Müzisyen Feridun Düzağaç, 16 Nisan’daki ‘partili cumhurbaşkanlığını’ hedefleyen anayasa değişikliği referandumunda ‘Hayır’ oyu kullanacağını açıkladı: “‘Evet’ diyenlerin haklı bulduğum argümanı yok.”
Düzağaç, ‘Hayır’ı anlatan gazetecilerin planlı bir şekilde susturulduğunu belirtirken bu kişilerin neyle suçlandıklarını bilmeden özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarını söyledi: “Ben gerçekten Ahmet Şık’ın suçunu bilmek istiyorum. Aynı zamanda FETÖ için ‘tehlike var’ diye haber yapan Hikmet Çetinkaya, gün sonunda bu örgüte üye olma suçlaması ile karşı karşıya. Bu da var olan siyasi erke inancımı ortadan kaldıran bir şey. Bu başlı başına bir Aziz Nesin fıkrası.”
Bir seçmen olarak iktidara en çok sokaktaki nefret iklimini bilerek yaratmasalar da gidermek yönünde adım atmadıkları için kırgın olduğunu söyleyen Düzağaç, “Gezi’nin onlara göre masum saydıkları ilk üç gününde yer almış biri olarak kırgınım. Güneydoğu’daki sorunun, çözüm süreci ile başlayan süreçte beni de heyecanlandırdılar. Bana bu ülkenin bir vatandaşı olarak ülkede neyi kaldıramıyorsun dediklerinde, ülkenin Güneydoğusu’nda kanayan yaraya dayanamıyorum derdim” dedi.
‘Öyle bir terörist tanımı yarattılar ki’
12 Eylül öncesi içinden çıkılmaz hale gelen ‘nefretin ve faşizm boyutunda ırkçılığın’ çözüm sürecine getirildiğine çok memnun olduğunu söyleyen Düzağaç, “Ama onu da kaybettik. Artık bırakın HDP milletvekillerini, CHP milletvekillerinin yaşadığı mağduriyeti bile söyleyemez hale getirildik. Şu anki siyasi erkte benim bel altı bulduğum bir özellik bu. Çok hamasiler. Öyle bir terörist tanımı yarattılar ki, dedikleri ve tanımlamaları üzerinden yola çıkarsak bu ülkede sanıyorum en çok Sünni var. Sonra da terörist var” diye konuştu.
Kendisinin referandumda kullanacağı oyun sır olmadığını ve ‘Hayır’ diyeceğini söyleyen Düzağaç sözlerini şöyle tamamladı: “Çünkü gerçekten evet diyen tarafın hak verebildiğim bir argümanı yok. Bir oyum var ve bu hayır. Bunda müsterihim. Bu taraf olmaksa ve başımıza bir şey getirecekse yapacak bir şey yok. Bu ülkede insanlar uzunca zamandır çok daha ağır şeylerin bedelini ödüyorlar.”