Dindar nesil mi yaşam tarzı mı



İddia şu.. Başbakan hem geniş tabanlı bir koalisyon arayışında hem de kendi tabanını diri tutma peşinde..
Arada sırada konsolide etme hamleleri yapması bundan..
Sezaryen gibi..
Kürtaj gibi konulara girmesi..
Geniş tabanlı koalisyon arayışının iki temel nedeni var..
Biri; Kürt meselesinde çözüme doğru mesafe almak..
İkincisi; başkanlığa giden yolda bariyerleri azaltmak..
Aslında Başbakan, Kürt meselesinde kritik virajı döndüren lider pozisyonuna geçerek ‘başkanlık’ talebinde bulunmak istiyor..
Nedir bu?
Silah bırakmaya başlamak gibi, çatışmasızlık durumunun sürekli hale gelmesi gibi, dağdan inişlerin başlaması gibi..
Başbakan her gittiği yerde bu sebeple nabza göre şerbet veriyor..
Vermeye çalışıyor..
Çalışıyor ama bu sefer kendiyle çelişkiye düşüyor.. Bir söylediği ötekini tutmuyor.. Tezatlar oluşuyor.. Böyle olunca da kafalar iyice karışıyor..
Önceki gün İzmir’de konuştu.. İzmirlilerin gönlünü okşamak istedi..
Kimse kimseye yaşam tarzı dayatmaya kalkmasın, ideoloji enjekte etmesin dedi..
Birilerinin pompaladığı gibi asla ve asla zihnimizin arkasında farklı şeyler yok dedi..
Herkesin arzuladığı gibi inandığı gibi yaşamasının önünü açıyoruz dedi..
Buraya bi nokta koyalım..
*
Başbakan’ın dindar nesil yetiştirme sözü yok mu?
Devlet bundan böyle dindar nesil yetiştirecek..
Peki, yaşam tarzına müdahale etmeden bunu nasıl yapacak?
Alternatifine de tinerci nesli koydu..
Dindar olmayan tinerci olacakmış gibi!..
Ya o ya buya getirdi..
Sorum şu: Dindar nesil sözüyle..
Herkes arzuladığı gibi yaşasın sözü çelişki oluşturmuyor mu?
*
Kürtaj meselesi de aynı.. Partisinin kadınlarına hitap ederken kürtaj cinayettir dedi..
Orada kalmadı..
Sağlık Bakanı’na yasal düzenleme yapılması için talimat verdiğini söyledi..
Yasak müdahale sayılmayacak mı?
*
Eğitim farklı mı?
Sekiz yıllık eğitim ikiye bölündü, ortaokul sistemine geri dönüldü.. Bu hak sadece imam hatiplere verildi..
Başbakan’ın ‘gözbebeği olacaklar’ sözüyle ortaokulları imam hatibe dönüştürme yarışı başladı..
Bütün bunlar ne için yapılıyor..
Devletin dindar nesil yetiştirmesi için..
Peki, bu düzenlemeler, hayat tarzı dayatmaya giriyor mu, girmiyor mu?
Başbakan’ın karar vermesi lazım.. Ya nesil yetiştirme idealinden vazgeçecek ya da yaşam tarzına müdahale etmiyoruz sözünden..
İkisi aynı kefede olmuyor...

Devletin parasız eğitim paranoyası

Sevil - Fransa’dan geldi.

Veya şöyle diyebiliriz..
Devletin DHKP-C paranoyası..
İzah edeyim..
Son zamanlarda hangi öğrencinin başı belaya girdiyse, hem de ciddi anlamda, mutlaka parasız eğitim istemiştir..
Parasız eğitim pankartına dokunmuştur..
Berna Yılmaz’la, Ferhaz Tüzer’i biliyorsunuz.. Pankart açtıkları için 17 ay hapis yattılar. yetmedi; 8 yıl 5 ay hapis cezası yediler..
Fransa’da doğan Fransa’da büyüyen değişim programı çerçevesinde bir yıllığına Türkiye’ye gelen Sevil’e ne demeli..
Bir aydır tutuklu..
Parasız eğitimden ona ne!..
Bu talep ilgisini çekmiş, destek vermek istemiş.. Afiş yapıştırmış..
Örgütten içerde!..
*
İzmir’de Başbakan konuşurken ‘parasız eğitim istiyoruz’ diye bağıran iki kız var ya.. Anında gözaltına alındı..
Bağırmak suç olmadığına göre, herhalde parasız eğitim istedikleri gerekçesiyle.. Allah’tan pankart açmamışlar.. Gözaltı tutukluluğa dönüşebilirdi.. Yıllarını alabilirdi..
*
Yazının başlığına devletin parasız eğitim paranoyası demem bu yüzden.. Veya DHKP-C paranoyası.. DHKP-C adlı örgüt (adı var kendi yok vaziyette ) uzun yıllar parasız eğitim eylemleri yaptı ya..
Parasız eğitim isteyene DHKP-C’li muamelesi yapıyorlar..
Terör örgütüne sokuyorlar..

‘Özel Yetkili’ de kıyamet kopuyor

Özel yetkili mahkemeler aleyhine çok yazı okudum ama bu kadar sertini ilk defa gördüm..
Biliyorsunuz bu konu..
İktidar ile Cemaat arasındaki kara kedinin de ötesinde.. Resmen çatışma konusu..
İki taraf kalemlerini çekmiş döşendikçe döşeniyor..
Özel yetkili mahkemeler kalsın diyenler.. Cemaatten olanlar, yakın duranlar, şunu söylüyor..
Bu mahkemeler kalkarsa Ergenekon, Balyoz, KCK, 28 Şubat gibi davaların sanıkları tahliye olur.. İzin müessesesi geleceği için davalar durur..
Star’ın açık görüş ekinde SETA’dan Yılmaz Ensaroğlu bu iddiaya itham dolu yanıt vermiş..
Demiş ki;
“Bu tür gerekçeler, tam da bu özel yetkilerin adalet için değil, düşman sindirmek için kullanıldığının itirafı olarak okunabilir”
Bunları Ergenekon sanığı söylemiyor..
İktidara yakın durun düşünce kuruluşun direktörü söylüyor..
Dahası var..
“Dünyadaki tüm özel mahkemeler, adaletin peşinde olmak yerine zanlıları adil bir yargılamaya muhakeme edip suçluluğu kesinleşenleri yine hak ettikleri caydırıcı cezalarla cezalandırmak yerine, sahip oldukları yargı yetkisini, devlet (ama çoğunlukla kendi) düşmanlarını etkisiz hale getirmek için bir silah olarak kullanmışlardır.”
Diye yazmış..
*
Cemaat tarafından özel yetkili mahkemeler kapatılırsa darbeciler palazlanır diyenler ne cevap verir bilemem ama..
Ben şu düşman sözüne taktım..
Düşman kim?
Yargı, karşısına gelenleri düşman olarak görmüşse, elindeki gücü silah olarak kullanmışsa vay Türkiye’nin haline vay!..
Özel yetkili mahkemelere karşıyım.. Bugüne kadar ki hoyratlığı dilimiz döndükçe, imkanımız oldukça dile getirdik..
Madem mesele bizim gördüğümüzden daha da vahimdi..
Madem gücü silah olarak kullanma tehlikesi vardı..
Madem Ensaroğlu’nun söylediği gibi bütün dünyada bu mahkemeler düşmanı etkisiz hale getirmek içindir..
İktidar bugüne kadar neden sessiz kaldı.. Düşünce kuruluşu neden sustu!.


Mehmet Tezkan
Milliyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)