“Kahredici
bir istibdada karşı ancak bir devrimle cevap verilir”
·
Yurdumuzu
ve ulusumuzu emperyalist, yağmacıların pençesinden kurtaran,
·
Ulusa
dayanan, egemenliğin kaynağını doğrudan halktan alan, Türkiye Cumhuriyeti
devletini kuran,
·
Akıl
ve bilim ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirdiği devrimlerle Çağdaş, uygar,
Laik demokratik bir ulus yaratan,
·
Emperyalizm
çağında ulusal bağımsızlığını elde eden yoksul bir ulusun, ekonomiye ve sosyal
gelişime dayanan gerçek kurtuluşunun yol ve yöntemlerini gösteren,
·
Emperyalist
yağmacı devletlerin egemenliği altında bulunan sömürge ya da yarı-sömürge Dünya
uluslarına, emperyalizmin yenilebildiğini göstererek onlara örnek olan,
·
Dünyanın
tüm mazlum uluslarına barış ve ilerlemenin yollarını gösteren bu nitelikleriyle
tüm uygar insanlığın sonsuza değin saygısını kazanan,
·
Yalnız
emperyalizmi yenilgiye uğratmakla kalmayarak, devrimleri ile yarınlarımızı
aydınlatan Mustafa Kemal Atatürk'ün sonsuzluğa yücelmesinin 78. yıldönümü!
Varlığı
ezilen, mazlum ulusların sömürgeleştirilmesine bağlı olan batılı yağmacı
emperyalistler, gerçekleştirdiği antiemperyalist ulusal bağımsızlık savaşı ile
yokluk ve yoksulluk içinde kıvranan bir ülkeden çağdaş, uygar bir cumhuriyet
kuran Mustafa kemal Atatürk’ü ve KEMALİZM’İ kendileri için her zaman
büyük bir tehlike olarak görmüşlerdir.
Çünkü Kemalizm yalnızca Türk ulusunun emperyalizmden bağımsızlığını
sağlamakla kalmamış, aynı zamanda mazlum ulusların uyanışına da öncü ve örnek
olmuştur. Bu nedenle bir ulusal
bağımsızlık düşünce ve eylemi olan KEMALİZM’İN etkisini başta Türkiye
olmak üzere tüm dünyada bin bir çeşit araç ve yöntemler kullanılarak ortadan
kaldırmak, emperyalist yağmacılığın
vazgeçilmez hedefi olmuştur.
Batılı
emperyalist yağmacılarda, İşbirlikçi Batıcılarda ve dinci gericilerde Atatürk
kadar travma (sarsıntı) yaratan başka bir kişilik söz konusu
değildir.
İşte
bu nedenlerle, 1938 den bu güne küreselleşme adı altında, emperyalizmin,
işbirlikçi güçlerinin ve gericiliğin Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimi'yle
yani Kemalizm’le, tarihsel hesaplaşması sürmektedir.
Emperyalistlerin mazlum
uluslara biçtiği yazgıya, başkaldıran, Türk ulusunu sömürü bataklığından ve
ortaçağ karanlığından kurtaran büyük devrimci Kemal Atatürk’ün bedensel
varlığının sonsuzluğa yücelmesinin hemen ardından antiemperyalist,
devrimci öğretileri özününden koparılmış, içeriği yoksunlaştırılmış,
“tabulaştırılmış”, antiemperyalist,
halkçı, devrimci “Kemalizm” yerine, düzenin izin verdiği ölçüde bir “Atatürkçülüğe” dönüştürülmüştür.
Kendine
“Atatürkçüyüm” diyen pek çok kesiminde katkı ve desteği ile karşı devrimci her
girişimin başına “Atatürk” eklemlenerek Türk devriminin, Kemalist
Cumhuriyetin yıkımı meşrulaştırılmıştır.
Böylece; Atatürk’ün kurduğu devrimci Cumhuriyet, yozlaşıp yerini
emperyalizme bağımlı, gerici bir düzene bırakmıştır. Bu noktaya Cumhuriyet
resmen yıkılmadan, ama tüm temel antiemperyalist, devrimci-halkçı-
bağımsızlıkçı özü ve nitelikleri terkedilerek gelindi.
