Kaçakçılığın avantasını kim yiyor?


Uludere’de 35 vatandaşımızın savaş uçaklarının bombalaması sonucu öldürülmesi yandaş kesimde telaş yarattı.

Bugüne kadar her PKK terör eylemini “Asker yaptı, Ergenekon uzantıları” diye yorumlamaya kalkanlar bu kez hükümeti nasıl savunacaklarını bilemediklerinden saçmaladıkça saçmaladılar.

En çarpıcı savunma da “Onlar kaçakçıydı zaten” şeklinde olanıydı. Sanki terörist değil de kaçakçı olmaları “öldürülmeleri için yeterli” neden sayılıyordu.

Baktılar ki “onlar kaçakçıydı” saçmalığı toplumdan da tepki gördü, çark ettiler; ama bu kez de Güneydoğu’da kaçakçılık bir yaşam türü olarak sunuldu.

“Efendim” diyor yandaş yalaka, “Güneydoğu’da kaçakçılık olduğunu bilmeyen mi var, vatandaş o kadar aç, susuz, perişan ki ne yapsın?” Sonra da ekliyor “Zaten devlet de buna ses çıkarmaz. Kaçakçılar tutuklanmaz, hatta ola ki bir operasyon yapılmış olsun, el konulan katırlar bile geri verilir.”

Hani ünlü sözümüz “Şecaat arzederkenÖ” örneğindeki gibi.

Neymiş, halk çok fakirmiş, kaçakçılıktan başka çaresi yokmuş.

Güzel de yandaş yalakam, ayakta dursun diye çırpındığın iktidar sanki bir aylık. Uyuma, 10 yıl oldu. Türkiye’nin süper ülke olduğunu, zenginler ligine girdiğini, tüm dünyanın gözünün Türkiye’ye döndüğünü söylüyorsun ha bire de, sıra Güneydoğu’ya gelince mi halk aç, fakir, çaresiz oluyor?

Hepsini geçelim; bunları yandaş yalaka takımına anlatmak mümkün olmaz.

Ama herhalde şu sorunun cevabını biliyorlardır: Dünyanın herhangi bir ülkesinde kaçakçılık kimi devlet görevlilerinin bilgisi dışında yapılabilir mi?

Yapılamaz. Eğer devletin bazı birimleri kendi paylarını almıyorlarsa kimse kaçakçılık yapamaz.

Şimdi başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere, iktidar sahipleri ve cümle yandaş yalaka takımı koro halinde “Güneydoğu’da kaçakçılık yapıldığını” söylüyor.

Üstelik gizli gizli de yapılmıyormuş, açık, aleni.

O halde söyleyin bakalım, bu işin avantasını kim yiyor?

Genelkurmay, açıklamasında bile “kaçakçılık normaldir” diyerek Türkiye’nin bir kabile devleti olduğunu vurgulayıp, görevini de yapmadığını itiraf etmeyi biliyorsa, bu işten rüşvetini alanları da biliyor olmalı.

Madem kaçakçılık Güneydoğu’nun bir gerçeği, bir gerçek de bu işte avanta alanları olduğudur.

Genelkurmay bu konuda öncü olmalıdır. Güneydoğu’ya tayinlerini çıkarmak isteyenler kimler, üç yıl burada görev yaptıktan sonra İstanbul’da bir daire, iyi marka bir araba sahibi olanlar, banka hesapları şişenler kimlerdir?

Araştırın bakalım.

Sonra aynı işi iktidar da yapsın.

*****


Ziyaret etmek suçsa...

Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner hakkında soruşturma açıldı. Çünkü Koşaner, görevi başındayken Metris Cezaevi’ne gitmiş ve “terörist olmakla” suçlanan, aralarında orgenerallerin de bulunduğu yüksek rütbeli muvazzaf subayları ziyaret etmişti.

Hukukumuz galiba yeni bir kavramla daha tanışıyor. “Sanığı ziyaret etmek o suça ortaklıktır” gibi bir şey bu “kavram”.

Ancak Koşaner’e soruşturma açıldıysa, Türkiye’de pek çok kişinin başı dertte demektir. Savcılarımız Koşaner soruşturmasını örnek almaya kalkarlarsa, iş yükünden gece gündüz çalışmak zorunda kalabilirler.

