Biz mozaik olamayız çünkü dökülürüz, renkli mermer olmalıyız



Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi tartışmalarını yorumlarken oluşacak tehlikelere de dikkat çekti
Mozaik değil, mermer olmalıyız

Türkiye’nin bölgede güvence, istikrar ve umut olmasını Mustafa Kemal ve onun kadrosuna borçlu olduğumuzu vurgulayan Feyzioğlu, “Çıkışı demokratik özerklik ve eyalet sisteminde aramak Türkiye’yi temelinden yıkmaya teşebbüs etmektir. Biz mozaik olamayız çünkü dökülürüz, renkli mermer olmalıyız” dedi.

Öz yönetimle barış sağlanamaz

Rejim değişikliği olması durumunda sokaklarda kaos olacağına dikkat çeken Feyzioğlu, “Öz yönetimle barış sağlanamaz. Tam aksine kaosa sürükleniriz. Güneydoğu’daki manzaralar şehirlere girer. Herkes birbirinin dükkânını yakıp yıkar. Burada bir güvencemiz var çok şükür” ifadelerini kullandı.

Rejim değişikliği ülkeyi karıştırır!

Metin Feyzioğlu bölgedeki gelişmeler ayrılıkçı söylemler ve bunlarla eş zamanlıyürüyen rejim değişikliği tartışmalarının Türkiye’ye zarar vereceğini söyledi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yeni anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi tartışmalarını YENİÇAĞ’a değerlendirdi. Feyzioğlu, “Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk 3 maddesindeki Cumhuriyetin temel ilkeleri darbeciler tarafında bile dokunulamamış ilkelerdir. Darbecilerin tankı ve topu ile dokunmaya dahi cesaret edemediği o ilkeleri hiç kimseye dokundurtmayız. Hele hele tarihinden, milletinin geçmişinden pek de haberi olmayan müktesebattan yoksunlara dokundurtmayız. Kim dokunmak isterse milletin gazabına uğrar. Çünkü bu millet evlatlarını, doğmamış çocuklarını ve torunlarını bunlara yedirmez” diye konuştu. “Türkiye Cumhuriyeti milleti ülkesi ile bölünmez bir bütündür” sözünü hatırlatan Feyzioğlu, Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden ayrılınmaması gerektiğini söyledi. Feyzioğlu şunları kaydetti: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinden ayrıldığımızda başımıza neler geleceğini maalesef yaşayarak gördük. Şu anda Orta Doğu’daki ucu sonu görünmeyen büyük kaos Türkiye’ye de sıçramak üzere. Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi laik bir devlet düzenidir. Mezhepçilik olmasın ve bu topraklarda yaşayan herkes Türk milleti bayrağı altında, eşit korunma güvencesine sahip olarak kucaklaşabilsin; yani millet olabilsin. Laikliği kaldırırsanız yerine topluluklar ve halklar gibi başka yapıları koymanız gerekir. Bu sadece din ve vicdan özgürlüğünün teminatı değil, aynı zamanda millet olarak varlığımızı sürdürebilmenin ve millet egemenliğine dayalı bir rejimin, yani demokrasiyi yaşatabilmemizin varlık sebebidir.”

Gaflet, delalet hatta hıyanet

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının dehası ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin millet unsurunu düşünürken farklı etnik grupların da bir çatı altında kaynaşmasını sağladığını ifade eden Feyzioğlu, “Tarihin bize öğrettiklerini görmezden gelerek değerlendirme yapamayız” şeklinde konuştu. Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bu topraklara 100 sene önce paraşütle inmedik. Biz buraya 1000 sene önce geldiğimizde burada başka insanlar yaşıyordu. O uygarlıklarla kaynaştık. Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası gerek imparatorluğun küçülme sürecinde, uzak diyarlardan göçüp yeni yurda gelen insanları, gerek bu topraklarda çok farklı mezheplerden, etnik kökenlerden gelen insanları birleştirebilmek için objektif millet anlayışını değil, sübjektif millet anlayışını tercih etmek gerektiğini görmesidir. İşte bu bir dehadır. Bugün mütareke dönemi aydınlarını aratır şekilde onların kırıntıları ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ cümlesinde ırkçılık aramak yerine, Mustafa Kemal’in dehasını görmeleri lazımdır. Ama tabi gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindekiler bunu göremez.”

Kahreden manzaralar

Rejim değişikliği olması durumunda sokaklarda kaos olacağına dikkat çeken Feyzioğlu, şöyle devam etti: “Adına ister öz yönetim desinler ister demokratik özerklik desinler. Bu gibi pek ballı sıfatlarla süslemeye çalışsalar da özerkliğin Türkiye’de toplumsal barışı sağlaması mümkün değildir. Tam aksine Türkiye; orta Anadolu’da, İstanbul’da, İzmir’de ve buna benzer birçok yerde sonunu göremeyeceğimiz çok büyük bir kaosa sürüklenir. Güneydoğu da bizi kahreden manzaralar, metropollerimizin mahallerine girer. İnsanlar birbirlerinin dükkânlarını yakıp, yıkmaya başlarlar. Burada bir güvencemiz var çok şükür.”

Biz “mozaik” olmayı Hedefleyemeyiz

Metin Feyzioğlu, “Cumhuriyetin kuruluş felsefesi bu kadar sağlam olmasaydı zaten Türkiye çoktan Suriyelileşmişti ya da Iraklılaşmıştı” dedi. Feyzioğlu, şöyle devam etti: “Bugün bölgede Türkiye Cumhuriyeti hala güvence, istikrar için bir umutsa bunu biz Mustafa Kemal ve onun kadrosuna borçluyuz. Şimdi bunları bilmeden tarihi 3 sene, 5 sene, 10 sene önceden başlatıp ve geriye doğru 100 yılı da istediği gibi atış serbest misali, istediğini çarpıtıp sözde aydınların sipariş üzerine oynattıkları kalemlere de atıflar yapıp, çıkışı özerklikte, eyalet sisteminde aramak; Türkiye cumhuriyetini temelden yıkmaya teşebbüs etmektir. Çok açık söylüyorum. Ben karşı komşumun hangi etnik kökenden olduğunu bilmek istemiyorum. Farklı bir etnik kökenden diye biz iki komşu ayrı halklardan mı oluyoruz? ’Farklılıklarımız zenginliliğimizdir, ne güzel mozaiğimiz’ diye diye, ne kadar aslında aynı kökten geldiğimizi ve geleceği nasıl birlikte kucaklamak zorunda olduğumuzu unutturdular. Biz mozaik falan olmayı hedefleyemeyiz. Mozaikler dökülür. Biz renkli bir mermeriz böyle olmalıyız. Renkli mermer olursak o renkle

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)