Ne
acıdır ki 78 yıl sonra Türkiye, yeniden emperyalizmin küresel sömürü
ağına yakalanmıştır. Türkiye’yi bugüne dek ayakta tutan temeller, Cumhuriyet'in
yarattığı kurumlar ve ulusal kazanımlar, emperyalist yağmacılığın dayatmaları
ile 1938 den bu yana devleti yönetenler katında hiçbir direnç görmeden birer
birer ortadan kaldırılıyor/kaldırılmakta.
Osmanlı
Devleti'ni çökerten ve tarihin bataklıklarına sürükleyen nedenler bugün yeniden
canlanmış/canlandırılmıştır. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti yeniden hilafet kıskacına alınmış, içeriden ve dışarıdan
kuşatılmış durumdadır. Yabancı sermaye yine sömürü ağlarını örmüştür. Türk
halkını yabancıların vesayetine sokmak isteyenler yine büyük koltuklardadır;
irticacı dinci faşist yapılanmalar iktidar koltuklarını 78 yıl sonra yeniden
ele geçirmişlerdir.
19
Mayıs 1919’da KEMALİZM’İN mahkûm ettiği “mandacı” anlayış,
yeniden hortlatılmış, O’nun tam bağımsızlık eylemli düşüncesinin seçeneği
olarak AB – BOP adıyla yeniden Türk halkının önüne konulmuştur. 19 Mayıs
1919’da elde silah ülkeden atılan emperyalizm bugün batıcı, işbirlikçi iktidar
sahipleri tarafından “dost” ve “müttefik” olarak yeniden geri
çağrılmıştır.
Bu
koşullar altında, tam bağımsızlık anlayışı ile mandacılığın yeniden tarihsel
bir hesaplaşmaya girişmesi kaçınılmazdır. Bu hesaplaşmada
antiemperyalist, halkçı – devrimci güçlerin yol haritası KEMALİZM’DİR.
Emperyalizmin
olanca şiddetiyle geri kalmış ulusları ezdiği bugünün dünyasında tüm ezilen
ulusların tek kurtuluş reçetesi olan KEMALİZM, ulusal bağımsızlığı ve ulusal
kalkınmayı amaçlayan evrensel bir ideolojidir. KEMALİZM “Bizi
mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme”
başkaldırabilmektir.
Atatürk
gibi devrimci olanlar, bu yıkımdan çıkışın tıpkı 1919’da olduğu gibi yeniden
bir antiemperyalist, tam bağımsızlıkçı devrim mücadelesi başlatmakla olacağını
görmektedirler. Atatürkçülük iddiasında olan herkes Atatürk olunmadan, onun
gibi devrimci olunmadan vatanı kurtarmanın olanaksızlığını anlamak zorundadır.
Bu
çözüme Türkiye’yi yeniden Batı yörüngesine bağlayarak ya da emperyalist
merkezlere bağlanmış toplumların sessiz davranışlarıyla, seçim sandığı ile
değil, dışarıdaki emperyalist yağmacılığa, onların içteki işbirlikçilerine,
dinci gericiliğe karşı tam bağımsızlık savaşımlarıyla ulaşılır.
Son
söz 78 yıl önce sonsuzluğa yücelen Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Kahredici bir
istibdada karşı ancak bir devrimle cevap vermek ve köhneleşmiş olan çürük
idareyi yıkmak, milleti hâkim kılmak, vatanı kurtarmak için sizi vazifeye davet
ediyorum...”
Yarattığı
büyük değerlerle, gerçekleştirdiği
devrimlerle, yolumuz, yönümüz, ışığımız
olarak Türk halkının ve mazlum ulusların yüreğinde, düşüncesinde yüceleşen
Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha derin bir saygı ve özlemle anıyoruz. 09 Kasım 2016
YÖNETİM KURULU ADINA: Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI