‘Kapıcı sınıfı’ kimin ayıbı?


Zaten biliyorduk; Anayasa’da yazılı “eğitimde eşitlik” ilkesi çoktan yalan olmuştu.

Parayı bastıran, zaten düdüğü yıllardır çalıyordu.

Daha anaokullarından başlıyordu bu farklılık...

Bugün yıllık ücreti 40 bin lirayı bulan bazı “lüks” okullarda 4-5 yaşındaki bebelere “İngilizce” öğretilmeye çalışılırken, devlet okullarındaki yabancı dil dersleri öğretmen açığı yüzünden boş geçiyordu.

Cin gibi çocuklar bir-iki puanları eksik kaldığı için üniversiteye gidemezken, zengin ailelerinin yüzlerce puan daha az alan çocukları diledikleri fakülteye gidebiliyordu...

Varoşlardakilerle lüks semtlerdeki devlet okulları arasında bile dağlar kadar fark vardı. Örneğin bazı yoksul köy okullarında çocuklar hâlâ tezekle ısınmaya çalışırken, lüks mahallelerin okullarına “velilerin parasıyla alınan klimalar,” on-on beş yıl önce girmişti!

Evet; biliyorduk bunları...

Ne yazık ki eğitim, uzun yıllardır zaten “eşit” değildi bu ülkenin çocukları için...

Ama bu farklılık, hiçbir zaman açıkça yapılan bir “sınıf ayrımcılığı”na dönmemişti.

Yapılıyordu; ama hiç değilse yapanlar, yaptıklarından utandıkları için üzerini örtüyorlardı.

***


Duyduk ki artık bu “utanma” duygusu da bitmiş!

Gaziantep’teki Nilgün-İsmet Akınalan okulunda kapıcı çocukları, varlıklı çocukların bulunduğu sınıflardan alınarak ayrı bir sınıfta toplanmış!

Gaziantephaberler.com’un haberine göre, okula bağış yapan çocukların ve öğretmen çocuklarının bulunduğu sınıflara, okulun en iyi öğretmenleri verilmiş...

Yani; çocuğun başarısı, zekâsı, çalışkanlığı değil önemli olan...

Babasının mesleği ve parası!

***


İyi de siz bu sınıflarda sözüm ona eğittiğiniz çocuklara eşitliği, insan haklarını nasıl anlatacaksınız; sayın öğretmenler?

Kardeşliği, dayanışmayı nasıl öğreteceksiniz?

Yoksul vatandaşların da kanunlar ve devlet karşısında zenginlerle aynı haklara sahip olduğundan nasıl söz edeceksiniz? Anlatsanız bile inanacaklar mı size?

Teneffüs zili çalıp da “Kapıcılar Sınıfı”ndan koridora çıkarken, “zengin sınıfları”ndan çıkan arkadaşlarına bakıp, o minicik yürekleri bir tuhaf olmayacak mı? Hâllerinden utanmayacaklar mı?

Yokluğa, yoksulluğa ve bunların getirdiği ezilmişliğe, itilmişliğe isyan duygularıyla büyümeyecekler mi?

***


Okullardaki çocuklara neden önlük giydirilir; bilir misiniz sevgili öğretmenler?

Elbette bilmeniz gerekir ama ne yazık ki size bile unutturdular bunu...

Bütün çocuklar “bir olsun” diye... Zengin-yoksul farkı, kıyafet aracılığıyla okullara girmesin diye...

Peki; siz şimdi ne yapıyorsunuz?

Kapıcı çocuklarını ayrı bir sınıfa topluyorsunuz.

Ve eminim, “o sınıfın öğretmeni olmadığınız için” kendinizi ayrıcalıklı hissediyorsunuz!

***


Hep iktidarı eleştiriyoruz, eleştireceğiz de...

İyi de bu büyük ayıpta iktidarın payı ne? Asıl sorumlu siz değil misiniz sevgili öğretmenler?

Diyelim ki müdür bey zengin velilerden bağış toplamak için böyle bir yola başvurdu; onu doğru yola getirmesi gereken de siz değil misiniz?

Unutmayın; bozuk değirmenden un çıkmaz!

Eğer kendinizi bir an önce toplamaz ve mesleğinizin olmazsa olmazı “idealleriniz”i yeniden keşfetmezseniz, belki iktidarın istediği gibi “dindar” ama özgüvensiz ve asi bir nesil yetiştirmiş olacaksınız...

***


Lütfen kolunuza bir çimdik atın ve kendinize gelin!

*****


GÖRÜŞÜN DE!

PKK neredeyse her gün can almaya, yürek yakmaya devam ediyor; daha düne kadar, “Teröristlerle görüştüğümüzü kanıtlayamayan şerefsizdir” diyenler böyle bir dönemde bile, “Oslo’da da görüştük, İmralı’da da... Yine görüşürüz” diye sözüm ona ne kadar demokrat ve barışçı olduklarını gösterme telaşına düşüyor...

İşin garibi; CHP Genel Başkanı da, “Elbette görüşülmeli” diye, onlara gaz veriyor.

Tamam; görüşün de... Önce bu görüşmelerde teröristleri ikna etmek için vermeye hazırlandığınız tavizleri halka anlatın:

Uzlaşmak için ne vereceksiniz?

Hadi söyleyin bize...

Konuşarak, nasıl ikna etmeyi düşünüyorsunuz eli kanlı katilleri?

*****


GÜNÜN SORUSU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’ye yakın kesimlerle bir arada görünerek partisinin oylarını yükselteceğini düşünüyor. Bu yüzden şeyhlerle, şıhlarla toplantı yapıyor...

Çok merak ediyorum acaba bu kesimlerle tek tek uğraşacağına, AKP’den daha fazla oy tırtıklayabilmek için yarın yapılacak olan AKP Kongresi’ne gitmeyi ve hem “ezber bozmayı” hem de “oy patlaması” yapmayı düşünüyor mu? Yoksa bu “cin fikir” aklına gelmedi mi?

*****


Bayram iptal ettiren terör, ‘genel kurul’a sökecek mi?

Ulusal bayram günlerimizde devletin yapması gereken etkinlikler, şehit haberleri gerekçe gösterilerek yıllardır iptal ediliyor.

Gerçi geçen yıl 29 Ekim resepsiyonlarını bu yüzden iptal edenler, aynı gece düğün davetine gitmekte sakınca görmediler!

Pazartesi günü yeni döneme başlayacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi de aynı gerekçe ile açılış resepsiyonu vermekten vazgeçti.

İyi de bir gün öncesinde AKP’nin Genel Kurulu var...

Ve biliyoruz ki her kurultayda halk oyunları gösterileri ve benzer etkinlikler yapılır!

Bakalım AKP, terörün zirve yaptığı böyle bir döneme denk gelen yarınki Genel Kurulu’nu sazlı sözlü yapmamayı düşünecek mi?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)