Eğitimde çıkmaz yol!..


YÜZ KARASI: 4+4+4

Not: İllaki; ülkenin ufuklarını karabulutların sarması için, kalelerinin aleni zaptedilmiş, limanlarına aleni girilmiş, ordusu aleni dağıtılmış… olması gerekmiyor!..

Ulusal olmayan bir eğitimle; daha da beterini; planlanan zamandan çok daha önce; hem de alıştıra alıştıra; hazmettire hazmettire; hem de kan dökmeden yapmak olasıdır…

Tehlikeyi zamanında fark edemeyen toplumlar; bu gafletin bedelini ağır öderler!...

------------

"Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır veya kölelik ve yoksulluğa terk eder." (K.Atatürk)

Eğitimin toplumsal işlevinin bundan daha özlü bir anlatımı yapıla bilir mi?

Özgürlükçü toplumlarla, sömürgeci-köleci toplumlar arasında asırlardan beri süren savaş; özünde eğitim üzerinden sürdürülen özgürleştirme ve köleleştirme savaşıdır!..

Eğer bir toplum, onurlu, hür, bağımsız, mutlu ve eşitlikçi bir toplum olacaksa; köleliğe mahkum edilme savaşını mutlak kazanmak zorundadır.

Milletçe; hür ve bağımsız bir yaşam için, genç dimağların, paslandırıcı, uyuşturucu ve dogmatik, ezberci, anlamsız, safsatik bilgilerden uzak tutulması ilk şarttır!..

Bu önkoşulu göz ardı eden, eğitim sistemlerinin hakim kılındığı toplumlarda bireyler köledir, çağdaşlıktan uzaktır; biat ve itaatin esiridirler.

Böylesi toplumlarda, demokrasiden, adaletten, insani erdemlerden, fikri ve vicdani özgürlüklerden söz edilemez!..

“Eğitimde devrim” diye takdim edilen, bilimsellikten, pedagojik yaklaşımlardan uzak, insani özellikleri yok sayan, çocuğu çamurdan bir oyuncak gibi şekillendirmeyi amaçlayan, karanlık 4+4+4 eğitim yasası işte tam da budur!..

Halkımız, karanlık-aydınlık; özgürlük-kölelik; liyakat-sadakat seçiminde kötüleri seçme zorunluluğunu dayatan bir eğitim sistemi ile karşı karşıya bırakılmıştır!..

4+4+4 yasası; Osmanlı’nın “Devşirme” yöntemiyle, saraya eleman yetiştirme yönteminin günümüzdeki versiyonu olarak konulmuştur önümüze...

Saray özlemi duyanların; kendilerini son Osmanlı Sultanı olarak karşılatanların niyetlerinin arka planında, sormayan sorgulamayan, kininin esiri bir biat ve sadakat ehli yetiştirmek yatmaktadır!..

Bu koşullandırmalarla yetiştirilen bireylerden, özgürlükçü, demokrat ve erdemli toplumlar oluşmasını beklemek hayaldir!..

**********

Her ülkenin tarihinde, ihanet yasalarının hakim kılındığı kara günler vardır..

Ülkemiz de işgaller gördü. İhanetler yaşadı. Acılar çekti. Ancak; amansız bir kurtuluş savaşıyla bedeller ödeyerek o karanlık emelleri boşa çıkarmasını, alt etmesini bildi…

**********

Bu gün yine ülkemiz, halkın yararına olmayan, karanlık dayatmalarla karşı karşıya!.. Hukuk adına çiğnenen hukuk; çağdaşlık adına dayatılan ortaçağ, özgürlük adına çöreklenen irtica…

“Onyılda on beş milyon yaratılmış gençliğin” ve “demirağlarla örülen anayurdun” inkarını öngören, kurtuluş savaşını yok sayan, nankörlük düzeni…

Ne acıdır ki; bunca olumsuzlukları meşru kılan “milli irade(!)” 4+4+4 yasası ile, geleceğin karanlıklarına kapıları açık tutmak adına son noktayı koydu...



Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarma tam bir aldatmaca!.. takiyye!.. Bu yasanın hiçbir maddesi, içeriği, uygulamalardan beklenen sonuçlar açısından; ülke yararına, millet çıkarına değildir. Hiçbir yasa ile ülkenin geleceği böylesine karartılamazdı!..

Hiçbir iyi niyetli yönetim; köleliğe mahkum edecek bir sistemi kendi toplumunun başına böylesine bela edemezdi…

En acısı da; aydınlığın reçetesi olarak, halka; karanlığın, yutturulmasıdır.

