“İnançsız, Dinsiz Parti!”





Genel seçim sonucu partilerin ve profesyonel politikacıların değişik hesap yapmalarının önünü açtı. Hesapların açılışında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşme ve partilerin koalisyon kurmada değişik arayışlara girmesi önemli rol oynamaktadır. Arkasından MHP Grup Başkan vekili Yusuf Halaçoğlu’nun "Biz eğer Sayın Baykal’ı desteklemiş olsaydık, kamuoyunda şunlar yansıtılacaktı: 'Siz Baykal’ı seçtiniz, bir muhalif adı altında' AKP’nin tabiriyle 'dinsiz bir partinin inançsız bir partinin adamını seçtiniz' diye bize yükleneceklerdi" söylemi hesaplaşmayı yeni bir boyut kazandırdı.

Sayın Halaçoğlu’nun CHP ile ilgili söylemi Anadolu’da sıklıkla yinelenir. CHP’nin takipçileri de “inançlı, dini bütün” olduklarını anlatmak zorunda kalırlar. Partinin/partililerin uzun yıllara dayanan “inançsız, dinsiz” parti olarak suçlanmasının değişik nedenleri vardır. Belirleyici neden partinin ülkenin kuruluş döneminde moderniteyi, laikliği savunması ve dinsel dogmalara karşı aydınlanma savaşımının öncüsü olmasıdır. Sürdürülen savaşta kökten dinciler kamu yönetim dizgesinden geriletilmiş, rant alanları daraltılmış, yurttaşların zihinleri işgalden kurtarılmıştı. Kamusal alandan geriletilen din baronları (cemaat liderleri, Şeyhler, Meczuplar) CHP’ne karşı nefret söylemleri geliştirdiler. Kuran’ı yakıyorlar, ayaklarının altına alıp çiğniyorlar, camileri ahıra çevirdiler, Kur’an kurslarını engelliyorlar söylemiyle toplum içinde sivil örgütlenmelerini genişlettiler. Anadolu halkını teslim aldılar. CHP içinde “inançsız, dinsiz parti” algısı oluşturarak zihinleri yerleştirdiler.

CHP’nin “inançsız, dinsiz parti” olarak suçlanmasının sürekliliği kurucu söylemlerini (modernite, laiklik) çağdaş değerlerle zenginleştirmek yerine kökten dincilerle uzlaşı arayışına girmesidir. Çok partili yaşamın başlaması ile sivil örgütlemesini tamamlamış, dini metalaştırıp siyasallaştıran tarikat/cemaatlerden sağ partilerle birlikte oy istemesidir. Bu süreçte CHP uzlaşı adına kökten dincilerin istemlerinin gerçekleşmesine katkı koydu ya da sessiz kaldı. Mütedeyyin Müslümanların sıradan, kabul edilebilir isteklerinin karşılanması ile birlikteliğin kurula bileceğini düşündü. Değişik dönemlerde partide dinci söylemlerin öne çıkarılması, kara çarşaflılara parti rozeti takılması, parti yönetim kademelerine dincilerin alınması, okulların imam hatiplere çevrilmesine ve türban serbestliğine sesiz kalınması uzlaşma arayışı çabalarıdır.

Çağdaş yaşamı savunan CHP’nin kökten dincilerle uzlaşı arayışlarına girmesi öngörüsüzlüğünün sonucudur. Öngörüsüzlüğü doğuran neden CHP’nin üst yöneticilerinin aldıkları eğitim, yaşam biçimi olarak dincilerden uzak oldukları için bu gurubun özlemlerini, hedeflerini, öfkelerini doğru algılayamamalarıdır. Çünkü kökten dincilerin birliktelik anlayışı uzlaşmacılığı değil, teslim almayı hedeflerler.

CHP’nin yapması gereken kuruluş dönemi söylemlerine (modernite, laiklik) geri dönmesi ve çağdaş değerlerle zenginleştirmesidir. Devrimci bir anlayışla emek savunuculuğu, hukukun üstünlüğü, insan hakları, kadın/erkek eşitliği, demokrasiyi, çevrenin/kentlerin korunması vb. konuları öne çıkartamazsa, ortaçağ söylemi olan “inançsız, dinsiz parti” suçlaması ile karşı karşıya kalmaya devam eder.


İrfan O. Hatipoğlu
Denizli Alternatif Yerel Politikalar Platformu Başkanı

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)