Türban Deyince….



Siyasal İslamcı iktidar ortaöğretim kurumlarında öğrencilerin türban takmasına serbest bıraktı. Ülkenin karanlığa sürüklenmesinden endişe duyan aydınlar, çağdaş yaşamı savunanlar kızlarımızın “zihinlerinin işgal edilmesi” olarak algıladı ve tepkilerini ortaya koydu. İktidar ise velilerin yoğun isteği ve özgürleşme/statükonun yıkılması kapsamında türban takma serbestliği kararının alındığını vurgu yaptı. Endişelerin yersiz olduğunu belirtti. Açıklama inandırıcı bulunmadı. Çünkü siyasal iktidar toplumu İslamcı yaşam tarzına dönüştürmek için fırsat kolluyor ve kızlarımızın türban takmasını dönüşümüm il aşaması olarak ele alıyor. Nitekim ana muhalefet partisinin “üniversitelerde türban sorununu biz çözeriz” söylemi üzerinden giderek üniversitelerde öğrencilerin ve kamu kurumu çalışanlarının türban takmalarına fiili olarak izin verdi. Arkasından mecliste milletvekilleri türban taktı. Sıra dokuz yaşındaki kızların başlarının bohçalanmasına geldi.

Türban takmak siyasal İslamcılar açısından örtünmenin ilk aşamasıdır. Örtünme kaynağını dinden alır, geniş karşılığı tesettürdür. Allah’ın emirlerinden bir olarak kabul edilir. Tesettürün (örtünmenin) İslam dini açısından tam gerçekleşmesi için belirlenmiş kuralları vardır. Erginliğe ulaşan kız çocukları vücut hatlarının tamamı dışarıdan belli olmayacak şekilde örtmesi/tesettüre girmesi zorunludur. Başörtüsüyle saçını, boynunu ve göğüslerini örterken; dış elbisesi ile de, başörtüsünün altından yani boynundan başlayıp topuklara kadar bütün vücudu örtmelidir. Giyilen elbise cildin rengini dışarıdan gösterecek kadar ince/şeffaf ve dar olmamalıdır. Dışarıdan bakıldığında vücut hatları belirgin olarak göstermeyecek, bütün bedeni kaplayacak nitelikte olmalıdır. Giysiler erkek ve gayrimüslimlerin giysilerine benzememelidir. Yalnızca yüz, eller ve ayaklar açıkta kalabilir. Yapılan tesettür tanımına göre genç kızlarımızın başlarına türban takarak, altına çağdaş çizgide elbiseler giymesi siyasal İslamcılar açısından yeterli değildir. Tesettürün tam gerçekleşmesi için kızlarımızın giydikleri pantolon, gömlek, taktıkları takıların, yaptıkları makyajlarında yasaklanması bir ileriki aşamadır.

Siyasal İslamcılar üniversitelerde, kamusal alanlarda türban takmayı “özgürlük” savaşımı olarak yansıttılar. İslam şeriatına dayalı ülkeyi düzenleme/yönetme anlayışlarını gizleme aracı olarak kullandılar. Örneğin üniversitelerde türbanla öğrenim görme serbestîsinin başlaması ile siyasal İslamcılık örgütlenmesi hızlanmıştır. Üniversite yerleşkelerinde bulundukları illerin en büyük camileri yapılmakta, İslami yaşam tarzına uygun değil diye tuvaletlerdeki pisuarlar, klozetler sökülüyor. Kreşlerde çocuklara Kur’an okuma dersleri verilmektedir. Öğretim üyeleri öğrencileri odalarında toplayıp dini sohbetler yapmaktadır. Yine orta öğretim kurumlarının görünür noktalarında mescit açılması zorunlu hale getirildi. Zorunlu Din ve Ahlak dersi yanına seçmeli olarak Kur’an okuma, Peygamberin yaşamı ders olarak kondu. Önümüzdeki aşamada önce sınıflar, arkasından okullar kız/erkek okulları olarak ayrılacak, erkek öğretmenlerin perde arkasından ders anlatmasına tanıklık edeceğiz. Kız meslek liseleri öne çıkartılarak kızlarımızın evlerinde kocalarına, çocuklarına bakmaları için ev kadınlığı eğitimi verilecektir. Eğitimsiz bırakılan kızlarımız çalışma yaşamından çekilerek “kocalarının kulları” durumuna getirmek siyasal İslamcıların ana hedeflerindendir.

Türban serbestîsini masum bir talep olarak ele almamalıyız. Şeriat özlemcileri egemenliklerinin yolunun kadınların zihinlerinin bohçalanmasından geçtiğini biliyorlar. Bu nedenle öncelik kızlarımızdadır. Kızlarımızı sahip çıkamazsak ülkemizin aydınlık yüzü kararacaktır.


İrfan Osman Hatipoğlu

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)