Örneğin Başbakan Tayyip Erdoğan yıllar önce “Halkı din ve ırk farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçlamasıyla hapse girmişti. Kendisini binlerce kişi ziyaret etmişti.

Bunlar arasında çok ünlü gazeteciler, yazarlar, iş adamları, akademisyenler vardı.

İster misiniz şimdi bir savcı kalkıp bu kişileri tek tek saptayıp haklarında ““Halkı din ve ırk farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçlamasıyla soruşturma başlatsın.

Ya da Aziz Yıldırım’ın durumu. Fenerbahçe Başkanı da “çete kurmak ve liderlik yapmak” suçlamasıyla hapiste.

Onu da yüzlerce kişi ziyaret etti. Aralarında kulüp başkanları da var, futbolcular da, iş dünyasının önde gelen isimleri de var siyasetçiler de.

Bu durumda Aziz Yıldırım’ı ziyaret etmek “çeteciliğe yardım ve yataklık” olarak mı nitelenecek?

*****


“Devlet vatandaşını bombalamaz"

Başbakan 35 kişinin öldürüldüğü Uludere olayından sonra yine medyayı suçlayarak gazete başlıklarını eleştirdi biliyorsunuz.

Taraf Gazetesi’nin “Devlet vatandaşını bombaladı” manşetine büyük öfke gösteren Başbakan “Devlet vatandaşını bombalamaz” dedi.

Niyet başka olsa da, Başbakan’ın bu sözleri tamamen yanlış.

Çünkü, birincisi, jetler bombalama yaptı. Bu olayda 35 kişi can verdi. Demek ki bombalama doğru. Bunun saklanacak tarafı yok zaten.

Ama Başbakan “masum vatandaşı bombalamaz” demek istiyor herhalde.

Ancak bu da yanlış; çünkü terörist de olsa ölen sonuçta yine kendi vatandaşımız değil mi? Terörist, kaçakçı ya da tarlada çalışan köylü, fark eder mi, bombalama yapıldı ve insanlar öldü.

Başbakan daha bir ay önce söylediği sözlerle de çelişkiye düşüyor.

Atatürk dönemini kötülemek söz konusu olunca Dersim olayı nedeniyle özür dileyen Başbakan’dı.

O olayda uçakların kullanıldığı ve bombalama da yapıldığı doğru. Bundan vazife çıkarmaya kalkanlar dünyanın ilk kadın savaş pilotlarından Sabiha Gökçen’i bile karalamaya kalkmıştı.

Peki bu savunmanın anlamı ne? Bu kez kararda siyasi otoritenin payı çok büyük. Belli ki terörle mücadele için her yolun denenmesine Milli Güvenlik Kurulu’nda karar verildi.

Elbette terörist olmayan insanların öldürülmesi kasıtlı değildir ve burada büyük bir hata vardır ama, bunu doğru olmayan beyanlarla savunmaya kalkmak da ilkeli bir davranış değildir.

*****


Teröristim. Estağfurullah!

Odatv davası sanıklarından Müyesser Yıldız ile mahkeme başkanı arasında çok ilginç bir diyalog yaşandı geçen haftaki duruşmada. Müyesser Yıldız hâkimin “Mesleğiniz?” sorusuna

“Gazeteciyim ama iddianamede terörist yazıyor” deyince hâkim “Estağfurullah” karşılığını verdi.

Okurlarımdan

ER-ÖZ “Varsayalım ki, bu diyalog devam etti” demiş ve hayalindeki konuşmayı yazmış:

- Mesleğiniz nedir?

- Otuz yıllık gazeteciyim ama iddanamede terörist yazıyor.

- Estafurullah..

- Yani beraat dediniz hâkim bey.

- Hayır demedim.

- Ama estağfurullah dediniz.

- Evet dedim.

- Yani suçsuzum.

- Hayır ben öyle bir şey

demedim.

- Ama estağfurullah dediniz.

- Dedimse dedim.

- Demek ki terörist değilim.

- Bunu da nereden çıkarıyorsun?

- Estağfurullah dediniz ya.

- Hımm anladım, bana çakma hâkim diyorsun.

- Şeyyy...... Estağfurullah hâkim beyyy.

*****


Yeni yılda zamlar arka arkaya gelecekmiş. Eee Noel Baba‘nın arkasından bu kadar atıp tutunca hediye getirmesini beklemek hayalperestlik olurdu! (Gani Yıldız)

Can Ataklı
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)