Öğretmenler, öğrencilerine daha yararlı olabilmek için kendilerini geliştirmek amacıyla; araştırma, inceleme, gezi yapmalı ve okumalı.
Bakanlığın öğretmene uygun gördüğü ücretle, kendisini geliştirmesi mümkün gözükmemektedir. Buna rağmen; bazı öğretmenler kendi olanaklarıyla eğitim alarak, kendilerini geliştirmek istemektedir.
İşin ilginci, kendi olanaklarıyla kendini geliştirmek isteyenlere, Milli Eğitim Bakanlığı destek yerine köstek olmaktadır.
Önceki yıllarda bakanlık, lisansüstü eğitim almak isteyen öğretmenleri, öğrenimlerini devam edecekleri illere veya yakın illere tayin ediyordu.
Atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde yapılan değişiklikle; “lisansüstü eğitim”, ‘’özür’’ grubundan çıkarıldı.
Bundan anlaşılan; kendisini sürekli geliştirmesi gereken öğretmene MEB, ‘’Okuma!, Kendini geliştirme!’’ demek istiyor.
Anadolu’nun herhangi bir köyünde veya ilçesinde çalışan ve lisansüstü eğitim alma hakkını kazanmış öğretmen, doktora yapacağı üniversitenin bulunduğu ile veya yakın bir ile tayin edilmezse; eğitimine devam edemez.
Öğrenim hakkını engelleyen bu yönetmeliğin iptali için sendikalar dava açtı. Büyük ihtimalle yargı, öğretmen lehine karar verecektir.
Anlaşılmaz olan ise; isminde eğitim geçen bakanlığın, öğretmenin kendisini geliştirecek olmasına karşı olmasıdır.
Bakanlık, öğrencinin bilimsel eğitim almasına karşı olduğu gibi; öğretmenin de eğitim almasına karşıdır.
Daha önceki yönetmeliklerde eğitim hakkını özür grubu içinden gören bakanlığın, yeni yönetmelikte özür grubu içinden çıkarması, başka türlü yorumlanamaz.
Bakanlık, biz açılan hizmet içi kurslarla öğretmenimizi geliştiriyoruz diye, bir savunma içine girebilir.
Ancak öğretmenler, bu kursların ne kadar yararlı olduğunu iyi bilmektedir. Birbirimizi kandıramayız. Halk kanar mı? Hiç sanmam.
Osman Gazi Oktay
Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı