Sözleşmeli Öğretmenliğe ve Mülakata Karşıyız
Pazartesi, Ağustos 15, 2016
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, sözleşmeli öğretmen ve mülakat uygulamasına bir kez daha tepki gösterdi. Kanal D ile röportaj yapan Genel Başkan Koncuk, sözleşmeli öğretmenliğin 5 yıl aradan sonra yeniden hortlatıldığına dikkat çekti ve KHK ile geri getirilen sözleşmeli öğretmen uygulamasının, 2006-2011 yılları arasında uygulanan sözleşmeli öğretmenlikten daha beter olduğunu söyledi. Mülakatın doğru sonuç vermeyeceğinin altını çizen Koncuk şunları kaydetti: “Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması Türkiye’de ilk defa 2006 yılında uygulamaya konuldu. 2006 yılından 2011 yılına kadar geçen sürede Türk Eğitim-Sen olarak ortaya koyduğumuz eylemler, etkinlikler, tepkiler sonucunda bir kamuoyu oluştu ve Hükümet 2011 genel seçimleri öncesinde hem sözleşmeli öğretmenlik hem de sözleşmeli memur uygulamasını kaldırdı Sözleşmeli öğretmen ve sözleşmeli memur uygulamasının kaldırıldığı kanunUN gerekçesinde şöyle bir ifade yazıyor: Kamu verimliliğini artırmak.
Bu şu anlama geliyor; demek ki sözleşmeli öğretmenlik, memurluk verimliliği düşürmüş ki, 2011 yılında çıkarılan kanunun gerekçesinde ‘kamu verimliliğini artırmak’ gibi bir ifade yazılmış ve sözleşmeli öğretmen ve sözleşmeli memur uygulaması kaldırılmış. 5 yıl aradan sonra sözleşmeli öğretmen uygulaması yeniden gündeme geldi. KHK ile geri getirilen sözleşmeli öğretmenlik, 2006-2011 yılları arasında uygulanan sözleşmeli öğretmenlikten daha beter. Niye? Çünkü mülakat geldi. Herkes şunu bilmelidir ki; mülakat hiçbir şekilde doğru sonuç veremez. Ben de yapsam, siz de yapsanız, bakanlar da yapsa doğru sonuç vermez.”
Sağlıklı bir öğretmen alımı yapmanın yolunun mülakattan değil, sağlam bir güvenlik soruşturması yapmaktan geçtiğini bildiren Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Eylül’de 15 bin sözleşmeli öğretmen alımı yapılacak, 3 katı aday mülakata çağrılacak. Bu da 45 bin kişi demek. 45 bin kişiyi 3 kişi sözlü sınavla 5-10 dakikada tanımaya çalışacak ve öğretmen olup olamayacağına karar verecek. Halbuki mülakata girecek öğretmenler fakülte bitirmiş, diploma notu var, KPSS’ye girmiş, üstelik KPSS’ye bir kerede girmemiş, defalarca giren insanlar var. Bu da yetmemiş öğretmen alan bilgisi sınavına girmiş. Bütün bu aşamaları geçtikten sonra bir de mülakata alıyorlar. Mülakatın gerekçelerini şöyle açıklıyorlar: Bu ülkede art niyetli insanlar var, FETÖ üyeleri var, bölücüler var. Ama bunları elemenin yolu mülakat değildir. Bu elemenin yolu sağlam bir güvenlik soruşturması yapmaktır. Bu gençlerimiz KPSS’den en az 50 almak şartıyla mülakata çağırılıyor. Ama atamaları sadece mülakatta aldıkları puana göre yapacaklar. Bu, KPSS’nin kaldırıp atılması demektir. Bu uygulamanın benzeri Milli Eğitim Bakanlığı şube müdürlüğü atamalarında yapıldı. Yazılı sınav sonuçlarına göre şube müdürleri mülakata çağrıldı ama yazılı sınav sonuçları kaldırıp atıldı, yerine sadece mülakat sonuçlarına göre şube müdürü atamaları yapıldı. Biz o tarihte dava açtık ve ‘Siz sadece mülakat ile atama yapamazsınız, bu hukuki değildir. Yazılı sonuçları ile beraber mülakatın ortalamasını alarak bir atama söz konusu olabilir’ dedik.”
Türk Eğitim-Sen’in sözleşmeli öğretmen ve mülakat uygulamasına dava açtığını da hatırlatan Koncuk, şunları kaydetti: “Zaten Türk Eğitim-Sen olarak hem sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına hem mülakata hem de sadece mülakat puanı ile atama yapılmasına Danıştay nezdinde dava açtık. Geçmiş yargı kararlarını da emsal gösterdik. Elimizde şube müdürleri ile ilgili emsal kararları var iken, eğer Danıştay’dan farklı bir karar çıkarsa, kendi kendine tezat düşmüş olacaktır. Benim anlamadığım konu şudur: Milli Eğitim Bakanlığı’nın böyle bir tecrübesi var. Şube müdürlüğü sınavını bu usul ile yapmış ve yargıdan geri dönmüştür. Şu anda da şube müdürleri ile ilgili ciddi bir karmaşa var ve bu durum hala çözülmemiştir. Dolayısıyla benzeri bir durumu bu tecrübeden yararlanmadan, yeniden öğretmen alım sistemine monte etmek, bu işe yeniden bir kaosu getirme riskini hesap etmemek demektir. Mili Eğitim Bakanlığı şube müdürleri ile ilgili verilen yargı kararlarından hiçbir ders çıkarmadan böyle bir uygulama yapıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Mülakat puanı ile atamayı doğru bulmuyorum. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını asla doğru bulmuyorum. Neden? Çünkü; aynı öğretmenler odasında oturan bu insanların farklı hukuki hakları olacak. Her ikisi de eğitim fakültesinden mezun, her ikisinin de bilgi birikimleri, yaptığı işler aynı ama hukuki hakları atama, terfi, tayin, izin v.b. hakları farklı olacak. Aynı öğretmenler odasında iki çeşit öğretmen olacak. Bunun tartışması zaten 5 yıl yaşandı, şimdi tekrar aynı filmi başa alıyoruz ve seyrediyoruz.”