Büyük Ortadoğu Projesi Gölgesinde Arap Baharı



Suriye`de "Esad Rejimi - Muhalif Kanat (ÖSO) - Rojova Kürtleri - IŞID militanları" arasında 4 yıldır devam eden iç savaş yakın zamanda bitecek gibi görünmüyor, bölge üzerinde uzun vadeli siyasi ve ekonomik planları olan resmi ve gayrı resmi uluslararası çıkar odaklarının büyük bir iştahla fitilini ateşlediği yangının "başta suriye olmak üzere tüm ortadoğu coğrafyası ve arap yarımadasında" ciddi kırılmalara neden olacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok.

Osmanlı hakimiyeti son bulduktan sonra, yeni peydahlanan başat güç unsurları tarafından şahsı menfaatler doğrultusunda payitahta ait mülk topraklarının pay edilmesinden sonra “ masadaki kurt misali Osmanlı İmparatorluğu`nun geride bıraktığı üç kıtaya uzanan geniş yelpazesi üzerinde savaşın galip tarafı olarak kurdukları otoriter mevcudiyetlerini garanti altına alma adına,bölge halkları arasında sadece kendi çıkarlarına hizmet edecek hanedanlıkların "askeri, siyasi, ekonomi ve diplomasi" dahil olmak üzere her alanda doğrudan desteklenmesi ve bu güdümlü, denetimli kontrollü yapay idarelerin, varlıklarını borçlu olduğu meşruiyetlerini temin eden güç odaklarına sadakatte kusur etmedikleri müddetçe "kukla yönetimlere karşı sosyolojik anlamda muhalif olarak ortaya çıkması muhtemel fikir ve düşünce eksenli teşkilatlanmalar ya da siyasi hareketlerin tamamının uluslararası terörize eylemlerle bertaraf edilmesi yöntemiyle bir asırdan beri varlığını devam ettiren bu emperyal yapı "değişen, hızla ilerleyen iletişim çağının imkanları ve çeşitliliği" karşısında farklılaşan, bilgiye hızla ulaşma imkanına sahip elde ettiği tüm verileri kıyaslayan araştıran sorgulayan ve insani melekeler açısından temel hak ve hürriyetler babında "tıpkı diğer muasır yada model olarak gördüğü toplumlarda tecrübe edildiği gibi" daha iyisini talep eden ve kendilerine “dikta rejimlerinin mevcut durum ve düzenlerini kesintisiz olarak sürdürme gayesiyle kamu eliyle cebren dayatılan skolastik sosyo kültürel yaşam tarzını reddeden" halk hareketlerinin ve temel dinamikler açısından yöneten ve yönetilen ayrımının hakkaniyet ve adalet ölçüsünde olmasını talep eden ve bu haklı taleplerini özellikle sanal alemde sosyal platformlar aracılığıyla yüksek sesle dillendirmekten çekinmeyen özgürlük felsefesi ile yol çıkan aktif bireylerin şekillendirdiği ideoloji kültürünün özellikle belli yaş grupları arasında yaygınlaşması ve yoğunlaşmasının neticesi olarak; geçmiş ve geleceklerini ipotek altına alan küresel çıkar ve şer odaklarının mahalli temsilciliğini yürüten sözde siyasal idarelere karşı haklı bir isyan olarak insani duygularla başlayan ve yeniden dirilişin müjdesi olması ümidiyle “arap baharı“ ifadesiyle isimlendirilen halk hareketleri temelsiz ve mesnetsiz hevesatlar içinde yine eski yıllardan kalma gayret ve adetlerle mevcut enerjiyi sadece “eski hesapları kapatma ve yarım asırlık suç birlikteliğinin canlı şahitlerini tarihin karanlıklarına gömme“ istikametinde kanalize ederek sadece mevcut olanı yakma yıkma ve yok etme metrebesinden sonrası için akıl,mantık ve vicdani muhasebeden yoksun ve hepsinden önemlisi metot ve sistem eksiklikleri giderilmeden sadece “ırak ve libya örneğinde olduğu gibi şahı devirme ve meydanlarda ki heykellerini tarumar etme“ çabasına endekslendiğinden dolayı arap baharı olarak addedilen bu yenilenme ve yenileşme hareketleri Ekmelettin İhsanoğlu`nun tabiriyle arap yarımadası diktatröyasının sonbaharı olmaktan öteye geçmedi.

Osmanlı`dan beri mazlumun gözyaşının dinmediği isyan, ihanet, adalet ve çatışmaların bitmediği kıyamete kadar sükûnet ikliminin bekli de hiç uğramayacağı bu kan konan coğrafya üzerinde “mevcut ülkeleri din, inanç, mezhep ve etnik farklılıklar ekseninde yeniden dizayn ederek siyasi kamplaşmalar üzerinden “böl parçala yönet“ teorisi ile sömürü düzenlerini yeni nesil figüranlar aracılığı ile tertip ettirme gayesiyle icat edilen BOP projesinin mimarı oğul c.w.bush ile bu fitne projesinin eş başkanı olmakla övünmekten yerinmeyen eski başvekil şimdiki cumhur reisinin el ele vererek fitilini ateşlediği ve tüm yarımadayı etkisi altına alan bu “bahar muştusu ardına gizlenmiş habis planın“ ardından meydan Moğol isyancıları tipınde sadece yok etmeye, parçalaya ve öldürmeye programlanmış, kalplari taşlaşmış, kuş kadar beyni olmayan, verilen emirleri yerine getirmekten ve körü körüne sadece ölüme yürümekten gayrı hiç hayati refleks taşımayan damarlarında kan yerine afyon şurubu dolaşan esfel-i safilin mertebesinde insan müsveddesi bır ucube yaratık sürüsü olan IŞİD ve militanlarına kaldı.


Çağın büyük mütefekkirinin Bediüzzaman Said Nursi`nin ifade ettiği üzere "cehalet zaruret ( fakirlik ) ve ihtilaf" hastalığına düçar olmuş Alem-i İslam`ın Ortadoğu haritasında vücud bulmuş devletlerin ehl-i müslim halkları için "kral öldü yaşasın yeni kral" (!)


Malum-u İlam
pembekonak@hotmail.com
http://twitter.com/rasyonelboyut

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)