Zam var hoşgörü yok!


Bugünlerde gazete gibi bir gazete alıp, sayfasına bakınca önceliği hangi habere tanırsınız, yani önce hangi haberi okursunuz?
Milletvekillerine zam haberini mi?
Ya genç bir okursunuz ya da heyecanlı bir okur.
Sakız gibi bir haber, bildiğimizden bu yana hep bu haberlere alışık olduğumuz için, artık aldırmayız.
Çünkü, su akar yolunu bulur.
* * *
Zam Meclis’ten sessiz sedasız geçer, karşı olanların aklı nedense daha sonra başlarına gelir.
Yazılar, açıklamalar...
Sonra ne olur?
Su yolunu bulur, dedik ya, öyle de güzel bulur ki!
Siz bakmayın atıp tutmalara, kaç kişi biz bu zamma karşıyız diyecek de, sonra zammı cebine indirecektir, ona bakın!
Şimdiye kadar zamma karşı çıkıp da zam almayan milletvekili var mı?
Varsa kaç kişi!
* * *
Yarım asırdır, bu işlerin içindeyiz, ilk hatırladığımız 1950 öncesi, CHP iktidarda demokratlar muhalefette...
Demokratlar kıyameti koparıyor, zamma karşılar.
Bu arada rahmetli Fuat Köprülü’nün bir lafı dolaşıyor:
“Kızımızı rey sepete, zam cebe.”
O dönemde elektronik oylama yok, oylar sepette toplanıyor, evet’ler beyaz, hayır’lar kırmızı...
Onun için bu haberlere biz fazla itibar etmeyiz, ne de olsa kıdemli okuruz.
Ama siz okumaya devam edin, faydalıdır.
* * *
Balıkpazarı’nda Rum meyhaneci gürültü azınca “olmuyor beyler olmuyor, yakışmıyor!” diye bağırırmış...
Eğer yanılmıyorsak Nevizade’deki Demgah, çan takmıştı, gürültü çıkınca çalarlardı.
Şimdi bazılarını gördükçe işittikçe “olmuyor beyler, yakışmıyor” diyesimiz geliyor.
Televizyonda Kuzey Kore’deki görülmemiş yas yorumlanıyor, başkan öldü diye ağlayanlar, hıçkıranlar, dövünenler... Birisi fırsat bu fırsat diye bir anısını anlatıyor:
“Biz ilkokula giderken, 10 Kasımlarda Atatürk’ü anma gününde öğretmen ağlamamızı söylerdi.”
Dedik ya fırsat bu fırsat... Neden fırsat, anlamadınız mı?
Çocukları Atatürk için zorla ağlatmışlar.
* * *
Mülkiye’yi bitirmişsin, başbakanlık müsteşarlığı yapmışsın, birkaç bakanlık, sonra parti kurup genel başkan olmuşsun, batırmışsın...
Oldu mu, yakıştı mı?
Evet, Sayın Hasan Celal Güzel, bu anı soyadınızın anlamına uygun muydu?
* * *
Mizah, mizah, mizah... Nerede mizah, nerede yergi, nerede hiciv!
Keşan Müftüsü “Noel Baba, doğru dürüst bir adam olsaydı bacadan değil, kapıdan girerdi” demiş...
Hakkında soruşturma açılmış...
Ey hoşgörü nerdesin?

Hasan Pulur
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)