​İşçilikte kölelik dönemi


Türkiye’de işçilerin yüzde 80’i açlık sınırının altında. Üç işçiden biri kayıt dışı çalışıyor.

İş güvenliği, yaşam standardı, kazanç, sosyal güvence konularında dünyanın en kötü ülkeleri kategorisindeyiz.

Hükümet, taşeron işçi uygulamasına son vereceğini vaat etmişti. Ancak, hazırlanan ‘kiralık işçi’ tasarısı işçiler için tam kölelik düzeni anlamına geliyor. Ucuz ve güvencesiz iş gücü daha da derinleşecek.

Düşük ücret, iş güvencesinin olmaması, uzun çalışma saatleri, kıdem, ihbar ve sosyal hakların yok edilmesi işçiliği kölelik sistemine çevirdi. 13 milyon işçinin bulunduğu ülkemizde işçi hakları bir bir çiğnenirken taşeronlaşma ise her geçen gün artıyor.

İş güvenliği konusunda ders alınmadığı için her ay ortalama 120 işçi hayatını kaybediyor. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2016 yılının ilk üç ayında 415işçi önlem alınmadığı için yaşamını yitirdi. İşçilerin yüzde 75'i asgari ücretle çalıştırılırken, yüzde 80'i açlık sınırının altında kaldı. Kayıt dışı istihdam yüzde 32'nin üzerine çıktı. Suriyelilerin ülkeye gelmesiyle bir işçinin maliyeti 2 bin TL'den 500 TL'ye düştü.

KİRALIK İŞÇİ TASARISI KABUL EDİLDİ

İşçi sendikalarının “kölelik büroları” olarak niteledi ği ve iş güvencesini ortadan kaldıracağı yönünde ortak paydada birleştiği kiralık işçi düzenlemesi tüm itirazlara rağmen hayata geçirilmeye çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde özel istihdam büroları aracılığıyla iş ilişkisini esnekleştiren tasarı TBMM komisyonunda kabul edildi. İşverenler açısından emek maliyetlerini düşürecek olan düzenleme, bir yandan taşeronlaşmaya karşı mücadele yürüten işçi kesiminde, taşeronlaşmanın ‘kiralık işçilik' adı altında devam edeceği belirtiliyor. Özel İstihdam Büroları aracılığıyla ucuz ve güvencesiz bir şekilde “kiralık” işçi çalıştırmanın önünü açtığına dikkat çekiliyor.

DÜNYANIN EN KÖTÜ ÜLKELERİ ARASINDAYIZ

Her gün milyonlarca işçi, uzun saatler boyu çalışmaktan şikayet etse de çalışma süreleri hala düzenlenmiş değil. İşverenler daha fazla işçi çalıştırmaktansa, az sayıda işçiyi daha uzun sürelerle ve daha yoğun çalıştırmayı tercih ediyor. DİSK Genel Başkanı Kani Beko,Türkiye'nin işçi hakları açısından hemen her alanda dünyada son sıralarda yer aldığınadikkat çekiyor.

Beko, işçi hakları konusunda kara tablo ile ilgili şu rakamları paylaşıyor: “Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) 139 ülkeden topladığı verilerle hazırladığı Küresel Haklar Endeksi'ne göre Türkiye, işçiler için dünyanın en kötü ülkeleri arasında. ‘Hakların garantisi olmayan' ülkeler arasında sıralanıyoruz ve bu konuda Çin,Nijerya, Belarus gibi ülkelerle aynı düzeyde olmamız maalesef ülkeyi yönetenleri rahatsız etmiyor. İşçi ölümlerinde dünyada üçüncü, Avrupa'da birinci konumumuz devam ediyor.

SENDİKALAŞMA YÜZDE 5

Sadece 2015 yılında bin 730 işçi kardeşimizi işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığı için yitirdik. OECD'nin Ocak ayında yayımladığı bir rapora göre Türkiye en uzun çalışma saatlerinde yine ilk sıralarda. Bu konuda Kenya, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle rekabet ediyoruz. Türkiyeli bir işçi Avrupalı bir işçiye göre haftada ortalama 12 saat fazla çalışıyor. Sendikalaşma oranına baktığımızda ise her yüz işçiden en fazla beşi toplu sözleşmeli sendika hakkından faydalanabiliyor. Avrupa'da kimi ülkelerde bu oran yüzde 80-90'lara çıkıyor. Hastalık izinlerine bakıldığında, yıllık ortalama hastalık izni süresi Türkiye'de 4-5 gün civarında ve hastalık izni kullanan işçiler Türki ye'de” dedi.

55 yıldır inşaat şantiyelerindeyim bakanlık denetmeni görmedim

İNŞAAT İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Adnan Akyol en çok iş kazasının olduğu sektörün inşaat olduğuna dikkat çekti. Buna rağmen şantiyelerde hiçbir denetimolmadığını vurgulayan Akyol, işçilerin maaşlarını dahi alamadıklarını belirtti.

HİÇBİR ŞEY KANUNA UYGUN DEĞİL

İstanbul Valiliği'ne bağlı Alibeyköy'de yapımı süren Şair Nabi İlkokulu inşaatında ÖZGÜR DÜŞÜNCE'nin sorularını cevaplayan Akyol, “Burası İstanbul Valiliğine bağlı İstanbul Proje Kordinasyon Biriminin sorumluluğunda olan bir okul inşaatı. Hiçbir şekilde denetimmekanizması yok. İşçiler zaten taşerona çalışıyor. 12 işçi var 3 aydır maaşlarını alamadılar. Bu ülkedeki şantiyelerin yüzde 85'inde İş Kanunu'nun bütün yasaları çiğneniyor” ifadelerini kullandı. Türkiye'de 2 milyona yakın inşaat işçisinin olduğunu aktaran Akyol, “55 yıldır inşaat şantiyelerindeyim, bir kere olsun bakanlıktan gelen bir denetmen görmedim.

Asgari ücretten SGK'ların yatırılmasına kadar. Koğuşlardan yemeklere, oradan iş güvenliğine kadar hiçbir şey kanuna uygun değil. Bu ülkede baret ve kemer varsa iş güvenliği alınmıştır deniyor. Normal şartlarda bu şantiyelerde bir iş güvenliği uzmanı olması lazım. Bir doktorun bulunması lazım, saha amirinin olması lazım ve bu elemanların sürekli denetim yapması lazım. Burada çimento tozu, alçı tozu, demir tozu aklınıza ne geliyorsa tüm kimyasallara maruz kalıyoruz” dedi.

EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ

15 yıldır inşaat sektöründe çalışan Yaşar Girmeç, ailesini geçindirmek için gece gündüzçalışmasına rağmen mağdur edildiğini belirtti. Girmeç, “6 aydır ailemi göremiyorum. Çalışmaya mecburum. Buna rağmen emeğimizin karşılığını alamıyoruz. 3 aydır maaşvermiyorlar. Sürekli erteliyorlar” şeklinde konuştu.

SAĞLAM ADAM BURADA HASTA OLUYOR

10 yıldır inşaat ustalığı yapan Orhan Kara şantiye alanlarında yaşadığı sıkıntıları şöyle anlattı: “Kışları burada titreye titreye çalışıyoruz. Kaldığımız yerde bir ısıtıcı var. Zaten kendini zor ısıtıyor. Sağlam arkadaşlarımız da hasta oluyor. Tuvalet ve banyosu zaten kullanılamaz halde. Bize ayrılan bu yerlerde bir insanın yaşaması mümkün değil ama ailemiz için çocuklarımız için çalışmaya mecburuz. Ben çocuklarıma bir kere olsun çalıştığım yerden bahsetmedim. Beni bu halde görseler üzülürler.”

TASERON ISÇI AMELIYATA BILE GIRIYOR

KÖTÜ çalışma koşullarının yoğun olarak yaşandığı bir başka alan sağlık sektörü. Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan taşeron işçi sayısı 150 bini geçti. İstanbul Taşeron İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Cemal Bilgin hastanelerde temizlik vehasta bakıcı olarak görev yapan taşeron işçilere, eleman yetersizliğinden dolayı her iş verildiğini söyledi.

LOGARA ZORLA SOKULAN ISÇI ÖLDÜ

Taşeron işçilerin ameliyathanelere kadar girebildiğine vurgu yapan Bilgin şu bilgileri paylaştı: “Biz, hasta bakıcılar olarak pansuman yapıyoruz, dikişleri alıyoruz hatta ameliyatlardan sonra dikiş atıyoruz. Bunlar doktor ve hemşirelerin görevi ama yapmaya zorlanıyoruz. İnsanlar yoğun bakımlarda yatarken hastaameliyattan çıktıktan sonra pansumanını bize yaptırıyorlar. Yöneticiler talimat veriyor yapacaksınız diye. Geçtiğimiz yıl Çapa'da Zafer Açıkgözoğlu isimli bir arkadaşımızı kaybettik. Bu arkadaşımız temizlikçi olmasına rağmen İSKİ'nin logarına sokuldu. daşımızı Kapağını temizletmek istediler. İçeride bir patlaolmasına patlama oldu ve daha sonra karaciğer yetmezliğinden hayatını kaybetti. Bunun gibi bir sürü vaka oluyor. Taşeron firmada çalıştığımız için iş güvenliğimiz yok.”

