Atatürk'ün Dünya'da Bir İlk Ülke Tanıtım Projesi (Karadeniz Vapuru-86 Günde Devrialem 12 Haziran 1926)



Atatürk’ün
Dünya’da Bir İlk
Ülke Tanıtım Projesi
Bir Ulus Kendini Tanıtıyor
Yeni Türk Devleti
Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa’ya Tanıtan
”Karadeniz Vapuru”
(86 Günde Devrialem 12 Haziran 1926)
Seyr-İ Türkiye: Karadeniz Vapuru
Atatürk’ün İsteğiyle Türkiye’yi Avrupa’ya Tanıtmak Amacıyla Avrupa Limanlarını Dolaşan Seyyar Sergi Gemisi
I-
Atatürk'ün Önerdiği Proje
Dünya’da Bir İlk:
Karadeniz Vapuru Projesi, Cumhuriyet'in İlanından 3 Yıl Sonra Atatürk'ün Önerisiyle Hayata Geçirildi.
Benim Amacım
Tarihin Tozlu Arşivinde Kaybolup Gidecek Olan
Bu Muhteşem Vatansever Çabayı Gün Işığına Çıkarıp
Türkiye Cumhuriyeti’nin
Tüm Yetkililerini Cennet Vatanımız İçin Göreve Çağırmak
Asil Türk Gençlerimizin Feyz Almasını Sağlamaktır
Çünkü O Gün Bu Gündür Bir Daha Böyle Bir Girişimde Bulunulmamıştır

Türkiye'yi tanıtan çeşitli ürünlerin sergilendiği gemi, 12 Haziran 1926 tarihinde İstanbul'dan demir aldıktan sonra 12 ülkede 16 şehri ziyaret etti. Karadeniz Vapuru, 86 günde 10 bin mil yol katettikten sonra 5 Eylül 1926 tarihinde İstanbul'a döndü.
Karadeniz Vapuru'nun yolcuları arasında 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın oğlu Refi Bayar, Anadolu Ajansı'nın kurucularından Şair Kemalettin Kamu, İstiklal Marşı'nın bestecisi Zeki Üngör, ilk Türk kadın gazetecilerden Bedia Arseven, ilk Türk kadın milletvekillerinden Mebrure Gönenç ve Şair Orhan Veli Kanık'ın babası müzisyen Veli Kanık da yer aldı.
Hareketinin gecikmesinden dolayı eleştirilere maruz kalan Karadeniz, Akbaba Dergisi'ndeki karikatüre de konu oluyor.
1926 Atatürk sabah saat 08.00'de Bursa'dan hareketle Mudanya'ya, buradan da Karadeniz Gemisi'yle Bandırma'ya gelmişti.
Karadeniz Vapuru'nda öğle yemeği yerken, Mudanya. (13 Haziran1926)
Atatürk'ün, Karadeniz Vapuru'nda açılan gezici sergiyi ziyareti ve geminin hatıra defterine yazdıkları:
"Sergi, başarıya ulaşmış bir eserdir. Bende gayet iyi izlenimler meydana getirdi. Sunuş tarzı çok iyidir. Hazırlayıcısını takdir ve tebrik ederim."
Seyyar Sergi gemisi ziyaret ettiği çoğu limanda izdihamla karşılaşmış, halktan büyük ilgi görmüştü.
BİR ULUS KENDİNİ TANITIYOR
"KARADENİZ: SEYR-İ TÜRKİYE" BELGESELİ,
GENÇ
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN,
BİNBİR FEDAKARLIKLA AVRUPA’NIN BÜYÜK LİMANLARINA YOLLADIĞI SEYYAR SERGİ GEMİSİNİN İBRET VERİCİ ÖYKÜSÜNÜ ANLATIYOR.

