Ülkede 'kin ve nefret' dorukta!


Bu denli becerisizlik olur mu?

Yüksek yüksek tepelerde, kimin ne söylediği ve ne yapmak istediği belli değil.

AKP iktidarından ve ülkeyi yönetenlerden söz ediyoruz…

Adına ne derseniz deyin, ister Kürt, ister Güneydoğu, isterse terör politikası deyin. Tam anlamıyla fiyaskoyla sonuçlandı.

Terör örgütü PKK, amacı doğrultusunda her gün biraz daha yol alırken, ülke başarısız yönetimin elinde giderek karanlıklara ve çaresizliklere sürükleniyor…

Koskoca ülkeyi teröre karşı bir şey yapamaz duruma getirdiler.

İşleri güçleri, Atatürk ve TSK ile uğraşmak, camileri, dini konu yaparak, din sömürüsüyle halkı hipnotize etmek, Emperyalist güçlerin taşeronluğunu yapmak…

Atatürk’ü ve devrimlerini bir şekilde eleştirip, halkın gözünden düşürmek için adeta can atıyorlar…

“Demir ağlarlarla neyi ördün muhterem? Bakar mısınız yüreklerde birikmiş ve taşlaşmış şu “kine”?

Türkiye’yi tam anlamıyla “kin ve nefret” ülkesi haline getirdiler…

“Kindarlık” ülkede adeta yaşam biçimi haline geldi.

Ülkeyi böldüler. Kamplara ayırdılar. İnsanları Kutuplaştırdılar…

“Dini sömüren kindarlar” bir tarafta, Laik, demokrat Atatürkçü ve cumhuriyetçi kesim bir tarafta.

Sünni - Alevi ayrımcılığı çıkardılar, körüklemeye de devam ediyorlar..

Ayrımcı tabloyu yaratan AKP iktidarı ve AKP’yi yöneten zevat değil mi?...

“Demir ağlarla biz ördük” diyen zihniyet, aslında “kin ve nefret ağı” örmede üstün başarı elde etmedi mi?

Kibarca söyleyelim…

Akşam haberlerinde, ekranlara çıkan kimi yüzler ve söylemler nedeniyle; televizyonlarını söylenerek hırsla kapatan, kanal değiştiren, elinde ki kumandayı koltuğa fırlatıp, yerinden kalkıp başka odalara geçenlerin sayısı ülkede hızla artıyor…

Halk, artık kimi yüzleri ve söylemlerini ekranlarda görmeye ve dinlemeye tahammül edemiyor…

Bu durum “kin ve nefretin” tartışmasız en gerçekçi ve somut tablosu olmuyor mu?

Kini yaratan ve yaratmak isteyenler; doğal olarak kin beslediklerinin kiniyle karşı karşıyalar…

Kine “kin”, nefrete “nefret” savaşı karşılıklı sürüyor ülkede,,

Durum böyle iken siz; neyi, nereyi “demir ağlarla ördünüz?” muhterem?

Dünyada hapisteki gazetecilerin yarısı Türkiye’de…

Ülkede vicdanlı, dürüst gazeteciler inim inim inliyorlar… Her gün tehdit, her gün işten atılma korkusuyla yaşamak, yüreklerdeki isyanı doruklara çıkarıyor…

Yalaka, yağcı ve yandaş olmayan köşe yazarlarına patronları üzerinden, mikrofonlarda, ekranlarda açıkça gözdağı veriliyor:

“Sözümüzü dinlemeyenleri bizden yana olmayanları (biat etmeyenleri), bizi eleştirenleri DEFTERE NOT EDİYORUZ.” Deniliyor..

Bu kadar açık tehdit ve baskı acaba dünyada hangi demokratik ülkede var?

Birkaç gazete dışında, yaygın basın tam anlamıyla AKP’nin adeta bülteni durumunda…

Televizyonlarda Başbakan’ın karşısına çıkarılan gazetecilerin durumu ve soruları ise içler acısı…

Çanak sorularla ekrana gelen ve devam eden programları sonuna değin izleyebilmek büyük sabır gerektirir oldu…

Kimi kandırdıklarını sanıyorlar?

İnsanımızın pek çoğu, oynanan oyunu, tiyatroyu gülerek, artık üzülerek ve isyan halinde izliyor…

Öbür yandan…

“Birkaç Mehmet şehit oluyor” diye Meclis’i mi toplayacaklar?

Bütün okulları “imam hatipleştirmek” ve eğitim sisteminin köküne kibrit suyu dökmenin yoğun çabası içerisinde iken öyle basit olaylar için(!) toplanıp zaman ayırmanın alemi var mı?

Son söz:

Başlığı yineliyoruz:

ÜLKEDE KİN VE NEFRET DORUKTA!...

Çok yazık…

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)