Yasanın; Mecliste bile; yeterince tartışılmadan, dayatmalarla yasalaştırılması, acilen onaylanıp uygulamaya sokulması iyi olmayan niyetin doğrudan tescili değilse nedir!?

Bu aciliyet; BOP ana üssünün; Eşbaşkanlığa verdiği talimattan mı kaynaklanmıştır!?..

------------

Eğitim bir süreçtir... Belirsizliğe ve kaosa gelemez!.. Nesnesi insandır çünkü.

Oysa bu yasa, uygulama yaşıyla, pedagojik hatalarıyla, ön hazırlıksız hemen uygulamaya sokulmasıyla, sayılabilecek yüzlerce olumsuzluklarıyla tam bir kaoslar yasasıdır… Kaosa sürükleyen süreçler, ülkelerin başına bela olurlar… Hele hatalı eğitim; en az 10 yıl sonra, geri dönüşsüz şekilde verir meyvesini… Çünkü eğitim, uzun vadeli bir yatırımdır.

Kaoslara neden olanları tarih ak sayfalarına yazmaz. Yazmaz ama, bu arada heder edilen nesillerin hesabını kim verir!?... Sorulmamış hesaplar tarihi leke olarak kalır!.

Ne 12 Mart’ta, ne 12 Eylül’de, ülke bu denli bir kaos ve belirsizlikler ortamına sürüklenmemişti…

12 Eylül döneminin bile dayatmaları bu kadar aceleye getirilmemişti…

Bu yasasının asli amacının; 28 Şubat’tan intikam almak olmadığını; asıl hedefin; eğitimi tekleştirip; dogmalardan, kurtaran ve eğitimi milli kılan (Tevhid-i Tedrisat) yasası üzerinden Atatürk olduğunu herkes biliyor.

Atatürk ne diyordu;

"İki türlü terbiye ve öğretim bir memlekette iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu birliği, fikir birliği ve dayanışma amaçlarını toptan, yok eder."

Bu pencereden bakıldığında, 4+4+4 dayatma yasasının amacı net olarak anlaşılır. Duygu birliği, fikir birliği diyen, köleliği reddeden, dayanışmayı amaçlayan, çağdaş, ulusalcı eğitim BOP Eşbaşkanlığı’nın yürütüldüğü ülkeye yaraşmazdı elbet!..!!...

*************

Ülkenin milli sıfatlı iki kurumu; eğitim ve ordu. Birincisi, ülkenin aydınlığının, diğeri güvenliğinin teminatı!.. Sevr artıkları; ikisinin de düşürüldüğü durumdan memnun.

Hiçbir devlet; hiçbir hükümet; geleceğin teminatı çocuklarına ana-babalarına, halkına eğitim üzerinden, böylesi bir zulmü reva göremez!.. Ya görmüşse!?.. Acıdır bu!..

Asıl acı olanı; reva görülenlere sessiz kalınmasıdır.

Yasaya karşı çıkanlara PKK’lı olma sıfatını uygun bulan fakat; böylesi bir eğitimi çocuklara ve onların velilerine reva gören Bakan’a hangi sıfat uygun düşer ki!?..

Gözlerine bakınız Milli Eğitim Bakanının; baygın; üzgün; süzgün; mazlum, en çok da suçlu gibi bakıyor!?..

Milli Eğitimin sorumluları bilmelidir ki; eğitim hata kaldırmaz!.. Öğesi insandır!..

Bir köprü inşaatı değildir ki eğitim; yıkıp yeniden yapasın…

SONUÇ: Eğitim laik olmadıkça; ulusal olmadıkça; karma olmadıkça; bilimsel olmadıkça; uygulamalı olmadıkça; çağdaş olmadıkça, fırsat eşitliği sağlanmadıkça; eğitimin karadulları, daha çok söz sahibi olur ülkenin kaderinde!.. Bugün de yarın da!

Ya koşullar sağlanır ve toplum, hür bağımsız şanlı olur; ya da kindar ve dindar nesil yetiştirme mezbeleleğinde çırpınır durur ülke!.. Ve köleliğe mahkum edilir halk!...

Sorumlular; yüklendikleri duruma göre tarihin vereceği kararı peşinen kabul etmiş sayılırlar. Ne var ki; heder olan nesillerin, verilmeyen hesap hanesi hep boş kalır!..



--
Mehmet Halil ARIK
Emekli Eğitimci
Denizli-Türkiye
mehmethalilarik@gmail.com

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)