Böyle Bir Devlet Yönetimi Olur mu?


Bu Nasıl Devlet Yönetimi

SEVGİLİ okuyucularım, bu iktidarın kendince çok güçlü bir dayanağı var!

İstikrar!

Yerli yersiz hep bunu savunuyor, üstelik milyonlarca insanımız da bu masala inanıp “Aman istikrar bozulmasın” diye bunlara oy verip iktidar yapıyor.

İstikrarın ne olduğunu bu son olayda iyice görmüş olduk.

İstanbul’da Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya günün birinde bir karar verip MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’i dün için adliyeye gelip ifade vermeye çağırıyor.

Suçlama yenilir yutulur gibi değil.

Bu ekip Oslo’da PKK’nın üst düzey yetkilileri ile toplantı yapmıştı. Toplantıda devlet, PKK ile pazarlık ediyordu. Onun hesabı sorulacak.

Tutanakları medyaya servis edilen belgelerde, o zaman müsteşar olmayan Hakan Fidan, oraya Tayyip adına geldiğini bildiriyordu.

Devlet, PKK ile pazarlık masasına resmen oturmuştu.

X X X

İfadeye çağırma olayı, birileri tarafından önceden basına sızdırıldı. Komedi bundan sonra başladı. Başsavcı ile vekili, böyle bir çağrıdan haberleri olmadığını söyledi. Eğer gerçekten haberi yoksa, durum Türk yargısı açısından son derece düşündürücü. Demek ki emrindeki savcıların ne yaptığını bilmiyordu.

Demek ki bazı savcılar, üstlerine haber vermeden böylesine önemli kararları tek başlarına alabiliyordu
!
Hükümet tepkili!..”Allah Allah, koskoca MİT Müsteşarı nasıl olur da başbakanın izni ve emri olmadan ifadeye çağrılır” diye feryat ediyor.

MİT yasasında hüküm varmış, başbakanın izni olmadan müsteşar bey ifadeye çağrılamazmış.

İyi de, savcı bey ifadeye çağırma tebligatını acaba bu yasayı bilmeden, okumadan mı yaptı? Ya da özel yetkili savcı bu yetkiye sahip mi?..

Oysa hükümet yetkilileri, aynı savcılar devletin orgenerallerini bile çağırıp tek tek tutuklatırken, “Yargı bağımsızdır, biz karışamayız ki” masallarını okuyorlardı…Çünkü subaylar devletin üst düzey görevlileri değildi!

Şimdi ise Mit Müsteşarı ifadeye gitmiyor.

Bu nasıl bir ”Bağımsız yargı (!)” ki, sözü bazılarına geçiyor ama bazılarına geçmiyor!

İş komutanlara gelince atış serbest, Tayyip’in korumasındaki MİT Müsteşarına gelince her şey yasak!

Nitekim müsteşar bey ve ekibi dün ifade vermeye gitmek yerine, Çankaya’da Bay Abdullah Gül’ün huzuruna çıkıp taktik aldılar.

Bence ifade vermeye hiçbir zaman gitmeyecekler. İyi ama bu işin faturası sonunda birilerine çıkarılacak.

Peki kim bir yerlere gidecek?

Onları ifadeye çağıran Savcı Sadrettin Sarıkaya gidecek! AKP’nin HSYK’sı onu görevden alıp sürgün edecek.

Bekleyin, göreceksiniz.

****

ŞERİATÇI MEDYADA NECDET ÖZEL

Bizim iktidar yandaşı şeriatçı medya, Türk ordusundan hiç hoşlanmaz. Üstelik nefret eder ve ordumuzu en büyük düşmanı olarak görür (dü). Sürekli orduya saldırırlar, komutanlardan biri daha tutuklandığında “Oh ne güzel oldu” diye sevinç gösterileri yaparlar.

Şimdi durum epeyce değişti. Şeriatçı basın ordumuza yine saldırıyor ama bunu sadece eski komutanlar üzerinden yapıyor.

Ne zaman ki AKP hükümeti Necdet Özel’i Genelkurmay Başkanı yaptı, saldırılar durdu.

Saldırıların durması bir yana, Necdet Bey’e övgüler yağdırılmaya başlandı.

Şeriatçılar, Fethullahçılar, iktidar yandaşları Türk ordusuna ve onun komutanlarına övgü düzecek haaa!

Rüyada görsek inanmazdık, “Hayırdır inşallah, amma da komik bir rüya gördüm” diye herkese anlatırdık.

