Herkes terörist kabul edilirse açılım kime olacak?

Sevgili okurlar; bu hafta başında sizlerle yine “Kürt sorunu” üzerine sohbet etmek istiyorum. Her gün yeni bir gündeme uyanıyoruz, başımızda savaş bulutları bile esiyor ama değişmeyen gündem hep Kürt sorunu. Üstelik Başbakan Erdoğan da hızlı biçimde vites değiştirerek Kürt sorununu bir kenara bırakıp terör üzerinde siyaset yapmaya başladı. Bu da açılımın artık giderek bir hayal olmaya başladığını gösteriyor bizlere.

Tarihi yeniden yazmak

Başbakan cuma günü Bitlis’te konuştu. Canlı yayında kendisini dinlerken “sanki tarihi yeniden yazıyor” diye geçirdim içimden. Birkaç yıl önce başlatılan Kürt açılımı sırasındaki tavrından artık eser yok Başbakan’ın. Demokrasi açısından çok eleştirilen eski anti-terör söylemlerine dönen Başbakan, kendisine en çok destek verenlerle de ipleri giderek koparıyor. Yakında bir yandaş kıyımı görmeye başlarsak kimse için sürpriz olmasın bu.

Herkes mi terörist?

Kürt kimliği ile ilgili mücadeleyi başlatan ve bugünlere kadar getiren PKK. Bunun dışında sürekli kapatıldığı için binbir ismi olan bir Kürt siyasi partisi var. Bir süre önce kamuoyu bir de KCK ile tanıştı. Bu örgüt PKK’yı da Kürt partisini de kapsayan bir büyük yapılanma. PKK terörist, bunu biliyoruz. Siyasi parti BDP PKK’ya bağımlı olmakla suçlanıyor. KCK ise terörün beyni olarak niteleniyor. Kürt kimliğini savunan her kesim terörist yani.

Sonuca nasıl gidilecek?

Başbakan’ın öfkeli tavrı her üç yapılanmaya karşı. Tamam PKK terörist. Ama BDP ve KCK’yı da koşulsuz biçimde “terör kefesine” koyarsak, Kürt açılımı kime yapılmış olacak? Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Kürt halkı adına talepler bu yapılanmalardan geliyor ve bunların dışında kalanların Kürt kimliğini savunmak gibi bir arzuları yok. Tam tersine, o kesim zaten AKP’nin yanında ve kendilerine egemen olan ağaların hizmetinden ayrılmıyor.

Erdoğan’ın haklı tarafı

Evet Başbakan başlattığı Kürt açılımı projesinden çok uzaklaştı. Ancak bunda asla uzlaşmaya yanaşmayan Kürt temsilcilerinin de rolünün olduğunu görmeliyiz. İktidar sorunu çözmek için “terör örgütünün lideriyle bile masaya oturdu.” Tabii bir söz verip vermediğini, verdiyse sonradan bunları tutup tutmadığını bilmiyoruz, ama uzatılan bu ele giderek tırmanan terörle cevap verildiği de malum. Kürt temsilciler bunu bir daha düşünmek zorunda.

İstenen bu muydu?

Konuya bir başka açıdan daha bakalım. İktidar, güya demokratların sandığı gibi gerçekten bir Kürt sorunu olduğuna inanıyor ve çözmek için elinden geleni yapmaya çabalıyor mu? Yoksa asıl amaç açılımı bilerek açmaza sokmak ve Kürtlere etnik değil dini bir kimlik kazandırarak sorunu çözmüş gibi mi yapmaktı? Başbakan’ın son zamanlardaki dini vurgularına bakarak bu konuda zihnimde şüpheler oluştuğunu söylemeliyim.

Başında da vardı

Gerçi Erdoğan Kürt kimliği yerine ısrarla “Müslüman olma” kimliğini bugüne kadar defalarca söyledi. Bunun karşılığını da bölgeden en yüksek oyu alarak görüyor zaten. “Zerdüşt” tartışması da açarak, PKK-BDP-KCK’ya destek veren halk kesimlerinden de bir çözülme olması amaçlanıyor mutlaka.

İktidarın burada başarılı olduğunu da görmeliyiz. Özellikle PKK’nın bir cemaati hedef alması, bu politikanın bir panik yarattığını da gösteriyor.

Terör çözülebilir

Daha önce de yazmıştım, KCK operasyonları genişledikçe PKK eylemlerinde ciddi azalmalar olmaya başladı. Özellikle büyük kentlerde kitlesel eylemler eskisi gibi yapılamıyor. Her ne kadar molotoflu, araba yakmalı eylemler olsa da bunlar artık çok da etkili değil. Ama en önemlisi hemen her gün ya PKK’lı bir terörist yakalanıyor, ya hazırlanan bombalar patlamadan ele geçiriliyor. Bunlar da çok ilginç gelişmeler değil mi?

İstihbarat ne oldu böyle?

