Fazıl Say ve Ömer Hayyam Konçertosu


Dünyanın tanıdığı sanat insanlarımızın sayısı ne yazık ki iki elin parmakları kadar azdır.
Fazıl Say da bunlardan biridir.
Ama biz Bu düzeydeki insanlarımızın sayısını arttıcağımıza onları yok etmek için çabalarız. Neden yaparız bunu? Kıskançlık mı, yoksa şarklılık mı?
Fazıl Say ağzını açsa malum kesim hemen bir karalama ve küfür, hakaret kampanyası açıp saldırıyorlar. Ünlü şair ve bilimadamı Ömer Hayyam’ın rubailerini Fazıl’ın yazdığını sanan bu cahil takım Fazıml Say’a küfürler, tenditler yağdırdı.
Böyle bir ülkede dünyaca ünlü sanatçıların yetişmesi çok zor. Onun için de bir elin parmaklarını geçemiyor bu parlak insan sayısı.
Oysa Fazıl Say’a dört elle sarılmamız ve onun gibi parlak sanatçılara yardımcı olmamız gerekiyor.
Fazıl Say’ın üstün niteliklerini ortaya koyan aşağıdaki yazım geçen ayki Andante dergisinde yayımlandı.
***
Fazıl Say, Sabine Meyer ve Hayyam
Fazıl say hafif, tatlı bir rüzgarın insanı okşadığı bir Bodrum gecesinde vermişti müjdeyi.
Dünya prömiyeri Almanya’nın Hamburg kentinde yapılan Klarnet Konçertosu “Hayyam”ın Türkiye prömiyerinin 20 Aralık’ta Lütfi Kırdar’da olacağını, konçertoyu da ünlü klarnet sanatçısı Sabine Meyer’in seslendireceğini söyledi.
Dünya prömiyerinde de Sabine Meyer çalmıştı. Fazıl’ın bu bestesi Almanya’da büyük ilgi uyandırmış, yapıtla ilgili övgü dolu yazılar çıkmıştı.
Fazıl Say Hayyam’ı Schleswig-Holstein Müzik Festivali’nin siparişi üzerine 2011 yılında bestelemişti. Daha çok taze bir beste.
Konser günü Lütfi Kırdar tıklım tıklımdı. Gerçekten de çok özel bir gündü müzik sevenler için. Ünlü virtüoz ve bestekar Fazıl Say’ın yapıtının Türkiye’de ilk çalınışıydı. Salonda bilet bulabilenler ise bu bestenin Türkiye’de ilk dinleyicileriydi. Hiç kuşkusuz bir müziksever olarak heyecan duyulacak bir olaydı bu.
Ayrıca dünyanın en iyi klarnetcilerinden biri, hatta birincisi olan Sabine Meyer çalacaktı konçertoyu. Bu da ayrı bir heyecan nedeniydi.
Unutulmayacak bir konser
Biraz Hayyam Konçertosu’nu anlatayım.
Üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde bestekar bin yıl öncesinin İranı’na götürüyor bizi ve Hayyam’ın çocukluğunu ve gençliğini anlatıyor. Klarnet Hayyam’dır.
Hayyam’ın ruhunda geleceğin bilge şairini yaratacak olan birikimi kazanmasını ve iyi ile kötü arasındaki farkı anlamasını canlandırıyor.
İkinci bölümde ise Hayyam’ın aşkları, özellikle de eşine duyduğu sonsuz sevgiyi yansıtıyor. Bu bölümde Klarnete eşlik eden çello Hayyam’ın sevdiği kadını yani karısını simgeliyor.
Üçüncü bölümde ise Hayyam’ın Fazıl Say’ın deyimiyle “Erdemli” dönemi dile getiriyor.
Özellikle bu bölüm duygu dolu nefis melodilerle oya gibi işlemiş. Klarnet ve Çello’nun tınıları dinleyenlerin yüreğine işliyor.
Duyarak çaldı
Bu konçertoyu her anını yürekten duyarak çalan ünlü virtüöz Sabine Meyer, Say’ın müziğiyle nasıl bütünleştiğini, onu nasıl içselleştirdiğini şöyle anlatıyor:
“Fazıl Say Hayyam’ı ve felsefesini müziğe mükemmel bir şekilde aktarmış. Hayyam’ın doğumunu, hayatının başlangıcındaki masumiyeti, eşine duyduğu sevgiyi ve ardından ölümünü konu alan besteyi öyle ustalıkla oluşturmuş ki, konçertoyu çalmak benim için büyük bir keyif oldu.”
Bu harika konçertoyu dinlemek de biz izleyiciler için büyük keyif oldu.
Sabine Meyer tahmin edileceği gibi çok ama çok alkışlandı.
Beni ve sanırım salonu dolduran 2500 kişiyi, dünyanın en ünlü klarnetcisinin, sahneye çağrılan Fazıl Say’a sarılıp onu kutlaması ve saygıyla onun sırtını sıvazlaması gururlandırdı.
Say’ın parmaklarındaki Çaykovski
Konserin ikinci bölümünde Fazıl Say o sihirli parmaklarıyla Çaykovski’nin Si bemol minör,op.23 1. konçertosunu çaldı.
Aslında çalmadı, yaşadı, yaşattı. Bunu da biraz anlatmalıyım.
Fazıl, konçertoyu bitirdiğinde tamamen trans halindeydi. Defalarca sahneye çağrılmasına rağmen bis yapamadı. O kadar güzel çalınan bir Çaykovski’den sonra bis yapmak hata olurdu. Çünkü piyano tuşlarından çıkacak hiçbir tını çalanı da dinleyeni de doyurmayacaktı.
Çaykovski konçertoyu besteler bestelemez ilk fırsatta dostu dönemin ünlü piyanisti Nikolay Rubinstein’a dinletmişti. Ama ona beğendirememişti.
Konçerto 1875 yılında Amerika’da ilk seslendirilişinde ise çok beğenilmişti. Aradan üç yıl geçtikten sonra yanıldığını anlayan Rubinstein konçertoyu Paris’te çaldı.
İnanıyorum ki, çağdaş olsalardı ve Rubinstein konçertoyu ilk kez Fazıl Say’dan dinleseydi mutlaka çok beğenecek, çalmak için üç yıl beklemeyecek, dostunu böyle bir yapıt yarattığı için kutlayacaktı.

Tufan Türenç

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)