Laura Migotto "Kosmos"

RESİM VE HEYKEL SERGİSİ
12-20 MAYIS 2014

Doruk Sanat galerisi Giorgio Bertozzi ve Ferdan Yusufi küratörlüğünde Stefano Ferracci işbirliğiyle İtalyan sanatçı LauraMigotto’nun yeni kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.

LAURA MIGOTTO
Laura Migotto, mitolojik figürleri çağdaş bir dil ile yorumlayarak günümüze taşıyor. Mekan iki boyutlu yüzeylerden, figür ise hacimli ve üç boyut etkisi oldukça kuvvetli bir etki ile oluşturuluyor. Eserlerinde Postmodern gönderimleri olan sanatçı, sarmal formu sıklıkla yineleyerek, formun, insan DNA’sından yaşadığımız dünyadaki bazı hayvanlara ve evrene kadar pek çok yapıya gönderim yapıyor. Migotto’nun heykelleri de tıpkı resimlerindeki gibi sarmal formun yinelenmesi ve özellikle at figürünün ön plana çıkarılması ile hayat buluyor.

Hülya Küpçüoğlu


Giorgio Bertozzi ve Ferdan Yusufi'nin küratörlüğünü yaptığı, Rosy Colombo ve Hülya Küpçüoğlunun sanat metinlerini yazdığı, Laura Migotto 'Kosmos' adlı Sergi 12 Mayıs Pazartesi saat 18.00 de İstanbul Doruk Sanat Galerisinde izleyiciyle buluşacaktır.

12 Mayıs 2014’de açılan sergi 20 Mayıs 2014 tarihine kadar Doruk Sanat/Tophane'de görülebilir.

Sergi izleme Pazar hariç her gün 11.00-18.30

Adres: Doruk Sanat Galerisi Boğazkesen Cad. 21/A Tophane – İstanbul
0212 252 05 35 doruksanatgalerisi@gmail.com