Marsilya Limanı tarihi günlerinden birini yaşıyor. Zaten her zaman hareketli olan liman, bugün sosyetenin akınına uğramış. Beyaz ve ağır ketenlerden dikilmiş "denizci yakalı" elbiseler içindeki güzel kadınlardan hoş bir parfüm kokusu yükseliyor. Şehir Bandosu "Marselyez" marşını son bir kez çalıp zarif bir vals prelüdüne geçerken, saatlerdir heyecanla beklenen gemi, limana doğru süzülüyor. Bembeyaz ve yüksek güverteli, renk renk yüzlerce bayrakla süslenmiş, tek bacalı, yaklaşık 5 bin gros tonluk gemi, limana yanaşıyor.
Geminin uğradığı limanlarda düzenlenen 16 adet balodan bir an.
Rıhtımdaki Fransızlar, gemiye ve geminin çeşitli yerlerine asılmış olan bayrağa bakıyorlar. Güzel tonlu bir kırmızı üzerine bembeyaz bir ay ve yıldızın işlenmiş olduğu görkemli bir bayrak bu. Rıhtımdakiler güverteye baktıklarında ise, küpeşteye dayanmış kendilerini seyreden kadınlı erkekli yolcuları görüyor ve gözlerine inanamıyorlar. Onlar, Türkiye’den yani kendi düşüncelerine göre "Doğu"dan gelen bu gemideki yolcuların bir "Orient esintisi" sunacağını beklerken, karşılarında bambaşka bir görünüm var.
Alt ve üst güvertelerden kendilerine bakan, gülen, el sallayan bu "Doğulu" konukların, kendilerinden hiçbir farkı yok. Erkekler koyu renk takım elbise, pırıl pırıl beyaz gömlekler giymiş ve çoğu zarif bir iğne ile süslenmiş boyunbağları takmışlar. Yanlarındaki kadınlar, erkeklerden daha şık. Siyah ağırlıklı ipek ve muslin elbiseler içindeler. İyice dalgalı, "alagarson"a yakın kısalıkta kesilmiş saçları, Marsilya güneşi altında parıldıyor. Gemi uzun ve neşeli tek bir düdük ile Marsilyalıları selamlıyor. Yanları halatla desteklenmiş ahşap merdivenler, gemiden sarkıtılıp rıhtıma yerleştiriliyor. Fransızlar gemiye çıkmaya başlıyor. Bir subay onları sergi salonuna götürüyor. Bir kış bahçesi ile kalabalık bir orkestranın çaldığı salonu geçerek sergi bölümüne gelen ziyaretçiler, hayranlıktan konuşamaz bir şekilde, sergilenen eşyalara bakıyorlar. Türk mavisi sırlı Kütahya çinileri; binbir nakış ve renkli Osmanlı, Yörük, Selçuklu ve Acem halıları; gül, tarçın ve sakız kokulu Hacı Bekir lokumları; yeşim, yakut, firuze gibi değerli taşlarla süslenmiş, tamamıyla elle yapılmış çeşmibülbül, laledan, gülabdan gibi cam ürünleri.
Karadeniz Vapuru’nda antik eser ve eşyaların sergilendiği salondan bir görünüm.
Tarih 21 Ağustos 1926. Fransızların büyük bir hayranlıkla içinde sergilenen ürünleri seyrettikleri, gönderinde ay-yıldızlı bayrak dalgalanan geminin bordasında kocaman harflerle "Karadeniz" yazıyor ve henüz üç yaşına basmış olan genç Türkiye Cumhuriyeti, "yeniden var edilen bir ulusun neler yapabileceğini herkese göstermek için bu gemiyle Avrupa’nın en önemli limanlarında aylardır" sancak gösteriyor.
Atatürk'ün Karadeniz Vapuru'yla Bandırma’ya gelişi. (13 Haziran 1926)
"KARADENİZ: SEYR-İ TÜRKİYE"
Garanti Bankası’nın bünyesinde faaliyet gösteren Osmanlı Bankası Müzesi’ndeki "Karadeniz: Seyr-i Türkiye" belgeselini izlerken insanın hayalinde bunlar canlanıyor. Türkiye’nin ‘kendini tanıtma’ çabasına farklı bir bakış açısı getirecek iki önemli proje sergileniyor müze binasında. Biri "Karadeniz: Seyr-i Türkiye" belgeseli, Atatürk’ün isteğiyle Türkiye’yi Avrupa’ya tanıtmak amacıyla Avrupa limanlarını dolaşan seyyar sergi gemisi "Karadeniz"in maceralarını anlatıyor. Ötekisi, yani "Ulusu Tasarlamak: 1920’ler ve 1930’larda Avrupa Devletleri" sergisi ise, Karadeniz Gemisi'nin rotasındaki Avrupa ülkelerinde, o dönemdeki siyasi rejimleri gösteriyor. Garanti Bankası ve Netherlands Culture Fund’ın sponsorluğunu üstlendiği Karadeniz belgeselinin gerçekleştirilme öyküsü de ilginç.

