Fadime Ana


Dünden beri bu fotoğrafa bakıyorum.
Fadime Ana’nın bulutlu gözlerine...
Çaresizliğin kelepçesindeki ellerine...
Mehmet’ine bakarkenki elemine...
Eline yüzüne sinmiş evlat acısına, oğul hasretine...
En yakın olduğuna, bunca uzak düşmenin, onu daha 20’sinde toprağa vermenin hüznüne...

***

Hepimizin hayatını değiştiren o ‘haziran’da bir gece, Mehmet, abisiyle birlikte protestolara katılmak için hazırlanmış.
Fadime Ana, Mehmet’e söz geçiremeyeceğini bildiğinden abisine yakarmış, “Yapma oğul, gitme” diye yalvarmış.
Mehmet, giderken yüzünü gözünü öpmüş anasının... “Meraklanma” demiş ama ne mümkün...
Gitmiş Mehmet...
Gidiş o gidiş...

***

O gün, TEM otoyolundaki göstericilerin arasına dalan cip, Mehmet’i altına almış. Mehmet, cansız yola yığılmış.
Cipi kullanan, mahkemede serbest bırakılmış.
Yıkılmış Fadime Ana; yüreği çatırdamış.
Kalp ağrısı, acıların hası...
O acıyla bir başka Gezi evladının, Ethem Sarısülük’ün duruşmasına gitmiş Fadime Ana; katillerden hesap sorulur umuduyla...
Orada uyuklayan hâkimi, savcıyı görmüş; yaralı kalbi hepten sıkışmış, bayılmış.
Doktora gitmişler:
“Kalp kapakçığın sarkmış” demiş doktor...

***

Sol mememizin altında gümbürder yüreğimiz...
Kalpten gelen o ses, kan geçtikçe açılıp kapanan kapakçığın sesidir.
Sevdalıkta dellenip peşi peşine çarpılan o kapı, kederde gıcırdar, işlemez.
İnsanın kanı çekildi mi açılmaz; durur, ses vermez.
Fadime Ana’nın evlat sevgisiyle dolu kalbi de onsuzluğa dayanamayıp sönmüş.
Sabahleyin nefesi kesilmiş hastanede; kalp sızısından değil, evlat acısından ölmüş.

***

Kurban Bayramı’nda kabristana gittiğinde, “Keşke ben mezarda olaydım” demişmiş Fadime Ana...
Yakarışı işitilmiş.
Mehmet’inden sadece 7 ay sonra dün, oğlunun yol arkadaşlarının kolları üzerinde, Mehmet’inin yanına defnedildi.
Yorgun kalbi, kabrinde huzura erdi.
Gezi’nin zalimleri Tanrı’ya inanıyorsa, Fadime Ana’nın ahından korkuyordur şimdi...
Vicdan diye bir şey kaldıysa, o da bir yerlerde gizli gizli ağlıyordur şimdi...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)