KIMYASAL MADDELERE KARSI TEK ÖNLEM PLASTIK ELDIVEN

İşçilerin yaşam kalitelerinin düşük olması sağlık sorunlarına yol açıyor. Özellikle gerekli tedbirin alınmaması nedeniyle işçiler amansız hastalıklara yakalanıp hayatını kaybedebiliyor. Buna benzer bir örnek geçtiğimiz aylarda Gebze'de bir akü fabrikasında yaşandı. 55 işçi zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. Yapılan tetkiklerde işçilerin kan değerlerindeki kurşun oranı normal seviye den yüksek çıktı. Metal işçisi S.D. maruz kaldığı sıkıntıları şöyle aktardı: “Madeni kaplama işi yapan atölyede çalışan birişçiyim. Fabrikada 30 kişi çalışıyoruz ancak iş güvenliği önlemleri alınmıyor. Daha doğrusu iş güvenliği önlemi hiç yok. Nitrik asit ve siyanür gibi ağır kimyasal maddeler kullanıyoruz.

BEŞ KEZ İŞ KAZASI GEÇİRDİM

Ama elimizde bir tek plastik eldiven var. Maskemiz yok. İşe girdikten kısa bir süre sonra, havalandırmanın da olmaması sebebiyle, sağlığım bozuldu, hastalandım. Üstümüzü değiştirecek ya da duş alabilecek bir yerimiz yok. Kimyasal maddelerin kokusu üstümüze siniyor. İşten eve dönerken otobüsteki insanlar kokudan rahatsız oluyorlar, ben de bu durumdan çok sıkılıyorum. İşlediğimiz malzeme metal olduğu için yükte de oldukça ağır oluyor. 5 kez iş kazası geçirdim buna rağmen hiçbir önlem alınmadı.”

13 MİLYON İŞÇİ AÇLIK SINIRINDA

AKSİYON İş Genel Başkanı Vedat Öztürk işçilerin yaşadığı sorunların başında ücretgeldiğine dikkat çekti. Emek örgütlerinin yaptığı araştırmalara göre Türkiye'de açlık sınırının bin 400 TL, yoksulluk sınırının ise 4 bin 500 TL olduğu bilgisini paylaşan Öztürk,işçilerin yüzde 75'inin asgari ücretle çalıştığını kaydetti. İşçilerin yaklaşık yüzde 80'ininaçlık sınırının altında kaldığına vurgu yapan Öztürk şunları söyledi: “4 bin 500 TL'lik yoksulluk sınırı esas alındığında ise işçilerin tamamına yakını, yoksulluk sınırının altındadır. Çünkü bu gelirin üzerinde maaşla çalışan işçi sayısı, yaklaşık 13 milyon olan toplam çalışan içerisinde birkaç bini geçmez. Bu rakamlara, emekliler ve diğer sosyal gruplar da dahil edildiğinde, ülkemizde 50 milyon civarında insan, açlık sınırının altında bir gelire sahiptir.”

3 İŞÇİDEN BİRİ KAYIT DIŞI

Öztürk şöyle devam etti: “Kayıt dışı istihdam, yüzde 32'nin üzerinde. 3 işçiden biri kayıtdışı çalıştırılmakta. Kayıt dışı olarak çalışan milyonlarca işçi, sağlık güvencesinden, sosyal güvenceden, iş güvencesinden, tazminat ve diğer sosyal güvencelerden mahrumdur. Tekstilde çalışan kadınların yüzde 70'e yakını kayıt dışıdır. Son yıllarda tekstilde Suriyeli sığınmacıların kayıt dışı istihdam edilmesi yaygınlaştı. Binlerce tekstilemekçisi işini kaybetti.”

2016'NIN İLK 3 AYINDA 415 İŞ CİNAYETİ

İŞÇİ Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin yaptığı araştırmaya göre 2016 yılında 3 ayda en az 415 iş cinayeti işlendi. Ocak ayında en az 115 işçi, Şubat ayında ise en az 140 işçiyaşamını yitirdi. İş cinayetleri en çok inşaat, savunma/güvenlik, tarım, ticaret/büro ve taşımacılık iş kollarında gerçekleşti.

İŞÇİ ÖLÜMLERİ HER YIL ARTTI

2012 yılında 745 işçi iş kazası sonucu yaşamını yitirdi. 2013 yılında bu rakam ikiye katlanarak bin 235 işçiye çıktı. 2014 yılında hayatını kaybedenlerin sayısı arttı bin 886 kişi hayatını kaybetti. 2015 yılında ise iş güvenliği önlemleri alınmadığı için bin 730 işçiyaşamını yitirdi. 2016 yılının daha ilk üç ayında bu rakam 415'e çıktı.

