Son olay iç savaş çıkarma planının tetikleyicisi mi?


Yeni yılın ilk günlerinde moralinizi bozmak istemem ama görünen köy kılavuz istemiyor. Güneydoğu’da barış ihtimali giderek azalıyor.

Son olarak 35 sivilin katledilmesi bu feci gidişin en can yakıcı dönüm noktalarından birisi.

Konuyu yakından izlemeyen, tarihini bilmeyen ve sadece gazetelerin tek yanlı haberleriyle fikir sahibi olan ortalama okur bu gidişe şaşırıyor. “Neler oluyor?“ diye soruyor ve arkasından hemen ekliyor: “Bu Kürtler niye rahat durmuyor?“

Bu arkadaşlara bir önerim var: Eğer iyi niyetli bir biçimde neler olup bittiğini öğrenmek isterlerse, ülkelerinin bu yaşamsal sorunu üzerine biraz okusunlar, çeşitli kaynakları incelesinler. İnternette bile birçok kaynak var.

Mesela 1806’dan bu yana devam eden Kürt isyanlarından haberdar olup, bu işin tarihsel boyutunu kavrasınlar.

1980 darbesinden sonra Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yapılan insanlık dışı işkencelerin PKK’nın oluşmasında rolü olup olmadığını öğrensinler.

1990’larda devletin en yüksek organlarında alınan kararlarla, birçok Kürt iş adamının, siyasetçinin nasıl katledildiğini okusunlar.

Bu olayları bizlerden daha iyi bilen çok kişi var elbette. Ben sadece iyi niyetli olup Türk basınından başka haber kaynağı olmayanlara bir öneri getiriyorum.

***


Aslında Kürt sorunu çok karışık bir iş. Konunun insan haklarından silah alım satımına, savaş ekonomisinden uluslararası diplomasiye, gizli servislerden petrol hesaplarına kadar girift bir yapısı var ve her şeyi bilmemize imkân yok.

Ama en azından şunu biliyoruz ki; eğer bir ülkenin kanamakta olan bir etnik ya da dini sorunu varsa, yabancı ülkeler kendi çıkarları uğruna bu yarayı iyice kaşır ve kangren olmasını sağlarlar. Hele bu yara, petrol bölgesine yakınsa, iyice deşerler.

Yaklaşık yüz yıl önce Osmanlı’nın planlı bir biçimde çökertilişinin altında, dünya petrolünün yüzde 55’ine sahip olması yatıyordu. Bir patırtı bir gürültü koptu, “Vatan, millet, hürriyet, istibdada son!“ falan diye haykırdık, bir de baktık ki petrol bölgelerimizin hepsi elimizden gitmiş. Enver-Talat-Cemal üçlüsü yabancıların dolduruşuna gelip 600 yıllık imparatorluğun köküne kibrit suyu ekmiş.

Bunda da Almanların Enver’i; bu topraklara Enverland diyecek, adına sigara çıkaracak kadar pohpohlamaları etken olmuş.

O yüzden Batı bizim siyasileri pompalamaya başladığı zaman korkarım ben. Çünkü altından mutlaka bir çapanoğlu çıkar.

***


Türkiye’nin bölgedeki önemi, petrol kaynaklarıyla da sınırlı değil. Irak’tan çekilen Amerikan ordusu yerine görev yapmak, Suriye ve Orta Doğu meselesinde etkin rol oynamak, İncirlik üssünün kullanılması, füze kalkanı gibi birçok konu var.

ABD Savunma Bakanı Panetta’nın ziyaretinde herhalde bu konularda mutabakata varıldı ki; işlerin rengi birden değişiverdi.

İki ay önce Çukurca’da 400 militanla 8 ayrı noktaya aynı anda saldıran, garnizonlarda askerlerin koğuşuna kadar girebilen, tek günde 24 askeri katleden PKK birden darbe üstüne darbe yemeye başladı. Saklandıkları mağaralara kadar girildi. Bütün bunların, ABD’nin verdiği istihbarat doğrultusunda yapıldığını anlamamak için kör olmak lazım.

ABD yönetimi Ankara’dan istediğini aldığı için şimdilik PKK’yı tasfiye ediyor ama bu işi kesinlikle sonuna kadar götürmez. Bir çekirdek gücü her zaman muhafaza eder ki yarın bir gün yeni bir olayda yine pazarlık gücü olabilsin.

Aslında bütün büyük devletler böyledir ve uluslararası siyaset böyle yürür. Osmanlı da o büyük imparatorluğu, buna benzer ayır/buyur metotları kullanarak yönetmişti. Yoksa Kanuni’nin, Vatikan’a karşı çıkan Martin Luther’i desteklemiş olmasını nasıl açıklayabilirdik?

Bu yüzden, otuz yıldır söyleye söyleye dilimizde tüy bittiği gibi çözüm dışarıda değil içerdedir. Çözüm PKK ile Kürt kökenli yurttaşlarımızı birbirinden ayırmaktır. Çözüm Türk’ü ve Kürt’ü adil bir hukuk devletinde, kardeşlik bazında birleştirmektir. Çözüm, faili meçhul cinayetlerin aydınlatıldığı bir yargının işletilmesindedir.

İnanın bana; bugüne kadar hiçbir hükümet bunu denemedi.

***


Kim tezgâhladı, hangi güçler yaptırdı bilemem ama 35 kurban olayı, Türklerle Kürtler arasında bir iç savaş başlatarak, Türkiye’yi mahvetmek planının tetikleyicisidir.

Bu tuzağa düşmemek ancak, oyunun farkına varan bilinçli yurttaş sayısının artmasıyla olur.

Yoksa kitleleri Osmanlı’da olduğu gibi- milliyetçi heyecanlara sürükler, Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e düşman eder, kan davasını kızıştırır ve uçuruma atıverirler.

Bu ülkenin aklı başında insanları, öfkeyle oturup zararla kalkmamanın hesabını yapmaları gereken günlerden geçiyor.

Zülfü Livaneli
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)