Ege’nin Yüz Akları!


Prof. Dr. Bülent Karabulut, Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi’nde doktor. Onu diğer doktorlardan ayıran en önemli özelliği, sürekli araştırması, kendisini hastaları yerine koyup, onların iyileşmesi için gecesini de gündüzüne katması, yıllık izinlerini bile hastalarına göre ayarlaması, saat sınırlaması olmaksızın hastanede yatan ve randevusu olan hastalarının kontrollerini tamamlayana dek, hastaneden ayrılmamasıdır.

Yoksul hastalarının muayenesini bir ücret talep etmeden yapması, bazı ilaçlarını kendisinin sağlaması, yoksul, varsıl demeden, hastalarını kapıya kadar uğurlaması, onları kıracak ve üzecek kelime kullanmamak için çaba sarf etmesi, yaşamını hastalarına göre programlaması, Bülent Karabulut’un özelliklerinden bazılarıdır.

Hastaları tarafından çok sevilen Karabulut’un hastalarından olan Elmas Puralı, Namık Kemal Lisesi öğretmenlerinden Sabri Puralı’nın eşi.

Kolon kanseri hastası olan Elmas Puralı, geçirdiği operasyon sonrası ısrarlı tavsiyeler sonucu Bülent Hoca’yla tanışma fırsatı buldu. Uygulanan kemoterapi sonrası sağlığına kavuştu.

Mesleğini hakkıyla yapan, halkını ve ülkesini seven, hastalarının yüzündeki mutluluk ve minnet gülümsemesini, para denen kağıt parçasına değişmeyen ulu kişilerin sayısını arttırmak görevimizdir. Tek beklentileri sevgi ve minnet olan bu kişilere karşı duyarsız kalamazdım.

Eşinin kanser hastalığını tedavi eden Karabulut için, bir röportaj yapmamı isteyen Sabri Puralı ile birlikte, Karabulut’un hastanedeki odasına, hastalarının kontrollerini tamamlandıktan sonra saat 17.00’ girebildik.

Doktor olmaya nasıl karar verdiğiyle başlayan sorumuza Karabulut, doktor olmaya ilkokulda karar verdiğini, tıp fakültesini bitirdikten sonra sanki doktorluğun bir adım ötesi kanserle ilgilenmekmişçesine, kanser hastalığı üzerine ihtisas yapmaya karar verdiğini, İç hastalıkları uzmanı olan dayısını, kendisine rol model aldığını açıkladı.

Hastalarının kendisini çok sevdiği söylemimize; sevgisini onlara hissettirebilmenin kendisini mutlu ettiğini, çok bilmekten öte, bilginin hastaya uygulanmasının önemli olduğunu, onunla iyi iletişim kurarak, doktoruna güveni sağlatmak gerektiğini, işini yaparken doktorun kendisini hastanın yerine koyması gerektiğini, mağdur olan hasta karşısında, kimsenin mağrur olma hakkı olmadığını, hastaların ekmek kapısı olduğu bilinciyle hareket ederek, ekmeğe nankörlük edilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Tıp fakültelerinde okumak isteyen öğrencilere, ‘’ Kendinizi hastalarınıza adayacaksanız, sürekli araştırma yaparak geliştirecekseniz, özel yaşamınızdan kısıtlama yapabilecekseniz, kötü şartlarda çalışmayı göze alacaksanız, kısaca meslek aşkıyla yanıp tutuşacaksanız, tercih ediniz’’ önerisinde bulundu.

Sorunun kendisine yöneltilmesi durumunda; ‘’Ben dünyaya yüz kez gelsem, yine doktor olurdum. Mesleğimden hiç pişmanlık duymadım’’ dedi.

Kanser vakalarının artmasına ilişkin sorumuza; kanser olayına çevre kirliliği, hasta havuzunun ve tedavisinin gelişmesi etkenleri üzerinde durarak başlayan Karabulut, medyadaki ticari reklam kokan haberlere inanmamak gerektiğini, bilimin ve bilginin arkasında durarak, kanıtlanmamış şeyler yazılıp çizilmesinin etik olmadığını belirtti. ‘’Kandan kanseri teşhis ediyoruz’’ gibi söylemlerin yanlışlığını açıkladı. Kanser tedavisini tek bir onkologun yapamayacağını, grup çalışması gerektiğinden; tam donanımlı hastanelere başvurmak gerektiğini vurguladı.

Kansere ilişkin önerilerini; sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak durma, spor yaparak ideal kiloyu koruma, hayvansal gıdayı fazla tüketmeden, markasız yiyecekleri yemeyerek, sebze, meyve ağırlıklı beslenme(Akdeniz Mutfağı), ailede kanser vakası varsa rutin kontroller diye sıralayan Karabulut, ‘’Tüm bunların yapılmasına rağmen kansere yakalanmak olasıdır. Kanser=ölüm demek değildir. Erken tanı işimizi kolaylaştırır. Bu nedenle erkek ve kadınlar, belirli (40-50) yaş üzeri ve (3-5 yıl) gibi sürelerde kanser tarama programlarına başvurmalıdır. Geç kalanlar korkmasın, geç kalmak ölüm demek değildir. Erken tanıyla işimizi kolaylaştırmış olurlar. Ben kanser hastalarını futbolcuya, yakınlarını malzemeciye, hekimleri de teknik direktöre benzetirim. Başarıyı birlikte elde ederiz ‘’ diyerek konuşmasını sonlandırdı.



Haber ve fotoğraf : Osman Gazi Oktay

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)