Hollanda’daki Fatusch firmasında çalışan araştırmacı Eray Ergeç, gazete arşivlerini tararken, 1926 yılında Hollanda’ya gelen bir Türk sergi gemisinin haberini görmüş. Haber, Atatürk’ün isteğiyle, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıtmak amacıyla Avrupa limanlarını dolaşan seyyar sergi gemisi Karadeniz’in, Amsterdam limanına gelişini anlatıyormuş. Bu pek bilinmeyen tarihi olayın araştırılmasına zamanla Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Bülent Çaplı da katılmış. İki yıl kadar süren çalışmalar sonunda, Karadeniz Vapuru'nun Avrupa limanlarındaki ziyaretlerini gösteren görüntü, fotoğraf ve belgelere ulaşılmış ve hazırlanan belgeselle belki de tarihin tozlu arşivinde kaybolup gidecek olan bu olay gün ışığına çıkarılmış.

Genel koordinatörlüğünü Gülay Orhan’ın üstlendiği belgeselin koordinasyon çalışmaları için Amsterdam kullanılırken, Bülent Çaplı ile Bülent Özkam çalışmalarını Ankara’dan yürütmüş. Belgeselin senaryosu, Tannur Arat ve Nedim Olgun tarafından kaleme alınırken, "seyir defteri" bölümleri Kaptan Süreyya Gürsu, Celal Esat Arseven ve Orhan Kızıldemir’in anılarından derlenerek hazırlanmış. Emre Irmak’ın özgün müziklerini bestelediği belgeselin yönetmenliğini ise Soner Sevgili yapmış.
Karadeniz Vapurunun seyahatinde izleyeceği güzergah haritası.
SEKSEN ALTI GÜN SÜREN YOLCULUK
Belgeseli izleyenler, Avrupa yolculuğu öncesi Haliç’te üç ay süren özel bir bakıma alınmış Karadeniz Vapuru'nun dümen suyuna kapılıp, tam seksen altı gün süren yolculuğu, sefere katılan sanatçı, gazeteci, milletvekili, öğretmen, müzisyen ve denizcilerden oluşan toplam 285 kişinin, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni “dosta düşmana tanıtmak için” nasıl olağanüstü bir çaba gösterdiğini, henüz üç yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti milletvekillerinin buna kaynak bulmak için nasıl çırpındıklarını ibret ve gururla izliyor.
Ticaret Vekili Ali Cenani Bey’in meclis kürsüsünde, “Efendiler... Bir ticaret sergisi meydana getirmek kolay bir şey değildir. Bunun yerine bir seyyar sergi teşkilini düşündüm. Seyr-i Sefain’den bir vapur alalım. Mesela Karadeniz Vapuru’nu...” diye başlayan konuşmasının yarattığı ateşi, hummalı çalışmaları ve sonunda Marmara’nın solgun mavi sularını köpürterek yola çıkan beyaz bir geminin, Dolmabahçe’deki bir yatta, mavi gözleri çakmak çakmak, sarışın bir adam tarafından beyaz bir mendil sallanarak nasıl uğurlandığını görüyor. O sarışın adamın daha yedi yıl önce 19 Mayıs 1919’da ülkeyi kurtarmak için Samsun’a böyle bir vapur yolculuğu yapmış olduğunu düşünenler de bir cumhuriyetin nasıl doğduğunu görüp alabildiğine gururlanıyor.
Kaynak: Lemi Özgen SkyLife Dergisi - Şubat 2007
Fotoğraf kaynağı: Lemi Özgen SkyLife Dergisi - Şubat 2007