X X X

Şeriatçı gazetenin dünkü manşetini görünce bir kez daha donakaldım. Manşet şöyle:

“101 parenin sırrı. Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı seçilmesiyle başlatılan ordunun başkomutanını 101 pare top atışıyla selamlama geleneğine Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ara vermeyi planlayan Genelkurmay, Orgeneral Necdet Özel’in ayarıyla hizaya gelmiş.”

Haberin devamını özetle okuyalım:

“O dönemde yaşanan çarpıcı sırrı Akit deşifre ediyor. Gül’ün seçilmesi üzerine Genelkurmay, başkomutanı (Çankaya’ya seçilen Gül’ü) boykot planı hazırladı. Top atışlarıyla kutlama yapılmamasına karar verdi.

Ancak Orgeneral Necdet Özel’in cesur tutumu sayesinde bu plan bozuldu.

O dönemde Ege Ordusu komutanı olan Necdet Özel, tepkileri göze alarak 57. topçu alayına 101 pare top atışı yapılmasını emretti.

Bu emirden iki saat sonra 2. ve 3. Ordu komutanlıkları da top atışı yaptırmak zorunda kaldı.

Genelkurmay, Necdet Özel’in ayarı ile hizaya geldi. Onun onurlu ve dik duruşu bu planı bozdu.”

Helal olsun, o sırada Ege Ordusu komutanı olan Necdet Bey çok güçlüymüş, Genelkurmay’ı İzmir’den yönetiyormuş!

Necdet Bey, şeriatçı ve yandaş medyadan sık sık almakta olduğu böylesine övgüler nedeniyle ne kadar gurur duysa azdır. Bu övgüler bugüne kadar hiçbir Genelkurmay Başkanı için düzülmemişti.

Ne mutlu ona!

(Eğer önemli güncel gelişmeler olmazsa, önümüzdeki Pazar günü bu köşede Necdet Bey’e hitaben bir açık mektup yazacağım. Lütfen okuyunuz!)

****

BRİFİNG VERİLDİ Mİ, VERİLMEDİ Mİ?

Sevgili okuyucularım, Ankara’daki ABD büyükelçiliği, Washington’a geçtiği gizli belgelerde Türk polisinin kendilerine büyükelçilikte brifing verdiğini açıkça yazıyordu. Bu gerçekler Wikileaks belgelerinde yer almıştı. İşin üzerine gittik, sorular sorduk.

Dönemin İçişleri Bakanı ile halen AKP milletvekili olan Emniyet Genel Müdürü, bu yazılanları yalanladılar.

İyi ama bu yalanlamalar hiçbir işe yaramaz.

Madem Amerikalılar Washington’a böyle yalan bilgiler göndermiş, en azından ABD büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrılıp protesto edildi mi?

Edilmedi.

Bir hukuk süreci başlatıldı mı? Dava açıldı mı?

Hiçbir şey yapılmadı.

X X X

CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar önceki gün yeni bir Wikileaks belgesini açıkladı. Bu belgede, ABD büyükelçiliğine Ergenekon brifingi veren polislerden birinin adı yazılı.

Ufuk Ersoy Yavuz.

Kimdir bu arkadaş? Polis midir, değil midir? Polis ise hangi görevdedir? (ABD belgesinde bu şahsın Türk polisinin istihbarat biriminde görevli olduğu belirtiliyor.)

ABD büyükelçiliğine onu kim göndermiştir? Durumdan vazife çıkarıp kendiliğinden mi gitmiştir? Eğer böyleyse hakkında soruşturma açılmış mıdır?

Değilse, verilen emir doğrultusunda mı gitmiştir?

Tek mi gitti, yanında ekibi var mıydı? (Belgelerde polislerden çoğul olarak söz ediliyor.)

Eğer bu şahıs böyle bir sunum yapmadıysa, ABD büyükelçiliği Washington’u böyle düzmece isimlerde uyutuyorsa, bizim hükümet ne yapmıştır?

Dikkat ediniz, bu konularda hükümetten tık yok!

Artık kesinlikle inanıyorum, onların ayağına polislerimizi hükümet gönderdi. Bir yanda PKK ile pazarlık masasına oturan, öbür yanda başka devletlerin büyükelçiliğine polisleri gönderip Ergenekon brifingi verdiren bir hükümet!

İşte size bir AKP tablosu!

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)