Melih Aşık yazdı: "Oslo Anayasası"

Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in, birkaç gün önce Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlediği “Anayasa” konulu toplantıda Aydınlık gazetesi temsilcileri soruyor:
1. Biz bir millet miyiz? Hangi milletiz?
2. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın hükümet adına PKK yöneticilerine “Yüzde 95 anlaşıyoruz” dediğini biliyoruz. Bu mutabakatın oluşturulacak Anayasa’daki yeri nedir?
Cemil Çiçek soruya tepki gösteriyor: “Bu soruların yeri burası değil” diyor.
Toplantıda hazır bulunan AKP, CHP, MHP ve BDP’li komisyon üyelerinden de “Biz Türk milletiyiz” gibi bir yanıt gelmiyor.
Anayasa’dan Türk ve Türk milleti kavramlarının çıkarılması anlaşılan hayli benimsenmiş.
Yapılacak Anayasa’ya verilen adlardan biri de Oslo Anayasası’dır…
CHP eski milletvekili Şahin Mengü, yeni anayasanın “PKK ile yapılan Oslo görüşmelerine göre” yapılanacağını savunuyor. Diyor ki:
- Yepyeni anayasa adı altında “Türk” ve “Atatürk” gibi kavramlar anayasadan çıkartılıp, “yerel özerklik” ve “anadilde eğitim” gibi PKK ile Oslo’da yapılan müzakerelerde anlaşmaya varılan hükümler konulacak.
Sonuç ne olacak? Profesör Ümit Özdağ’ın şu tespitini okuyalım:
“Anayasa sürecinde iki hususun altı çizilmelidir. Birincisi, bir terör örgütünün bölgede gerçekleştirdiği yoğun terör, katliam ve baskı politikaları sonucunda, toplam oyların ancak yüzde 6’sını oluşturan bir partinin yüzde 94’e iradesini terör eksenli olarak dayatması sonucunda Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk kimliğine son verilmek istenmekte ve buna demokratik yaklaşım denmektedir. Esasen bu demokrasinin teröre teslim olmasıdır…”

Bülent Arınç bedelli askerliğe karşı çıkmış:
“Parası olanla olmayanı mı ayıracağız.”
Ne hikmetse son günlerde Başbakan’a yardımcı değil köstek olmaya başladı…
* * *
Meclis Başkanı Çiçek diyor ki: “MİT, PKK’yla yemek de yer.”
Yemeği “Yemekteyiz” programında yesinler de ne konuşulduğunu bizler de öğrenelim…
Haldun Ertem


İleri özgürlük!
Wikileaks belgeleri içinde basınla ilgili çok sayıda kayıt bulunuyor.
Bunlardan biri… AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ile Avrupa Bakanı Egemen Bağış’ın adlarının geçtiği telgraf…
Ankara’dan Washington’a geçirilen bir telgrafta… Bağış ve Kılıç’ın bir gazete patronuna belli gazetecileri çalıştırmaması yolunda telkinde bulunduğu belirtiliyor…
Wikileaks belgelerinde kimi gazetecilerin “Biz darbe dönemlerinde bile basının bu kadar sıkıştırıldığını görmedik” şeklinde ifadeleri yer alıyor…
İleri demokrasinin böylesi görülmüş şey değil!

Ford fabrikası…
Tarihimizi az biliriz.. Sanayi tarihimizi daha da az tabii…
Örneğin bugün İstanbul Tophane’de, Nusretiye Camii’nin yanıbaşında, halen nargileciler ve kot pantolon satıcılarının bulunduğu bölgede bir Ford otomobil fabrikasının kurulu olduğunu kaç kişi bilir?
1929 yılında Ford Motor Company ile imzalanan anlaşmayla bu bölge “memleket harici bölge” kabul edilir ve Cumhuriyet’in ilk montaja dayalı otomotiv fabrikası aynı yıl üretime geçer. Şirketin ithalat ve ihracatı vergiden muaftır. İlk yıl yüzde 60, ikinci yıl yüzde 75 Türk uyruklu personel çalıştırma koşulu vardır…
Bu konuyu genç bir öğretim üyesi, Aslı Odman, doktora tezi olarak incelemektedir. Odman, hem ABD hem Türkiye’de araştırma yapmış, belgeleri derlemiş, tezini yakında tamamlayacak.
O yıllarda Trieste, İskenderiye gibi kentlerde fabrikası bulunan Ford şirketinin amacı civar ülkelere otomobil ve kamyon sevk etmek daha da önemlisi Rusya’ya Fordson traktörleri ihraç etmekti.
1930 yılı Ocak ayı başında fabrikada 300 yevmiyeli işçi ile 100 kadar maaşlı personel görev almıştı.
Fabrika günde 150 araç üretebilecek kapasitedeydi. İki ayda Türkiye’deki tüm otomobillerin sayısı kadar araç üretebilirdi.
Ne var ki, araya 1929 ekonomik bunalımı, Türkiye’deki mevzuat zorlukları vs. girer. İlk baştaki umutlar birkaç yılda suya düşer.
Fabrika üretime ayda 45 taşıt ile başlamış, üretimi durdurduğu 1933 yılında günde 6 taşıta düşürmüştü.
Fabrika 1944’e kadar depo vs olarak kullanılır. O yıl tasfiye edilir. Makineleri Romanya ve İskenderiye’deki fabrikalara taşınır.
Fabrika binaları, 1950 istimlakleri sırasında yıkılır…
Aslı Odman’ın doktora tezi umarız kitaplaşır, biz de bu çarpıcı öyküyü oradan okuruz.

Melih Aşık
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)