Silivri Tiyatrosu


Adil yargılanma hakkı, yargılanan bireyler için temel hak olduğu gibi, toplumun diğer bireyleri için de demokratik bir toplumda yaşamanın güvencesidir…

DİSK Genel Başkanı Kani BEKO’nun, Ergenekon Davası Hakkındaki Basın Açıklaması;

Mahkemeler açısından yükümlülük, yargılanan bireyler için temel hak olan, toplumun diğer bireyleri için de demokratik bir toplumda yaşamanın güvencesi kabul edilen adil yargılanma hakkı, defalarca göstere göstere ihlal edilerek topluma tehdit dolu bir mesaj verilmiştir: “AKP’yi rahatsız eden her kim olursa olsun her türlü evrensel hukuk ilkesi ihlal edilerek cezalandırılacaktır.”

Elbette, darbecilerden hesap sorulmalı, bu ülkede bir daha darbeler yaşanmamalıdır. DİSK’in darbecilerden, kontrgerilladan, faili meçhul cinayetlerden hesap sorulması için mücadelesi, örgütsel iç tutarlılığının bir gereği olduğu kadar, tarihsel bir sorumluluktur.

Ülkemizde gerçekleştirilen askeri darbelerin en büyük mağdurlarından olan Konfederasyonumuz, askeri darbelerin demokrasiye ve topluma büyük ve telafisi çok zor zararlar verdiğinin en canlı tanığı olarak, darbecilerden hesap sorma adına gerçekleştirilen “Silivri tiyatrosunu” kaygı ile izlemektedir.

Ülkemizin devrimcilerini, sosyalistlerini, muhaliflerini sindirmek için açılan KCK, Devrimci Karargah ve Oda TV davalarında ve yargılamalarında gördüğümüz senaryo aynen hayata geçirilmektedir. Bu dava da çoğunluğu hukuka ayrı bir şekilde elde edilmiş, dijital ortamlarda oluşturulmuş, gerçekliği ve güvenirliği tartışmalı, spekülatif delillere dayalı olarak açılmıştır. Bu davada da gündelik yaşamlarında, politik tutumlarında ayrı, birbirleriyle ilgisiz, milletvekilleri, gazeteciler, yazarlar, üniversite rektörleri, akademisyenler, avukatlar, polisler ve teğmeninden emekli genelkurmay başkanına kadar çeşitli rütbelerden askerler sanık olarak yan yana getirilmiştir. Bu davada da bir torba oluşturulmuş ve AKP iktidarını rahatsız edenler içine doldurulmuştur.

Kamuoyunda Balyoz ve Ergenekon adıyla bilinen davaların konusu askeri darbe teşebbüsleri olsa da bu davalarda maddi gerçeğe ulaşılabilmesi, adil yargılanma hakkına saygı duyulmasına bağlıdır. Bu davalarda adil yargılanma hakkı mahkemenin ısrarlı tutumu ile defalarca ihlal edilmiştir. Bu ihlaller yalnızca ulusal düzeyde değil uluslararası düzeyde de tespit edilmiş bulunmaktadır.

Bu davada verilen kararlar, AKP iktidarı tarafından maniple edildiği hususunda kuşku bulunmayan, doğal hakim ilkesine aykırılığı tescil edilmiş özel yetkili mahkemelerce verilmiş, aleni, açık, adil yargılama ilkeleri ihlal edilmiştir. Ağırlıklı olarak gizli tanık ifadelerine, gerçekliği tartışmalı, hakkında aksi bilirkişi raporları mevcut sabit dijital verilere dayanılarak ve gazetecilerin yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek sanıkların ağır cezalara mahkûm edilmesi, kamu vicdanını yaraladığı gibi adalete olan güveni de sarsmıştır.

Bu davalarda verilen ağır mahkûmiyet kararlarının, “gerçek suçluların" tespit edildiği noktasında kamu vicdanı tatmin olmamıştır. Toplum, bu kararların, yargılamayı yapanların “keyfiliklerinin” ve “subjektif yargılarının” üzerine inşa edildiği kanısındadır. Mahkemeler açısından yükümlülük, yargılanan bireyler için temel hak olan, toplumun diğer bireyleri için de demokratik bir toplumda yaşamanın güvencesi kabul edilen adil yargılanma hakkı, defalarca göstere göstere ihlal edilerek topluma tehdit dolu bir mesaj verilmiştir: “AKP’yi rahatsız eden her kim olursa olsun her türlü evrensel hukuk ilkesi ihlal edilerek cezalandırılacaktır.”

Elbette darbecilerden hesap sorulmalı, bu ülkede bir daha darbeler yaşanmamalıdır. Elbette bu ülkenin devrimcilerine, yurtseverlerine, aydınlarına kast eden faili meçhul cinayetler, aydınlatılmalı, eli kanlı katillerden, işkencecilerden hesap sorulmalıdır. Ancak Silivri’deki yargılamada bu konularda suçlanabilecek olan sanıkların hiç biri bu konularda sorgulanmamış, ceza almamıştır. Hiçbir faili meçhul cinayet, katliam, işkence vakası aydınlatılamamıştır. Sanıklara ceza verilirken tek ölçüt iktidarı rahatsız etmeleri olduğu içindir ki bu gibi suçlarla hiçbir ilgisi olamayacak, hatta bu gibi suçların mağduru olarak adı anılan birçok kişi de ağır cezalarla cezalandırılmıştır. Kısacası mahkeme halka karşı suçları değil AKP’ye karşı “suçları” yargılamıştır.
Kontrgerilla denen örgütlenmelerin halka karşı işlediği suçların tamamına muhatap olmuş, askeri darbelerde kapatılmış, yöneticileri işkenceli sorgulardan geçirilerek idamla yargılanmış, mal varlığı ve üyeleri süngü zoruyla elinden alınmış, Genel Başkanı (Kemal Türkler) ve Yöneticisi (Deri-İş Başkanı Kenan Budak), üyeleri (1 Mayıs 77 Şehitleri) katledilmiş bir örgüt olan DİSK darbecilerden, kontrgerilladan, faili meçhul cinayetlerden hesap sorulması için mücadeleye devam edecektir. Bu kararlılık örgütsel iç tutarlılığının bir gereği olduğu kadar tarihsel bir sorumluluktur.

Bu tutarlılığın ve sorumluluğun bir parçası olarak bugün işlenen benzeri suçların hesabının sorumlularından sorulması için de mücadele edeceğiz. Köylülerin üzerine bomba atıldığı, gençlerin güpegündüz polis kurşunuyla vurulduğu, sokak aralarında linç edilip öldürüldüğü, gençlerin katilleri elini kolunu sallayarak dolaşırken demokratik kitle örgütlerinin yöneticilerinin evlerinin basıldığı, her türlü demokratik muhalefetin sınır tanımaz ve hukuksuz bir şiddetle bastırılmaya çalışıldığı bir ülkede yaşamaya mahkum olmadığımızı biliyoruz. Ve adaletin, özgürlüğün, eşitliğin hüküm sürdüğü demokratik bir ülkenin umudu sokaklarda, meydanlarda yükselirken DİSK olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz.

Kani Beko
DİSK Genel Başkanı

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)