Yakın bir geçmişe kadar en büyük şikâyetimiz PKK eylemlerinin önceden öğrenilememesiydi. Her kanlı olaydan sonra istihbarat örgütlerini suçluyorduk. Son bir ayda ise eylem aşamasında yakalanan terörist sayısı çok yüksek. İnsan “İstihbarat örgütlerine ne oldu böyle, bir anda müthiş operasyonlar yapmaya başladılar” diye düşünmeden edemiyor. Büyük ihtimalle bunlar biliniyordu ama bir şey yapılmıyordu, günü bekleniyordu muhtemelen.

Kamuoyu da hazır

Dikkat ediyor musunuz, bir süre öncesine kadar Kürt kimliği, Kürtçe, ana dilde eğitim, özerklik gibi kavramlar çok tartışılıyordu. Şimdi bu tartışmalarda da ciddi bir azalma var. “Terörle mücadele” kavramı daha öne geçti. PKK’nın kanlı saldırıları, şehit cenazeleri ve en sonunda Van’da depremden sonra yaşananlar kamuoyunun ciddi tepkisine yol açtı. Terörle mücadeledeki sertleşme, yapılan operasyonlar kamuoyunda büyük sempati yaratıyor.

PKK kaybediyor

Tüm bunların ışığında PKK’nın giderek kaybettiğini söylemek mümkündür artık. Erdoğan iktidarı yakın bir gelecekte terörü sıfıra indirebilir, tıpkı 2000’lerde olduğu gibi. Ancak iktidar bu defa “asıl sorunu çözme” riskini üzerine almayı istemeyebilir. Ki zaten terör ortadan kalkınca bunu “talep eden” de kalmayacaktır. Başbakan “Daha ne istiyorsunuz ki” sözünü boşuna söylemiyor elbette. Terörü bitiren lider olarak duruma hâkim olacaktır.

Anayasal durum

Kimi saf yandaşlar yeni anayasa çalışmalarının özünü Kürt sorununa dayandırmak istiyor, iktidarın bu yolda adım atacağına inanıyor ve bu yüzden destek veriyor. Bu konuda da hüsran yaşayacaklarını sanıyorum. AKP iktidarı kendi tabanında da oluşan tepkiden sonra Kürt konusunu bir anayasa maddesi haline getirmekten de kaçınacak ve fazla gürültü çıkarmayacak bir orta yol arayacaktır. Çünkü yeni anayasanın asıl amacı farklı bana göre.

PKK durumun farkında

Gözlediğim kadarıyla PKK ve Kürt hareketinin öncüleri hızla yaklaşan bu tehlikeyi fark etmiş durumda. İktidarın “devlet” adı altında PKK liderleriyle bütün yaşananlardan sonra yeniden bir araya geldiği haberleri yayılmaya başladı dünden beri. Üstelik talep terör örgütü liderlerinden geliyor ve ateşkes yapmayı kabul ettikleri belirtiliyor. Aksi takdirde PKK’nın uluslararası durum nedeniyle de tarihe karışabileceğini anlıyorlar demek ki..

Barzani - Talabani ikilisi

Dünyanın gözü Suriye’ye, oradan da İran’a dikilmişken, Kürt devleti kurmaya hazırlanan Barzani ve Talabani’nin, PKK’yı desteklemek uğruna önlerine konan kısmeti tepmeyeceklerini de düşünmek gerek. Nitekim Erdoğan’ın Ankara’da Barzani’ye bu gerçeği “hayli sert” biçimde ilettiği dedikoduları da yabana atılır cinsten değil. Türkiye’deki Kürtçü hareket Kuzey Irak’taki yapılanmadan eskiden olduğu gibi destek alamayabilir artık.

Ve sorunun çözümü

Bütün bu gelişmelerden çıkardığım sonuç şu; İktidar terörü bitirir ya da en aza indirir. Güneydoğu’da Kürt olduğunu söyleyebilen, daha dindar, yerel yönetimlerde artık AKP’yi tercih etmiş, Türkiye ile çatışmak yerine ranttan pay almaya çalışan kitleler oluşturur. Bölgeye inşaat yatırımları yapılır. Cemaatlar eğitim, sağlık ve para işlerini üstlenir. Yardımlarla yoksullar kollanarak pasifize edilir. “Kürt sorunu”nun konuşulmasına gerek kalmaz.

Haftaya karşı görüşler

Sevgili okurlar, pek çok yazımda Kürt olmayan vatandaşların Kürt sorunu adı altında Kürt temsilcilerden gelen bazı talepleri anlayamadıklarını belirttim. Bu konuda geniş bir araştırma yapmaya çalıştım. “Kürt kimliğini” öne çıkaranların bu konulardaki “karşı görüşlerini” derledim. Bunları da sizlerle gelecek pazartesi paylaşmak istiyorum. Belki tek tek üzerinde durunca sorunun çözümüne katkı sağlayabiliriz diye düşünüyorum.

Hepinize iyi haftalar...

Can Ataklı
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)