KADIN ÇALIŞANLAR ANNELİK HAKLARINI KULLANAMIYOR

SAĞLIK iş kolunda, çalışanlar ciddi şekilde şiddete maruz kalıyor ve bu konuda bir tür lü önlem alınmıyor. Hemen her sağlık kuruluşunda başta doktorlar olmak üzere, saldırıya uğramakta, bu olaylar emekçinin canını kaybetmesine kadar varabilmektedir. Öte yandan birçok iş kolunda kadın çalışanların doğum ve süt izinleri mevzuata uygun olarak kullandırılmıyor. İş yerlerinde ayrımcılık, taciz ve mobbing de kadınların başlıca diğer sorunları.

SURİYELİLER İŞ GÜCÜNÜ DÜŞÜRDÜ

ASGARİ ücretteki 300 liralık zam kayıt dışı istihdamın artmasına neden olurken Suriyeliişçi çalıştırma rekor seviyeye ulaştı. İşverenler artan maliyetler nedeniyle işçi çıkarmaya giderken çok ucuza çalışan Suriyelileri işe almaya başladı. Ocak 2016'dan itibaren birişçinin işverene maliyeti 2 bin TL ve üzeri hesaplanırken Ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeliler “vasıfsız” sınıflandırmasıyla İşverenlerin işçi maliyetini düşürdü. İşverenler 2 bin TL yerine Suriyelileri 500 TL ile bin TL arasında değişen maliyetlerle çalıştırmaya başladı. Suriyeliler çaresizlikten çok düşük ücrete çalışmayı kabul ettikleri için, Türkişçilerin ücretleri de düştü.

KIDEM TAZMİNATINA GASP

EMEKÇİLERİN büyük çoğunluğunu ilgilendiren bir diğer sorun, kıdem tazminatlarını alamamaları. Bu konuda en yaygın yöntem, işçinin kıdem tazminatından yararlanmasını engellemek için periyodik olarak işten çıkarma ve yeniden işe alma işlemleri yapılıyor. Yüz binlerce çalışan, resmi işlemlerle her yıl çalıştığı iş yerinden çıkarılarak yeniden iş başı yaptırılmakta böylece çalışma süresi kesintiye uğratılarak kıdem tazminatı ve diğer bazı haklardan mahrum ediliyor.

MEVSİMLİK İŞÇİLERİN YILLARI HEBA OLUYOR

Mevsimlik işçiler her türlü haktan mahrum. Hiçbir sosyal güvenceleri yok. Kazançlarıasgari ücretin bile altında. Kamudaki geçici işçiler de güvencesiz. Demiryolu başta olmak üzere, bir çok kamu kurumunda geçici veya mevsimlik işçi çalıştırılıyor. Buişçilerin kadro hakkı almaları, her yıl 5 ay 29 gün çalıştırılmak suretiyle engelleniyor.

KOT İŞÇİLERİ ÖLÜME TERK EDİLİYOR

İŞÇİ Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin araştırmalarına göre sadece 2014 yılında 494 işçimeslek hastalığı nedeniyle hastanelere başvurdu. Meslek hastalıkları denince akla ilk gelen kot işçileri geliyor. Yakalandıkları ‘Silikozis' hastalığı nedeniyle işçiler ciğerleri parçalanarak hayatını kaybediyor.

CİĞERLERİ TÜKETEN HASTALIĞIN TEDAVİSİ YOK

Kot kumlama işinde çalışıp Silikoz hastalığına kapılan S.T. isimli işçi yaşadığı mağduriyeti şöyle anlatıyor: “Bu işi yapmak için bir kompresör, bir hava tankı, birkaç püskürtme tabancasından başka bir şey gerekmiyordu. Bizler İstanbul'a gelip 1 sene 10 ay çalışıp, köyümüze 15 gün dinlenmeye gittik. Sigorta falan yapılmamıştı. Şu anhastayım hem de tedavisi olmayan bir hastalık. Benim çevremde tanıdığım 300 kadar benim gibi ciğerleri tükenen hasta var”

AĞIR CEZA GEREKTİREN SUÇ AMA DENETİM YOK

Ölümlere neden olan kot atölyeleri için ilk kez 2008 yılında ağır cezada dava açıldı. Samandıra'daki kot taşlama atölyesinde 18 yaşında çalışmaya başlayan Mustafa Kaleli, 2.5 yıl atölyede çalıştıktan sonra yıllarca tedavi gördü ve 40 kiloya kadar düştü. Mustafa Kaleli, 2008 yılında hayatını kaybetti. Ailesi ölümünün ardından işverene açtığı davayı kazandı. Ancak, Türkiye'de benzer durumda olan bir çok mağdur var.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)