II

KARADENİZ VAPURU

Yıl 1926... Günlerden 12 Haziran... Yer, bugünkü Tophane Rıhtımı... Taksilerin yanıbaşında çift atlı faytonların da yolcu bekledikleri görülüyor... Bayraklarla donanmış, beyaz bir vapur harekete hazırlanmakta... Seyr-i Sefain İdaresinin yeni satın aldığı bu Karadeniz gemisi çok önemli bir sefere çıkmak üzere... Üç aya yakın sürecek bu gezide el sanatlarımızdan örnekler ile başta gelen ürünlerimiz tanıtılacak... Ama asıl amaç, Batı Avrupa ülkelerine genç Türkiye Cumhuritiyeti’ni tanıtmak! Bu niyetle düzenlenen sergi seferi boyunca gemi 12 Avrupa devletinin limanlarına uğrayıp üçer beşer gün kalacak…
Karadeniz Vapuru, yer Tophane rıhtımı. (12 Haziran 1926)
Kömür almak için gireceği Cezayir’in Bona (sonraki adıyla Anaba) Limanı'nı saymazsanız, bakın hangi limanlara uğrayacak; Barcelona, Le Havre, Londra, Amsterdam, Hamburg, Stockholm, Helsinki, Leningrad, Danzig, Gdynia, Kopenhagen, Anvers, Marsilya, Cenova, Napoli...
Her limanda gemimizi gezmek isteyen ziyaretçiler kabul edilecek... Davetler, resepsiyonlar verilecek... Gemideki Riyaset-i Cumhur Orkestrası da konserler verecek... Balolarda görevli zevat ile ziyaretçilerin kaynaşmaları sağlanacak... Cumhuriyet Türkiye’sinin Türklerini tanıtacak.
Geminin süvarisi, genç yaşına rağmen dirayetli bir denizci olmasıyla ün yapmış olan Topuz lakaplı meşhur Lütfi Kaptan... Birkaç yıl öncesine kadar Gülcemal’in süvarisi iken, artık Karadeniz Vapuru'nda görev yapıyor. Gemideki genç zabitanın hepsi de özellikle seçilmiş pırıl pırıl genç denizciler... İlerde hepsi birer büyük kaptan olarak Denizyolları’nın gemilerinde kaptanlık, yada idarecilik yapacaklar.
Karadeniz Vapuru 1905 Hollanda yapımı. 4.765 gros tonluk. 120 metre boyu, 14 metre eni var. Tam istim tuttuğu zaman 12 mil hız yapmakta. Sergi için baştan sona özel olarak düzenlenip dekore edilmiş.
Yıllarca sözü edilen bu tarihi gezi 86 gün 22 saat sürüyor. İstanbul’da döndüğü gün takvimler 5 Eylül gününü gösteriyor. Toplam 9.981 mil yol kat eden gemi bu uzun sefer boyunca 2.778 ton kömür tüketmiş. Kullandığı tatlı su miktarıda 971 ton.
Karadeniz Vapurunun kaptanları ve gemi personeli
Bu sergi seferinin Türkiye’nin tanıtılmasındaki payı gerçekten çok büyük oldu. Geminin gittiği her ülkenin basınında Atatürk Türkiye’si hakkında çok güzel haberler çıktı, çok değerli yazarlar yayımlandı. Bu büyük başarıda, Seyr-i Sefain İdaresi'nin de önemli bir payı olduğu asla göz ardı edilmemeli.

Yıllarca iç ve dış hatlarda yolcu taşımaya devam eden Karadeniz ise 46 yıllık bir gemi oluncaya kadar aralıksız hizmet etti. 50’li yıllarda, ticaret filomuzun yeni satın alınan gemilerle takviye edilmeye başlaması üzerine, 1951 de kadro dışı bırakılarak bir kenara bağlandı. 1954 yılında hurdaya çıkar ve Cenova'da sökülür.
Günümüzde de böyle bir gemiyi donatıp bu amaçla uzun bir dünya seferine çıkartabilseydik keşke...
(((1)))

... VE GEMİNİN ‘AKIBETİ’
Karadeniz Gemisi Avrupa yolculuğu öncesinde Haliç’te üç ay bakıma alınır. Henüz üç yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti milletvekillerinin buna kaynak bulmak için nasıl çırpındıklarını insan ibret ve gururla izliyor.
Projeyi yaratan Atatürk’ün daha yedi yıl önce, 19 Mayıs 1919’da ülkeyi kurtarmak için Samsun’a benzer bir vapurla ulaştığı düşünüldüğünde ise Karadeniz Vapuru ulusal bir duygunun simgesine dönüşüyor...
Geminin “akıbeti”ne gelince... 46 yıl iç yolcu taşımaya devam eden Karadeniz, 50’li yıllarda, ticaret filomuzun yeni satın alınan gemilerle takviye edilmeye başlanması üzerine, 1951’de kadro dışı bırakılarak bağlanır... sonra da sökülmek üzere satılır.
Keşke Seyr-i Türkiye belgeseli, o talihsiz satıştan önce hazırlanıp yetkililere gösterilebilseydi... Cumhuriyeti tanıtan “ilk müzemiz”e bu vefasızlık yapılabilir miydi?
(((2)))

