Türkiye Ticarethane Değildir...


24 Ocak Kararları arkasından, 12 Eylül 1980 ihtilali ve izleyen ANAP iktidarı ile Türkiye, Dünya kapitalist finans sistemine yamanmıştır. Ana ekseni “yüksek faiz, düşük kur” olan, dış borçlanmaya ve ithalata dayanan bir tüketim modeli ile büyüyen Türkiye 2000’lerde büyük bir ekonomik krize girdi. Alınan tedbirler aynı modelin sürdürülmesini amaçlayan tedbirlerdi.

2002’den bu yana iktidarda olan AKP de bu modelin rehaveti içinde borçlanarak ve kamu değerleri satılarak elde edilen kaynakların, basiretli devlet adamlarında olması gereken uzun vadeli ekonomik rasyonalitenin dışında kısa vadeli düşünen küçük siyasetçi ve tüccar zihniyeti ile kullanmayarak şimdi “denizin bittiği” noktaya gelmiştir.

Bundan önce iki kez Varlık Barışı adı altında “Türklere ait yurtdışındaki paraların ülkeye getirilmesi” denemesi üçüncü kez her türlü kirli ve kara paranın getirilmesi yolunu açacak bir düzenleme ile yinelenmiş ve ardından “gemiyi yüzdürebilmek için” yeni kaynak olarak iki uygulama daha bir torba yasa içinde TBMM Plan Bütçe Komisyonuna getirilmiştir.

1-Özelleştirme kapsam ve esasları genişletilerek 111 kamu kuruluşunun varlıkları satışa çıkarılacaktır. Bunlar arasında Atatürk’ün mirası Atatürk Orman Çiftliği, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi kuruluşlar ile kamu yararı niteliği ağır basan pek çok hizmet ve bilim kuruluşu da yer almaktadır..

Geçmiş örneklerde defalarca görüldüğü gibi, söz konusu satışların hükümetin siyasi ve sübjektif tercihlerine göre ve yandaşlara sermaye transferi niteliğinde yapılacağı endişesi büyüktür.

Ayrıca, ifade edildiği gibi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın imar yetkisinin de bu amaçla kullanılması söz konusu olursa şehircilik ve çevre açısından telafi imkansız çarpıklıkların ortaya çıkması kuvvetle muhtemel gözükmektedir.

2-Kurulması düşünülen (Komisyonda görüşülmesi şimdilik ertelenen) “Türkiye Varlık Yönetim AŞ” ile bunun altındaki “Türkiye Varlık Fonu”na mevcut İşsizlik Fonu ile kurulduğunda 10 yılda 10 milyar TL fon toplayacağı hesaplanan zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi, bu amaçla alınacak borçlar, bazı vergi ve kira gelirleri kaynak olacaktır. Bu Fonun ülkemizdeki hiçbir kanun ve kamu denetimine tabi olmadan faaliyette bulunması önerisi ise devlet anlayış ve ciddiyetinden uzak bir sorumsuz “tek adam yönetimini” hatıra getirecek niteliktedir.

Varlık Fonları dünyada petrol, doğalgaz ve dış ticaret fazlası veren Norveç, Çin gibi ülkelerce kurulurken Türkiye resmi tersine çevirerek bu fonu genel bütçede yer alması gereken veya yeni yaratılacak kaynaklarla kurmaktadır.

AKP iktidarındaki zihniyet hukuk ve yargı, eğitim, sağlık, dış politika, güvenlik, hak ve özgürlükler ile diğer tüm konularda başarısız olarak defalarca iflas etmiştir. 15 Temmuz darbesini bile kendi amaç ve hedefleri için kullanma çabaları, bu zihniyetin değişmeyeceğinin bir göstergesidir. Bulunduğumuz noktada ülkemizin içine sokulduğu darboğazdan çıkabilmek için gerekli yapısal tedbirleri araştırmak yerine iflas etmiş bir anlayışı bir süre daha sürükleyerek götürebilmek için ülkemizin zenginlikleri olan tüm varlık ve kuruluşları harcayabilecekleri paraya tahvil edebilmek için “kazanın dibini kazıyacak” son düzenlemeleri gündeme getirmişlerdir.

Anayasaya, kanunlara ve kamu yararına aykırı olan “günü kurtarmak için geleceği satan “bu toptancı tüccar” anlayış ve uygulamalarının karşısında olduğumuzu, bunlara karşı tavır almayan siyasi partiler, milletvekilleri ve vatandaşlar tarih önünde sorumlu olacaklarını hatırlatırız.



ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)