Türkiye Cumhuriyeti, ehliyetsiz ve sorumsuz aktörlerin elinde kanlı bir yıkımın eşiğine çözüme değil, çözülme sürecine sürüklemiştir. Yaşananlar, “çözüm” değil, tarihsel sonuçları bakımından bir “yıkım” projesinin yapı taşlarıdır.
Mimarlığını; Obama ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’in yaptığı yıkım planı, İsrail, AKP-İmralı-Kandil-BDP koalisyonu eliyle uygulamaya sokulmuştur.
Türk halkına “demokratik çözüm” diye pazarlanan, “barış” diye yutturulmaya çalışılan, Kürt kökenli yurttaşlarımızın demokratik hakları değil, Bağımsız Kürdistan’ın tanınmasıdır. PKK taleplerine tam teslimiyettir. Türkiye AKP iktidarının inisiyatifinde, PKK dayatmaları doğrultusunda çözülme ve yeniden yapılandırma sürecindedir.
İmralı’daki eli kanlı elebaşı ve Kandil’deki uzantısının zafer kazanmış bir ordu komutanı edasıyla yaptığı açıklamalar, ileri sürdüğü koşullar, ancak savaşı kaybetmiş bir orduya, mağlup olmuş bir millete ve çökmüş bir devlete karşı yapılabilecek ateşkes mütarekesi koşullarıdır.
PKK bu yıkım sürecinde yalnız değildir. Avrupa Parlamenterler Meclisi (AKPM) PKK’yı terör örgütü olmaktan resmen çıkardı. Buna göre PKK; artık terörist değil, Özgürlük Savaşçılarıdır.
Emperyalist sömürgeci merkezlerin patentini taşıyan sözde “barış” ya da “çözüm” müzakerelerinden kazançlı çıkacak olan Türk ve Kürt halkı değil ABD ve diğer emperyalist ülkelerdir. Bugünkü “çılgınlık” ortamının ABD’ye ve Avrupalı emperyalistlere inanılmaz fırsatlar sunduğunu görmeyen ya da kabul etmeyen aptal ya da işbirlikçidir.
Bu sürecin ulusumuzu ihanet içinde boğmaktan başka bir anlam taşımadığı, İsrail-Türkiye merkezli Suriye ve İran operasyonun önemli bir adımı olduğu gerçeğini anlamamak, anlamazlıktan gelmek ihanete ortaklıktır. Çünkü İsrail’in özür dilemesi, AKP hükümetinin Türk ulusunun çıkarlarına yönelik bir başarısı değil, Ortadoğu Coğrafyasını yeniden şekillendirmek için PKK militanlarının seyyar güç olarak İsrail in emrine verilmesi karşılığıdır.
Suriye ve İran’ı bitirmek Emperyalist Merkezlere ve İsrail’e yapılabilecek en büyük hizmettir. Ülkemiz her geçen gün Ortadoğu da çıkışı olmayan bir bataklığa doğru yuvarlanıyor.
Orta-Doğu’da ABD emperyalistlerinin ve İsrail’in denetiminde kurulacak yeni bir kukla Kürdistan devletinin, Ortadoğu’daki ulus devletlere ve halklara kan kusturmak için kullanılacağı çok açıktır. İşte Kürt kökenli yurttaşlarımızın başta olmak üzere bizleri bekleyen, hazırlanmaya çalışılan tehlike ve tehdit budur. Bu Kürt halkının özgürlüğüne kavuşması değil, tam tersine işgal güçlerinin elinde oyuncak olacak bir ANZAK yapılanmasıdır.
AKP hükümetinin, BDP’li Şeyh Saitlerin ve akillerinin, nurlu fikir ve gönül ajanlarının bu senaryodaki görevleri Türk halkını bu felaket ve ihanet senaryosuna razı etmektir.
Dünyanın başka hiçbir ülkesinde kendi yurttaşlarını psikolojik savaş yöntem ve teknikleriyle, psikolojik baskıyla, siyaset mühendisliği yoluyla ikna etmeye çalışan bir hükümet yoktur, olamaz. Önce milleti alıştıracaklar, sonra uyuşturacaklar. PKK tehditlerine, deliğe süpürülmekten kaçanlar ve ona kredi açanlar boyun eğmişlerdir. Bu nedenle Emperyalist merkezlerin şekillendirdiği yeni ihanet anayasasına halkı inandırmak, razı etmek için “Masadan kalkmama” yarışına girmişlerdir.
Türkiye, AKP ve destekçileri eliyle önce eyaletlere sonra Federe İslam Devletine dönüşecektir. Öcalan’ın planladığı ve bir ABD-İsrail projesi olan “Kürdistan” devleti kurulmaktadır.
AKP iktidarının uyguladığı politikalar, Büyükşehir Yasası ile birlikte başkanlık sistemi, eyalet hazırlığı ve müzakere gibi icraatlar, Türk-Kürt ayrışmasını giderek derinleştiriyor. Bu ihanetin önlenebilmesi, yıkımın engellenebilmesi için; ABD ve Avrupa Birliğinin devre dışı bırakılması, Hükümetin ABD ve İsrail ile konuya ilişkin yapmış olduğu gizli anlaşmaların açıklanması, bu anlaşmalara Türkiye adına taraf olan kişi ve kurumlara soruşturma açılması önkoşuldur. Bin yıllık egemenliği Türk Milletinin elinden alma sonucunu doğuracak olan bu süreç durdurulmalıdır.
Türk ulusu çok daha kötü koşullarda bağımsızlığını, birliğini, egemenliğini, bedelini kanla ödeyerek kazanabilmiştir. Bugün de ayni azim ve kararlılıkla davranmaktan başka çıkış yolu yoktur.
Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ BAŞKANI