Konuş Diyanet Şike Günah mı?


İşimiz her konuda dine ve fetvalara kaldı. Dindar gençlik yetiştiriyorlar, devleti din kurallarına göre yönetiyorlar. Peki bunlar olurken futbol piyasasında neler yaşanıyor! Bunu düşününce akla hemen bir soru geliyor:
Şike ve teşvik primi günah mı, değil mi?
İstanbul Büyükşehir Belediye takımı oyuncularından İbrahim Akın son şike davası nedeniyle tutuklandı ve uzun süre hapis yattı. Konuşmaları polis tarafından dinlenmiş, kayda alınmıştı. Bu davanın en komik olayı bence bir hocaefendi ile yaptığı konuşmaydı.
Bu arkadaşa şike teklif edildiğinde, tanıdığı bir hocaefendiye telefon ediyor:
-“Hocam bir şey sormam lazım. Bu hafta Fener’le maçımız var ya. Demişler ki İbo gol atmasın, 100 bin dolar para verelim ona diye…”
İbo’nun hocaefendisi de meraklı adam! Karşılığında o da soruyor:
-“Sizin takımın kaptanı, hocası ne diyor?”
-“Onlar bir şey demiyor hocam. Fenerbahçeli oldukları için onlar bana kalkıp oynama veya gol atma diyemiyorlar. Başkası tarafından söyleniyor bu. Yani bana gol atma diyorlar.”

Bunun üzerine hocaefendi fetvasını veriyor:
“Efendim yani onda bir şey yok ki! Bu gönül rızasıyla olan bir şey. Yani sen gol atmayacaksın, yerine para verecekler. Bizim burada, benim köyde baba türbesi var ya. Orada çok fakirler var. Kurban keseriz, orada yedirirsin. Sen daha fazla iste, ona göre yardım yapalım…”
-“Doğru hocam, tamam.”

Futbolcu İbo’nun bu fetva sonrasında şike parası alıp almadığını bilemem. Ona mahkeme karar verecek.
Ancak İbo iki gün önce ekranlara çıkıp bu konuşmayı inkar etmiş ve şöyle demiş:
“Ben şikenin günah olduğunu bilmez miyim! Hoca kimdir? Bunların hepsi üfürükçü. Ben inancı olan bir adamım. Şike günahtır.”

X X X
Sevgili okuyucularım şimdi biraz geçmişe, 2004 yılının nisan ayına dönelim. O günlerde şike tartışması yine alevlenmişti. Devletin Anadolu Ajansı bu tartışmalar ışığında bir haber geçti. Başlık şöyle:
“Şike haram, teşvik primi normal.”
Habere göre, ajansın muhabiri bu konuyu Diyanet yetkililerine sormuştu. Soru ve yanıtlar şöyleydi:
-“Şike dinimizde günah mıdır?”
Elcevap:
-“Şike yapmak İslam dinince uygun değildir.”

Diyanet bunun günah olup olmadığına açıklık getirmiyor. Sadece İslam dininde değil, hiçbir yerde uygun değildir. Bundan sonraki soru:
-“Teşvik primi günah mıdır?”
Elcevap:
-“Bir takımın oyuncularını özendirmek için teşvik primi verilmesi dinimizce uygun görülmektedir.”
Demek ki Müslümanlıkta bu husus varmış! Ancak bu kuralın dinimizin neresinde yer aldığını Diyanet açıklamıyor…Ve devam ediyor:
-“Her takım sahaya kazanmak için çıkar. Kapasiteni kullan, sana prim verelim denirse, din açısından kimse bir şey diyemez. Ancak puan sıralamasında durumu lehine çevirmek için başka takım oyuncularına teşvik primi verilmesi ahlak ve centilmenlikle bağdaşmayacağından, şık ve uygun değildir.”

Diyanet çevir kazı yanmasın yapmış, günah olup olmadığını açıklayamıyor. Hiçbir konuda somut görüş getiremiyor, hadiseyi laf kalabalığına boğuyor.

Bu olay bundan tam sekiz yıl önce gerçekleşti. Fetvanın tarihi Nisan 2004.

