Bu, Vatandaştan Vatandaşa Mektuptur | Metin Feyzioğlu



Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı  Metin Feyzioğlu, 16 Nisan günü halk oyuna sunulacak anayasa değişikliğinin, sakıncalarına işaret eden bir mektup kaleme aldı. 'Vatandaştan vatandaşa mektup' başlıklı yazıda Feyzioğlu, mektubu okuyan kişilerden eğer içerisindeki değerlendirmelere katılıyorlarsa kopyasını çıkararak, daha çok kişiye ulaştırmalarını istedi.

TBB'den yapılan açıklamaya göre, mektupta, halk oylamasının bir parti meselesi olmadığı vurgulanarak, "Hepimiz sadece, daha refah içinde, daha güzel, daha güvenli bir  Türkiye istiyoruz. 'Evet' diyecek olan da, 'Hayır' diyecek olan da Türk Milleti'nin bir parçasıdır ve hiç kimse bir diğerinin vatan sevgisini sorgulayamaz" denildi. TBB Başkanı  Metin Feyzioğlu'nun anayasa değişikliğine ilişkin mektubu şöyle:

"BU, VATANDAŞTAN VATANDAŞA MEKTUPTUR

Değerli Dostum;

KONTROLSÜZ GÜÇ, "GÜÇ" DEĞİLDİR.

Demokrasilerde, sahip olunan en yüce ve en değerli makam vatandaşlık makamıdır. Bu mektubu size, beraberce sahip olduğumuz bu en yüce, en değerli makama dayanarak yazıyorum.

Malumunuz 16 Nisan 2017'de anayasa değişikliği paketine ilişkin tercihimizi yapacağız. "Evet" diyecek olan da, "Hayır" diyecek olan da Türk Milleti'nin bir parçasıdır ve hiç kimse bir diğerinin vatan sevgisini sorgulayamaz.

Eminim ki siz o gün sandığa giderek oyunuzu kullanacaksınız.

HAYDİ, O ZAMAN SANDIĞA…

Bugün yaşanan pek çok sıkıntının farkında olduğunuz gibi, dün yaşanan sorunları da unutmadınız elbette… Çok iyi biliyorum ki, benim gibi siz de ülkemizin başarılarıyla gurur duyarken, yapılan yanlışlara da üzülüyorsunuz. Elbette, hepimiz sadece, daha refah içinde, daha güzel, daha güvenli bir  Türkiye istiyoruz. Yani bir şeyler değişsin ama bu değişiklik daha iyiye, daha güzele doğru yol alsın arzusundayız.

16 NİSAN'DAKİ HALK OYLAMASI KESİNLİKLE BİR PARTİ MESELESİ DEĞİLDİR.

Bu oylamada; kim  Cumhurbaşkanı, kim başbakan, kim milletvekili olsun kararı verilmeyecektir.

Ben bu değişikliği incelediğimde ve konu hakkında somut bilgisi olanlarla konuştuğumda görüşlerim netleşti. Eğer izniniz olursa, ulaştığım sonuçları kısaca paylaşmak istiyorum.

1-Anayasa değişikliği paketi Başkana büyük bir güç veriyor. Sorun burada değil. Sorun, bu pakette bu büyük gücü kontrol edecek mekanizmaların kesinlikle bulunmamasıdır.

İlk olarak başkana karşı dik durabilecek milletvekillerinin bulunduğu bir meclis yapısı öngörülmemektedir. Çünkü mevzuatımızda önseçim zorunluluğu yoktur. Parti genel başkanı milletvekili adaylarını belirler. Başkan da aynı zamanda parti genel başkanı olacağına göre kendi belirlediği milletvekilleri elbette kendisini denetlemez.

Diğer yandan denetimi sağlayacak yargının da maalesef doğrudan doğruya başkana bağlanmış olması, denetlemeyi imkansız hale getirmektedir. (Anayasa madde 146 ve 159)

2-Hepimizin de kabul ettiği gibi Anayasa değişikliği paketi, ülkemizi ne yazık ki daha iyiye doğru götürmeyecek. Bu taslakla Meclis tamamen etkisiz kalacak. Hakim ve savcılar da bir siyasi partinin genel başkanı olan Başkana bağlanarak kim iktidar partisi olacaksa, onun il ve ilçe başkanının fiilen emrine girecek. (Madde 159)

3-957 İLÇEMİZDE 957 KRALCIK OLACAK...

Anayasa paketinde en az bunun kadar tehlikeli bir başka düzenleme daha var. Başkana; Validen kaymakama, il emniyet müdüründen ilçe emniyet müdürüne kadar yaklaşık 3,5 milyon kamu görevlisi hakkında, istediği anda disiplin soruşturması açma yetkisi verilmek isteniyor. (Madde 108)

Bu ne demek biliyor musunuz? İktidar partisi ilçe başkanının; kaymakam veya emniyet müdürüne, örneğin, "şu kahvehaneleri denetleyecek ve canına okuyacaksın, şunları da denetlemeyeceksin" sağlık müdürüne, "şu pastaneleri sıkı denetleyeceksin şunların önünden geçmeyeceksin" talimatını fiilen verebilmesi ve "dediğimi yapmazsan bir telefonla aynı zamanda devlet başkanı olan genel başkanıma seni şikayet ederim, senin hakkında disiplin soruşturması açtırtırım" diye baskı kurabilmesi demektir.

4- Başkan; Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yoluyla, tek başına asgari ücretin, kıdem tazminatının ne kadar olacağına karar verebilir. Hatta Meclis, "devlet memurlarının hangilerinin kadrolu olmaktan çıkarılıp sözleşmeli hale getirileceğine Başkan tarafından karar verilir" diye bir karar çıkarırsa, Başkan tek başına  Türkiye'deki tüm memurları sözleşmeli hale getirerek iş güvencesinden mahrum edebilir, sonra da istediğini işten atar, istediğini alır. (Madde 104)

Gördüğünüz gibi bunlar çok sakıncalı düzenlemeler. Çünkü bugün bu yetkileri belirli bir kişiye vermekte sakınca görmeseniz bile, ilk seçimde ya da sonrasında kimin bu yetkileri sahipleneceğini bugünden bilmek imkansız.

KİŞİYE GÖRE SİSTEM OLMAZ, OLMAMALI…

Bu değişiklik,  Türkiye'yi zayıflatır, istikrarı bozar ve biz vatandaşları da pek çok hakkımızdan mahrum bırakır.

Vaktinizi ayırıp mektubumu okuduğunuz için teşekkür eder, size ve tüm sevdiklerinize sağlıklı ve aydınlık günler dilerim.

Her vatandaşımızın vatandaşlık makamının kıymetini bileceğine ve üzerine yüklediği sorumluluğun gereğini, evlatlarının geleceğini düşünerek yapacağına inanıyorum. Türk Milleti'nin yapacağı tercihe güveniyorum.

Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.

Selam ve saygılarımı sunuyorum."

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)