kişinin gitmek istemediği illere, yakınları orada olduğu için gitmek isteyenlerin tayinlerini yapın. Çoğunluğun gitmek istemediği illerde; 12 Eylül sonrasında olduğu gibi artı ücret vererek, buralarda çalışmayı teşvik edin.

Yeni eğitim öğretim yılında, verilen ücrete rağmen fedakarca çalışan eğitim emekçilerini huzursuz edecek uygulamalardan kaçının. Kaosun kimseye faydası olmayacaktır. Gelir sizi de vurur.


Osman Gazi OKTAY
Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)