Karun olmaya karar verdi


Zor iştir siyaset. Siyasette dik durmak, Başbakan Erdoğan’ın deyişiyle “tükürdüğünü yalamamak” için kişinin tutarlı olması gerekir.

Siyasette söylediğiniz sözler, sizin peşinizi hiç bırakmaz ve aradan yıllar geçse de
günün birinde gelir ve yakanıza yapışır.

Numan Kurtulmuş, Türk Kamuoyunda “Namuslu-ahlaklı-bilgili-dürüst” bir siyasetçi olarak tanındı.

Erbakan sonrası Saadet Partisinden ayrılması, ayrılırken Saadet Partisinden
“bir kalem” bile alınmaması talimatı vermesi, haram yiyenlerle arasına mesafe koyması, takdir toplamıştır.

Numan Kurtulmuş, Başbakan Erdoğan’a ve AKP’ye hep uzak durmuş ve eski çalışma arkadaşlarını eleştirirken şu ilginç sözleri söylemişti;

“AKP’liler Harun olmaya geldiler ama yoldan çıkıp Karun oldular…”

“Biz, AKP gibi firavunlaşmayacağız. Bizim hırsızımız olmayacak…”

Numan Kurtulmuş, Eşbaşkan Erdoğan ve AKP’nin gerek dış politikasını, gerekse ekonomik politikasını da sürekli olarak eleştirmişti. Cari Açığın,AKP’nin
uluslararası tefecilere verdiği “rüşvet” olduğunu söylemişti…

Numan Kurtulmuş’un şu sorulara cevap vermesi “namus” borcudur;
*AKP ve Erdoğan için defalarca söylediğiniz ve onları hırsızlıkla suçlayan açıklamalarınızı ne yapacağız?..

*Siz hep “Harun” gibi yaşadınız, şimdi “Karun” olmaya mı karar verdiniz?
*Bundan sonra, size insanlar niçin ve nasıl inansınlar?…

Numan Kurtulmuş, kendi kendini bitirdi. Artık ne yaparsa yapsın, inanılırlığını kazanması mümkün değildir. Numan Kurtulmuş’un bitirilmesi, bana Türk Siyasetinin önemli bir ayıbını hatırlattı.

Türkiye’de bazı Genel Başkanlar vardır, bunlar insanla beslenirler. Karakteri zayıf, kişiliği gelişmemiş siyasetçilerden o an için işine yarayanlar varsa, onları partilerine alırlar. Geçici olarak bir makam verirler, işleri bittiğinde veya yenilerini bulduklarında tekmeyi vururlar, başlarından atarlar.

Tıpkı eski Türk filmlerinde Nuri Alço’nun veya Tecavüzcü Coşkun’un, şöhret heveslisi genç kızlara tuzak kurup, iğfal ettikten sonra pavyona düşürmeleri gibi…

Çok sayıda siyasetçi bu taktiklerle kullanılıp bir kenara atılmıştır.

Örneğin, 2002 Genel Seçimleri öncesi “biz değiştik, Milli Görüş gömleğini çıkardık” diyen Erdoğan, bu iddiasını kanıtlamak için bazı isimleri
“AKP’li olmadıkları” halde “vitrin malzemesi” olarak kadrosuna kattı ve onlara çeşitli makamlar verdi. Köksal Toptan’ı aldı, önce TBMM Başkanı yaptı, sonra kenara attı. Erkan Mumcu’yu aldı, Bakan yaptı sonra partiden kaçırttı.

Ertuğrul Yalçınbayır’ı aldı, Başbakan Yardımcısı yaptı, sonra TBMM dışına attı. Böyle yüzlerce örnek vermek mümkün…

Kişi kendini kullandırmaya karar vermişse, elbette ona semer vuracak birileri çıkacaktır. Kendini kullandıran ve küçücük menfaati için “emireri” olmayı içine sindiren kişiye sadece acınır.

Fakat, kendi menfaati için, kişileri önce kullanıp, sonra kirli kağıt mendil gibi çöp kutusuna atanlara hem acınır, hem de kızılır. Çünkü siyasette adam yetiştirmek çok zordur. Bu işin okulu yoktur ki!..

Zor şartlarda yetişen değerleri, parti ve kişisel yarar uğruna önce kullanıp sonra harcamak, ülke geleceğine de ihanet etmektir…

Haydi biri çıksın da, o eski dürüst-namuslu-inançlı Numan Kurtulmuş’u geri getirsin bakalım…

Bozmak kolay, yapmak ve doğru adamı koruyup yetiştirmek çok zordur.

Yazık oldu Numan Kurtulmuş’a. Bundan sonra Karun olsa ne olur, Firavun olsa ne olur, AKP Genel Başkanı olsa ne olur…

Fakat sakın deliğe süpürmeyin, gün gelir onu da kullanırlar, aynen reisi gibi !…


Rıfat Serdaroğlu
Yurt

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)