Satılık Türkiye



Sevgili okuyucularım, burada kaç kez aynı şeyi yazdım, somut belgelerle kanıtladım. Adına Telekom denilen kuruluş, eline geçirdiği devletin-milletin mallarını mülklerini hiç acımadan satıyor.

Genç kuşaklar belki bilmez ama orta yaşlılar dahil herkes anımsayacaktır.

Türkiye’de haberleşmeyi, adına PTT denilen kuruluş sağlardı. (Posta-Telgraf-Telefon.) O yıllarda telgraf çok önemliydi çünkü teknoloji bugünkü gibi gelişmemişti. Çok yaygın bir haberleşme aracıydı.)

Gün geldi, bu üç unsur birbirinden ayrıldı. Günümüzde de var olan PTT’de sadece posta ve havale hizmetleri kaldı.

Telekom, yani sabit telefon sistemi, AKP tarafından özelleştirme kapsamına alındı ve yabancılara ölmüş eşek fiyatına satıldı.

Öyle ki, Telekom’u satın alan yabancılar bunun parasını üç yılda çıkardılar.

Korkunç para kazanıyorlar, bu paraların önemli bir bölümünü yurtdışına götürüyorlar. Helal olsun!

X X X

AKP hükümeti bu satışı yaparken, Telekom’u onlara sonsuza kadar vermedi.

İmzalanan devir sözleşmesi uyarınca, bu süre 2026 yılında dolacak. Başka bir deyişle, bugünkü Telekom, o şirketin sadece 2026 yılına kadar sahibi.

Süre bitince ne olacağını bilmiyoruz. O günkü hükümet herhalde yeni bir ihale açacak, parayı veren yandaş düdüğü çalacak.

Devletin PTT’si tarafından geçmiş yıllarda çok sayıda taşınmaz mülk satın alınmıştı.

Arsalar, araziler ve binalar

Bu taşınmazların pek çoğu, o yıllarda kentlerin biraz dışında kalıyordu. Sonra kentler büyüdü ve gelişti, hemen hepsi merkezde kaldı ve çok büyük değer kazandı.

Telekom şimdi işte bu fırsattan yararlanıyor. Eline geçen bu taşınmazları satıyor, haksız gelir elde ediyor. Bunların tamamı devletin ve milletin malı.

Bunlar geçmişte bizim vergilerimizde, devletin dişinden tırnağından artan parayla elde edilen taşınmazlar.

Bu konuyu burada daha önce de yazdım, bugün bir kez daha ve son örnekle yazıyorum. Bu rezalete “Dur” diyecek bir babayiğit makam arıyorum.

X X X

Şimdi gazetelerde yine çarşaf gibi, yarım sayfalık ilanlar çıkıyor:

“Satılık gayrimenkuller. Aşağıda belirtilen gayrimenkuller kapalı zarf açık arttırma usulü ile satılacaktır.

İhale eden (Telekom) herhangi bir ihale kanununa tabi olmayıp, ihale tarihini sebep göstermeden ertelemekte, teklif verme süresini uzatmakta, ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. İlgililere duyurulur.”

Ve son çıkan ilanla satılan 15 arsa, bina ve arazi…

Niğde, Edirne, Bilecik, Tokat (iki adet) Muş, Ardahan, Konya, Muğla (iki adet), Çanakkale, İstanbul, Düzce, Kayseri, Antalya.

Bunların tamamı kent merkezinde.

Telekom ilanında, satışa sunulan arsaların ve binaların toplam yüzölçümü de ayrı ayrı yer alıyor. Bunlar öyle ufak tefek şeyler değil, devletin altın değerindemülkleri.

Satışa sunulan arsa ve arazilerin toplam metrekaresi yaklaşık:

118 milyon metrekare.

Satışa sunulan binaların toplam metrekaresi yaklaşık:

20 milyon metrekare.

Telekom’un bu mülklere biçtiği muhammen toplam bedel yaklaşık:

40 milyon Törkiş lira. (Eski parayla 40 trilyon.) İhalede bu bedelin en az iki kat artacağını düşünürsek, Telekom bir çırpıda yaklaşık 80 milyon açıktan para kazanacak.

X X X

Telekom, özelleştirme adı altında devletin ve milletin çok değerli mülklerini de ele geçirmiş durumda. Devir sözleşmesi 2026 yılında sona erince içi boşaltılmış, tüm varlıkları satılmış bir kurumu devlete teslim edip “Hayrını gör” diyecekler.

Bu nasıl özelleştirmedir ki, elimizde ne varsa bu yabancılara teslim etmişiz.

Santralleri anlarım, haberleşme ile ilgili başka taşınmazları anlarım.

İyi de, bu arazileri, arsaları, binaları nasıl vermiş bu hükümet?

Telekom bunları hangi yetkiyle, nasıl satıyor?

Bu satışlara niçin hiçbir makam “Dur” diyemiyor?

Devletin milletin malı mülkü nasıl oluyor da gazete ilanlarıyla, hem de yabancı bir kuruluş tarafından satışa çıkarılıyor?

İstanbul’a yaptırdığı stadyumun parasını böyle mi çıkarıyor?

Yoksa hükümetle Telekom’un sahipleri arasında önceden gizli bir pazarlık mı yapılmıştı?

X X X

Şimdi biraz da işin yasal boyutuna bakalım çünkü çok önemlidir. Telekom Arap sermayesine hibe edilmeden önce hazırlanan devir sözleşmesi, yasalar uyarınca -onay için- Danıştay’a gönderildi. Danıştay bugün olduğu gibi henüz AKP’nin arka bahçesi olmamıştı. Sözleşmenin 38. maddesine şu hükmün konması için yargı kararı verildi:

“Sözleşmenin sona ermesi veya (2026 yılında) yenilenmemesi durumunda Telekom, sistemin işleyişini etkileyen tüm teçhizatı bütün fonksiyonlarıyla, çalışır durumda ve TAŞINMAZLARI ile birlikte (Türk devletine) devreder.”

Ancak bu kuruluşu satın alan Arap firması Oger bu hükmü, yargı kararı olmasına karşın kabul etmedi.

Sözleşmeyi bunu bildiren bir şerh koyarak imzaladı.

AKP hükümetinin paraya ihtiyacı vardı, bu rezilliğe göz yumdu.

Bunun üzerine Türk Haber Sendikası bu şerhin iptali için yeniden yargıya başvurdu. Dava kabul edildi ve şerh iptal edildi.

Ancak yargı kararına bugüne kadar uyulmadı. Hükümet bu kararı görmezden geldi.

İşte bu yüzden Telekom’un içi göz göre göre boşaltılıyor.

X X X

Telekom’un yönetiminde Başbakanlık Müsteşarı, TRT Genel Müdürü, Kültür Bakanlığı Müsteşarı gibi bürokratlar var ve hepsi oradan ek gelir elde ediyor. Peki bu şahıslar bu satışları görmüyor mu? Onların görevi kamunun çıkarlarınıkorumak değil mi?

Orada bostan korkuluğu olmadıklarına göre aldıkları parada gözümüz olamaz, yeter ki görevlerini yapsınlar.

Koş sayın vatandaşım, sen de koş, kap bir şeyler!..

Satışlar 20 haziranda başlayacak, 6 temmuza kadar devam edecek.

Koş vatandaş koş, devlet malı deniz!..



Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)