KARADENİZ: Seyr-i Türkiye belgeseli, ülkemizi Avrupa'ya tanıtmak amacıyla Cumhuriyetin ilanından 3 yıl sonra Atatürk'ün önerisiyle hayata geçirilen seyyar sergi projesinin hikayesini anlatıyor.
Yonetmen:Soner Sevgili
Karadeniz:Seyr-i Turkiye-NTV BELGESEL-BOLUM-1
İzlemek için
youtu.be/2XeGkSuDSjs?a
Karadeniz:Seyr-i Turkiye-NTV BELGESEL-BOLUM-2
İzlemek için
youtu.be/Ep9bUzrDxG8?a
Karadeniz:Seyr-i Turkiye-NTV BELGESEL-BOLUM-3
İzlemek için
youtu.be/w7NcRV4Uf4Q?a
Karadeniz:Seyr-i Turkiye-NTV BELGESEL-BOLUM-4
İzlemek için
youtu.be/R8SkNCrGDqk?a
Karadeniz:Seyr-i Turkiye-NTV BELGESEL-BOLUM-5
İzlemek için
youtu.be/XFeOGUQVuoo?a
Karadeniz:Seyr-i Turkiye-NTV BELGESEL-BOLUM-6
İzlemek için
youtu.be/4QRx9auauvA?a
Karadeniz:Seyr-i Turkiye-NTV BELGESEL-BOLUM-7
İzlemek için
youtu.be/Ea61nwDDbKE?a


TOPLAMDA 12 ADET FOTOĞRAF AÇIKLAMALARI
1
Karadeniz Vapuru'nda öğle yemeği yerken, Mudanya. (13 Haziran1926)
2
Karadeniz Vapuru’nun bir resmi
3
Hareketinin gecikmesinden dolayı eleştirilere maruz kalan Karadeniz, Akbaba Dergisi'ndeki karikatüre de konu oluyor.
4
Karadeniz Vapuru'nda öğle yemeği yerken, Mudanya. (13 Haziran1926)
5
Seyyar Sergi gemisi ziyaret ettiği çoğu limanda izdihamla karşılaşmış, halktan büyük ilgi görmüştü.
6
Geminin uğradığı limanlarda düzenlenen 16 adet balodan bir an.
7
Karadeniz Vapuru’nda antik eser ve eşyaların sergilendiği salondan bir görünüm.
8
Atatürk'ün Karadeniz Vapuru'yla Bandırma’ya gelişi. (13 Haziran 1926)
9
Karadeniz Vapurunun seyahatinde izleyeceği güzergah haritası.
10
Karadeniz Vapuru, yer Tophane rıhtımı. (12 Haziran 1926)
11
Karadeniz Vapurunun kaptanları ve gemi personeli
12
Karadeniz Vapuru, yolculuk öncesinde Haliç'e alınarak üç ay boyunca bakımdan geçmiş ve beyaza boyanmıştı.


(((1)))
Kaynak: İstanbul’un Unutulmayan Gemileri, Eser Tutel

Karadeniz Vapuru, yolculuk öncesinde Haliç'e alınarak üç ay boyunca bakımdan geçmiş ve beyaza boyanmıştı.

Ek bilgi:

80 yıl önce, Karadeniz Gemisi bir “yüzer sergi” haline getirilerek Avrupa seyahatine çıkarılmıştı. Amaç Türkiye'yi Batı'ya tanıtmaktı.

Neler sergilenmiyordu ki vapurda: Tütün, Kütahya çinileri, Hacı Bekir lokumu, Bursa ve Hereke kumaşları... 12 Haziran 1926'da Galata'dan hareket eden gemide Cumhurbaşkanlığı Orkestrası’da vardı.

İlk olarak Barcelona Limanı'na demirleyen yüzer sergiyi üç gün içinde 11 bin İspanyol gezmişti. Fransa, İngiltere, Hollanda, Almanya da dahil 12 ülkedeki 16 limana uğramıştı Karadeniz Gemisi.

86 gün sonra ülkeye dönen gemideki ilginç sergi malzemelerinden biri, hiç kuşkusuz Tiftik keçileriydi!
İşteatatürk.com
Eklenme Tarihi: 15.02.2011
(((2)))
Oktay Ekinci
ekinci@cumhuriyet.com.tr
14 Temmuz 2011 Perşembe
Derleyen, araştıran, yorumlayan;
13/10/2015-18:04

