2411 Yıl Sonra Sokrates...



Mayıs ayının son haftasında, sadece Silivri’de çuvallanmış Ergenekon iddianameleri davası yoktu. Atina’da da

ilginç bir dava vardı.

Onassis Vakfı, Sokrates’in ölüm cezasına çarptırılıp cezanın infaz edilmesinden 2411 yıl sonra sembolik olarak yeni bir mahkeme kurdu.

Sokrates, 10 yargıç ve 800 üyeli jüriden oluşan mahkemede yeniden yargılandı. Önce yargıçlar oylarını açıkladı. 5 yargıç Sokrates’in masum olduğuna inandığını söyledi, 5’i ise suçlu buldu. 5-5 berabere kaldılar.

Bu oylamadan yola çıkarak şu yorum yapılabilir:

Yargıçlar Sokrates’i anlamamaya devam ediyor hâlâ!

Geçelim...

Oylamaya jürinin yanı sıra internet üzerinden izleyiciler de katıldı.

Sonuçta Sokrates suçsuz bulundu.

***

Hapse düşen yurtseverin ilk aylarda okuduğu kitaplardan üçü şudur:

Sokrates’in Savunması, Dreyfüs Davası, Mithat Paşa’nın Yargılanması...

Aradan tam 25 asır geçmesine karşın Sokrates’in yaşamı, hakkında açılan davanın şekli ve savunması hâlâ günceldir.

Sokrates’in gençlere başlıca öğüdü şuydu:

“Önce öğrenmeyi öğrenin...”

Sokrates’in gençlerle sohbetleri dönemin yöneticilerini rahatsız ediyordu. Hakkında dava açmak için bir fırsat kollanıyordu. Üç Atina yurttaşı Sokrates’in “suçlarını” bir kabın içine koyup mühürleyerek mahkemeye teslim ettiler. Buna bugünün diliyle ihbar mektubu ya da gizli tanık diyebiliriz. Ancak şunu da vurgulayalım; 25 asır önce bu işi yapanlar daha dürüstmüş, hiç değilse ihbarlarını, ifadelerini ikide bir değiştirmemişler.

Sokrates’in suçları şunlardır:

“Gençlerin ahlakını bozmak. Onları düzene ve tanrılara karşı kışkırtmak. Aile bağlarını zayıflatmak. Devlet tanrılarını yok sayarak yeni tanrılar yaratmak. Atina’nın iman ettiği ilahlara inanmamak.”

Sokrates hakkında ihbarda bulunanlardan Anytos adlı kişi mahkemede şunu söyledi:

“Ben oğlumu derici yapmak istiyordum. Ama Sokrates onun bilgeliğe yönelmesini istedi. Ruh dengesinin bozulmasına neden oldu. Oğlumu ve gençleri baştan çıkardığı için ondan davacıyım.”

Sokrates ünlü savunmasına özetle şöyle başladı:

“Atinalılar, beni suçlayanların üzerinizdeki etkisini bilmiyorum. Fakat beni suçlayanların sözleri o kadar inandırıcıydı ki, onları dinlerken az daha kim olduğumu unutuyordum... İnanın ki, bir tek doğru söz söylemediler. Uydurdukları birçok yalan arasında, beni usta bir konuşmacı gibi göstererek sözlerimin güzelliğine inanmamak için sizi uyanık olmaya çağırmalarına çok şaştım...

Söylediklerinde doğru bir yan yoktur. Bense tüm gerçeği söyleyeceğim... Sizden yalnızca şunu dileyeceğim; kendimi savunurken öteden beri alışık olduğum gibi konuştuğumu, agorada, sarraf tezgâhlarında, benzer yerlerde nasıl konuşuyorsam burada da öyle konuştuğumu görürseniz şaşırmayın. O yüzden de sözümü kesmeyin...”

Sokrates, hakkındaki suçlamaların cezasının ölüm olduğunu bile bile söze böyle başladı ve aynı tonda devam etti.

Sözlerini şöyle bitirdi:

“İyice bilin ki, bir değil bin kere ölmem gerekse, yolumu asla değiştirmeyeceğim. Bilesiniz ki, benim gibi bir adamı öldürmekle, beni değil kendinizi cezalandıracaksınız.”

***

Sokrates 220’ye karşı 281 oyla ölüm cezasına çarptırıldı.

24 saat içinde baldıran zehiri içirilerek cezanın infaz edilmesi gerekiyordu.

Bir ay ertelendi. Dostları Atina dışına kaçırmayı önerdiler, bu mümkündü. Hayır, dedi. Belli bir para karşılığı canının bağışlanması gündeme geldi, yanıtı şu oldu:

“Hiç param yok ki!”

Sokrates ölüme giderken aslında ölümsüzleşmişti.

Bugün Avrupa Birliği’nin üniversite öğrencilerine verdiği en kapsamlı burslardan birinin adı şu:

Sokrates Bursu...

Başka yorum yok, sayın yargıçlar!



Mustafa Balbay
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)