LAURA MIGOTTO: Boyacının Eli

Kozmos, hem Laura Migotto’nun deneyiminin bir sentezi hem de yeni ve yaratıcı bir periyodun başlangıcı. Diğer pek çok yönüyle birlikte, onun yeteneğinin iki yönü sergide birleşiyor ve bu durum onun eserini çağdaş görsel sanatlarda belirgin kılıyor. İlk olarak, çoğunlukla ve önemli ölçüde büyük olan ve sanatçı tarafından gerek kompozisyon tekniği gerekse görüş düzeyinde hayal gücüyle ilgili eserin bir tür sahnesi olarak kullanılan tuval ve pano var. Sonra, düşünce ile yüklenen ve aynı zamanda serginin başlığı ile ortaya konulan bir güzellik düşüncesi. Bu anlamda, teması güzel bir çocuk figürünün aklındaki düşünce eylemi olan ve günümüz tüketiminin hâkim olduğu modern çocukluğa değil hayali bir çocukluk dünyasına bağlanan sembolik bir eser var. “Var olan bir sonsuzluğun püsküllerinde unutulan hatıralar” başlığı ile belirtildiği gibi, daha çok zaman temasını veren –sanatçının sevgilisi olan ve eserlerinde sıklıkla yenilenen- eski oyuncakların hatırasına bağlanıyor. Elbette, Laura Migotto’nun yetenekleri kavramsal bir düşünürünkiler gibi değil. Onun yeteneği, daha çok renkleri mecazi olarak kullanmakta, hayal gücünde uyanan sembolik imgelere ve mitolojik figürlere uygulamakta yatıyor. Kompozisyonda sembollere ve çok yapılı organizasyona duyulan ilgi, onun başlangıçtan itibaren soyut deneyimin hâkim olduğu, hiçbir zaman statik olmayan estetiğinin her zaman önemli bir parçası olmuştur. Örneğin, gerçekçi veya en olmadı ima yollu simgesel bir öğenin görünümü vardır –önceki eserlerinde hâkim olan geometrik soyutlamanın kesinliğinden sonra yeni bir yön. Bununla birlikte, soyutlama hiçbir zaman saf değildir, ancak kaynağını mitolojik gelenekten alan heykeller veya maskelerin ilham verdiği bir bellek peyzajında düzenlenmektedir: zamanın işlemesi ve çağdaş sanatçının parçalara ve hibrit çapraz-döllemeye uzanan eli ile dönüşüme uğrayan kanatlı atlar ve klasisizmin diğer arketipik figürleri. Ancak bu figürler, hiçbir zaman tam değil ve gri, siyah ve gölge-ışık hâkim; soyut öğeden hiçbir zaman vazgeçilmiyor, ancak güçlü ve körleten kromatik parlaklıkta verilen eksik formlar da var. Laura Migotto’nun sanatındaki tanımlayıcı figür, eserlerindeki seri yinelemelerin bize eğitim gördüğü grafik sanatını anımsattığı spiraldir. Bu, Giorgio Strehler’in unutulmaz 1978 yapımı Milan Piccalo Teatro’da Fırtına’da bir sembol olarak kullandığı büyük dış yapıyı anımsatan sanatsal yaratımın her zaman üretken bir sembolü olarak geri döndüğü bir işaretin estetiğinin esasında olabilir. Bu, sanatçının hayal gücünün peşinde olduğu bir sonsuzluk metaforudur; ancak aynı zamanda, tipik post-modern formülde eylemi her zaman yeni ve her zaman aynı şekilde kendisini yeniden kuran sanat eserinin kendi içinde bir metafordur. “Değişsem de aynı şekilde yeniden doğuyorum”, dili tamamen soyut bir kesime simetrik olarak zıt bir resmi yerleştirilen bir heykel parçasının kıvırcık başında yeniden yazılan bir kompozisyonun başlığı. Ancak Migotto, spiral üzerinde, genişlemesi ve kendini yeniden kurması girdaba farklı nesneler çeken bir metafor olarak da çalışıyor (bakınız “sürekli değişen nesneler”): fosil gövdeler, bir at figürü, boyacısının ellerinin üzerinde olduğu bir bronz büst. W.H. Auden’in Shakespeare’den –var olan materyalleri gerçekten beceriyle kullanan bir yaratıcı- verdiği sanatçı tanımını kullanmak için parlak bir şekilde renklendirilen resmi ve diğer nesnelerin parçalarının kolajını üzerine sürmüş. Sonuç, Migotto’nun görsel sanatlardaki çeşitli eserlerinin etkili bir sentezi: grafik, resim ve heykel, aynı zamanda metale nakşedilen yazı gibi su altı deniz yaşamının kendini yazdığı Riace bronzlarının keşfini akla getirecek kadar çarpıcı. Diğer kompozisyonlarda klasik dünya formları, zamanın eylemini gösteren, sözel ve diğer işaretlerin nakşedilmesine katkıda bulunan parçalar ve atalara ait izlerin üst üste binmesi olarak çalışılmış: spiralin hareketiyle birbiriyle etkileşimde bulunmak üzere yapılan, her biri diğeri için gerekli olan gölgeler, lekeler, bir zamanlar ayrı ve bağımsız olan dünyaların –antik ve modern, doğal ve yapay- izleri (“Geri dönüşlerin var olduğu uzaklar”). Bundan, Shakespeare’in Fırtına’sındaki büyük dış yapı gibi geometrik bir dili, simgesel doğal bir dili ve renk dilini ayrılmaz bir şekilde birleştiren spiralin merkezinde bir kozmos doğmaktadır. Ancak kimi zaman bazı kompozisyonlarda spiral sert, kama şeklinde bir işaret ile nüfuz etmektedir; bu, huzur kaçırıcı bir örnekte, doğrudan bir kılıcın ağzına benzetilen güçlü bir işarettir. (“İki yönden genişleyen bir zamanda gözetleme kulesi”). Bu, sanki sonsuz şekilde genişleyen spiralin gücü ile ifade edilen algı ve mükemmelliğe duyulan isteğe sekte vurulabileceğini, vurulması gerektiğini açığa vurmak gibidir. Harmoninin asıl özü, bir yabancı bedenin, sanatçı tarafından hayal edilen Kozmos vizyonuna damgasını vuran bir yara öznesinin zorla girmesini gerektirir; bu ise Laura Migotto tarafından bize sadece kendi eserini değil zamanı da yorumlamanın bir aracı olarak verilmektedir.

Rosy Colombo - Sapienza Üniversitesi, Roma






Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)