Aya Sofia'nın Adını Verdiği Kent!

Ulusal Eğitimciler, sabah kahvaltılarını aldıktan sonra, Üsküp'teki oteli terk ettiler. Gezinin son ülkesi olan Bulgaristan'a geçmek için, Makedonya'nın Kumanova Gümrük Kapısı'nı kullandılar.

Öğleye doğru ulusalcılar, Sofya'ya ulaştılar. Dünyanın en büyük ortodoks katedrallerinden birisi olan St. Alexander Nevsky Katedrali önündeki otoparkta, araçlarından inerek doğusundaki Kafede öğle yemeklerini aldılar.

Sofya, Bulgaristan'ın başkenti ve en büyük şehridir. Dağlarla çevrili kent, M.Ö 8-7 yüzyılda bügünkü merkezde, Sardi adında bir Trak kabilesi tarafından kuruldu.

Trakların bağımsızlığına son veren Roma, kente Serdika adı verdi. Kent, M.S 6. yüzyılda Justinious zamanın da gelişti ve Slavların egemenliğine geçti. M.S 9. yüzyılda, Bulgar Hanı Krum zamanında kent Sredets adını aldı. 1018- 1185 arası Bizans egemenliğinde kaldı. 1185 yılında 2. Bulgar İmparatorluğu kuruldu. 1382 yılında Osmanlı egemenliğine geçen kent, Sofya adını aldı.

St. Alexander Nevsky Katedrali, Balkan Yarımadası'nda Belgrat şehrindeki St. Sava Katedrali'nden sonra en büyük 2. katedraldir. Sofya'nın sembolüdür. İsmini Rus prensi Alexander Nevsky'den aldı. Bulgaristan'ın 1879 yılında ilk kuruluşu sonrası Ruslara teşekkür amaçlı yaptırıldı. Çatıda kubbelerin üzerinde10 kiloya yakın altın kullanıldı.

Yapımına 1882 yılında başlanan katedral, 1904-1912 yılları arası inşa edildi. Uzunluğu 73.50 m. genişliği 51.00 m. yüksekliği 50.52 m. olan katedralde aynı anda 10 bin kişi ibadet edebilmekte.

Çan kulesinin yüksekliği 45.00 m. olup, içinde 12 çan bulunmakta. 1924 yılında kültür anıtı ilan edilerek, koruma altına alındı.

Katedralin yakınında; Bizans İmparatoru Justinyen tarafından M.S 527-565 yılları arasında yaptırılan ve şehre adını veren St. Sofia Klisesi görülür. Osmanlı zamanında kiliseye minare eklenerek cami olarak kullanıldı. 19. yüzyılda yaşanan deprem sonucu minare yıkılınca, Osmanlı, mezarlık olarak kullanılan yere yapılan minarenin yıkılmasını uğursuzluk olarak kabul ederek terk etti. 1879 yılında Bulgar devleti kurulunca tekrar kilise olarak kullanılmaya başlandı.

Çan kulesi yapacak yer olmadığından; kilisenin çanı, önündeki ağaca asılıdır. Rehberin kilise çanının nerede olduğu sorusuna, görme engelli dostumuz Ferhat Dönmez, Osman Osman'dan aldığı bilgi ile ağaçta diye yanıtlayınca; grubun şaşkınlığına, çanı görünce de gülüşmesine neden oldu.

Buradan, vatanlarını savunurken ölen Bulgar askerleri anısına, 1981 yılında Mimar Nikola Nikolov'a yaptırılan, önünde sürekli ateş yanan Meçhul Asker Anıtı, Bulgaristan'ın ulusal

sembolü kabul edilen Heykeltraş Andrey Nikolov'un yaptığı ''Aslan Heykeli'' , Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri ateşe olarak çalıştığı ve verilen baloya yeniçeri kıyafeti ile katıldığı bina, Doğa Tarihi Müzesi, Şehrin merkezi noktasını simgeleyen anıt, Todor Jivkov'un en üstte ofisinin bulunduğu Kominist Partisi Binası ziyaret edilen yerlerdi.

Metro inşası sırasında ortaya çıkan eski kentin kazıları, halen sürmekte. Sovyetler Birliği'nin yıkılması sonrası, tüm Doğu Bloku ülkelerinde olduğu gibi Beyaz (Bağımsızlık), Kırmızı (Yurdu savunurken dökülen kanı), Yeşil (Doğayı) simgeleyen bayraktan kızıl yıldız çıkarıldı. Lenin heykeli yıktırıldı.

Lenin Heykeli'nin olduğu yere, bir bayan heykeli yaptırıldı. Kolunda Baykuş (Bilgelik), elinde zeytin dalı (Barış) pagan anlayışına uygun olması ve vücudunun üst kısmının şeffaf olması nedeniyle kilisenin tepkisini aldı.

Ulusal eğitimciler dinlenmek üzere şehir merkezindeki otellerine yerleştiler.










Haber : Osman Gazi OKTAY

Fotoğraf : Cengiz OKTAY

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)