Demek ki yıllar önce de şike ve teşvik primini tartışıyormuşuz, o günden bu yana bir arpa boyu yol almamışız.
Nasıl olsa işimiz fetvalara kaldı. Diyanet bu konuda şimdi de bir fetva yayınlasa, mahkeme devam ederken bunların günah olup olmadığını bir açıklasa, valla ne hoş olur!
****
ORTAKLIK BOZULUNCA
Tüccar gazeteci, şirketler sahibi, Belçika vatandaşı, dolandırıcılıktan hükümlü Mehmet Ali Birand’ı biliyorsunuz. Gazeteci kimliği ile ortalıkta dolanan bu adam geçmişte düzmece belgelerle devleti dolandırmış, çok büyük miktarda paraları cebe atmış, yargılanıp 11 ay 20 gün hapis cezası almıştı.

Bu şahsın bir de yakın elemanı vardı. Ticari çalışmalarını birlikte yaparlardı.
Rıdvan Akar.
Geçen gün medyada Rıdvan’ın feryatlarını okuyunca şaşırdım! Patronu Mehmet Ali’ye çok kızmış, onu “Arsızlıkla” suçluyordu. Olayın içyüzünü bilmiyorum ama söylediklerinde haklı olduğu kanısındayım.
Tüccar Mehmet Ali, şimdi yeni bir belgesel program hazırlamış. Bu dizinin hazırlığını Rıdvan yapmış ama Mehmet Ali onu şutlayıp, birkaç ekleme ile hazır dizinin üstüne beleşten konmuş. Şimdi bu sayede yine iyi para götürecektir. Rıdvan’ın onun hakkındaki çok ağır sözlerini buraya almıyorum.
X X X
Bu olanları izleyince aklıma bundan bir süre önceki olaylar geldi. O sırada birlikte 32. Gün programı yapıyorlardı. Günün birinde Türkiye’nin çeşitli sanayi ve ticaret odalarına bir mektup ulaştı:
“Sayın falanca…Bildiğiniz gibi Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar tarafından hazırlanan 32. Gün programı, dönem dönem Tartışmanın Kalbinde formatıyla sürüyor. Ekibimiz, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sanayi ve ticaret odalarının öncülüğünde yörenin sesini duyurmayı düşünüyor…
Programın sponsoru, programa ev sahipliği yapacak. (Ekibi ağırlayacak!..)
Sponsor, programın gerçekleşmesi için 10 milyar liralık bir katkı yapacaktır. Rıdvan Akar.”
X X X
İşin tılsımı işte bu son cümlede yatıyordu. Bu parayı ya elden verecektiniz, ya da Mehmet Ali’nin şirketlerinden birine yatıracaktınız. Böylece size gelecekler, sizi konuşturacaklar, reklamınızı yapacaklar, önereceğiniz kişileri ekrana çıkaracaklardı.
O günlerin 10 milyarı, günümüzün yaklaşık 50 bin lirası oluyor.
Bu yolla herhalde iyi para kazanmış olsalar gerek.
Şimdi bu iki ahbap çavuşun arasına kara kedi girince, Mehmet Ali bizim Rıdvan Akar’ı şutlayınca, bir belgesel dizi yüzünden eski ortaklar birbirlerini arsız marsız diye suçlamaya başlayınca vallahi ben çok üzüldüm!
Geçmişte kazandıklarına saysınlar!
****
VURAL SAVAŞ’IN KİTABI
Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, Türkiye’nin kilit ve en önemli davalarında görev aldı ve gerekeni yaptı. Yargının en tepesinde bulunan Vural Savaş bu süreç içerisinde neler neler yaşadı…Ve son kitabında bunları anlattı:

“Anılarım. Bir Dönemin Perde Arkası.” (Bilgi Yayınevi.)
Bu kitapta okuduğunuz her cümle belgelere dayanıyor…
12 Şubat’ın bilinmeyenleri…Kayıp trilyon rezaleti…Fethullah Gülen çatışması, Tayyip’le çekişmeleri…Abdullah Gül’ü yakından tanımanız için!..Hilmi Özkök! Böyle Genelkurmay Başkanı olur mu!..Parti kapatma nedenleri…
Mesleğe en alt kademeden başlayan bir hukukçunun giderek yükselişi ve en sonunda Yargıtay Başsavcısı olması…Orada laik devlet adına verdiği mücadele…
Ama öteki yanda, o hukukçunun sıradan vatandaş olarak yaşadıkları ve meslekteki yükseliş aşaması…
Vural Savaş’ın yazdığı bütün kitapları okumuş biriyim. Ama sanırım, bu en güzeli. Bu kitabı için“Yarasalar karanlıkta uçmayı sever. Bu kitabımı aydınlık ufuklara kanat çırpmak isteyenler için yazdım” diyor.
Çok hoş, çok kolay okunan bir kitap olmuş. Vural Bey’in ellerine sağlık.

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)