ATATÜRKÇÜ
KUTSAL DAVA ARKADAŞLARIMA
YÜCE TÜRK MİLLETİMİZE SESLENİYORUM
Kardeşlerim; ‘’Gün, Atatürkçü olan herkesin, asil halkımızın öğretmeni olma günüdür.’’ Her Atatürkçü, Atatürk ilke ve inkılaplarını çok iyi bilip, uygulayan, anlayan, kendisini daima geliştirip, bilinçlendirerek, doğru kitapları çok okuyarak, doğru kaynakları çok araştırarak, çok sorgulayarak bir halk öğretmeni olmalıdır. O gün bu gündür kardeşlerim. Sizde felakete doğru gittiğimizi elbet görebiliyorsunuzdur. Ben çok iyi görebiliyorum.
Yüce Atatürk ve silah arkadaşları, aziz şehit ve gazilerimiz, ‘’ÇANAKKALE’’ ve ‘’KURTULUŞ SAVAŞI’’ günlerinde, ‘’CUMHURİYET’’ i kurdukları günlerde ve hemen ardından ne yaşadılarsa aynısını yaşıyoruz. Lütfen bunları iyi görünüz, o günleri ve bu günleri doğru kaynaklardan inceleyiniz ve aynı şeyleri mutlaka göreceğinize emin olabilirsiniz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİN EN BÜYÜK MESAJ
‘’NUTUK’’
Yine ‘’NUTUK’’ ta bulunan bir mesajı da ben tekrar hatırlatmak istiyorum.
-Yüce ATATÜRK diyor ki;
-TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ ni kuran, TÜRKİYE halkına
-‘’TÜRK MİLLETİ’’ denir.
‘’NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’’
‘’YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’’

''BENİM NAÇİZ VÜCUDUM BİR GÜN ELBET TOPRAK OLACAKTIR. FAKAT TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR’’

Yüce TÜRK MİLLETİMİZİN, asil çocukları, kutsal dava arkadaşlarım, canım kardeşlerim !...
-Kanmayın, asırlardır Allah ile aldatan, dinsiz dincilere !...
-Kanmayın, asırlardır peşimizdeki Emperyalist canilere !...
-Kanmayın, asırlardır vatanımızı parçalamak isteyen bölücü terör örgütleri, aziz şehitlerimizin, beşikteki bebeklerimizin, katillerine !...
-Ve şimdi kardeşlerim ülkemizin asırlardır en büyük azılı düşmanları ‘’Düşmanımın düşmanı benim dostumdur’’ deyip birleştiler.
-Yani !...
1-Allah ile aldatan, dini kendine alet edinen, din taciri, dindar olmayan sahte dinciler.
2-Emperyalist devletler.
3-Bölücü terör örgütleri.
-Bu soysuzlar birleşti tek bir güç olup şehit kanlarıyla sulanmış kutsal topraklarımıza salyalarını akıtmaya kanlı hançerlerini bağrımıza saplamaya çalışıyor kardeşlerim uyanın artık. Yoksa bu son uykunuz olabilir.

‘’BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ ‘’
Kandırmaya çalışıyorlar biz kardeşleri, kandırmaya çalışıyorlar lanetli iblisler. Hâlbuki din, dil, ırk, mezhep ayırmaksızın, omuz omuza bu ülkeyi kurtaran, omuz omuza can verip şehadet şerbetini içen biziz, biz yiğitleriz.
Cennet vatanımız için aziz şehit ve gaziliği birlikte tadan, canla başla hep birlikte bu ülkeyi kurtaran, TÜRK, KÜRT, LAZ, ÇERKEZ, GÜRCÜ, BOŞNAK, ARNAVUT, ARAP, HEMŞİN, POMAK, ROMEN, ZAZA, GÜRCÜ, SÜRYANİ, RUM, NASTURİ, KELDANİ, BAHAİ, LEH, MALAKAN, YEZİDİ ve daha adını sayamadığım nice etnik gruplarla kardeşlik içinde dünyaya en büyük ve en güzel, örnek yaşayan halkımızı kandırmaya çalışıyorlar. Sakın kanma bu soysuzlara !...
Yüce ATATÜRK, tüm aziz şehit ve gazilerimiz, hiç ayrım yapmadan, eşit bir şekilde hepimizi asil bağırlarına basmış, hepimiz için ne yokluklarla, aç, susuz, bin bir türlü imkansızlıklar içinde, bin bir türlü canilikler, tecavüzler görüp yaşayarak, tüm cephelerde savaşmış, şehit olmuş, gazi olmuş, canını, malını, eşini, kardeşini, sevdiğini, vücudunun bir parçasını, yitirmiş ama hiçbir zaman vatanına ihanet etmeden, pes etmeden, yurdumuzu işgalden kurtarıp, bu cennet vatanı bizlere emanet etmiş ve hepimizi baş tacı yapmışlardır.

YÜCE TÜRK MİLLETİ
HASAN KEMAL DURGUT
(TCHKD)


Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)