"Memorial" İnsan Hakları Savunma Merkezi, İnsan Hakları İzleme Örgütü, The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre katliam, Ermenistan'ın ve 366. Motorize Piyade Alayı'nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan'ın aktardığına göre kardeşi Monte Melkonyan, katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğunu açıklamıştır.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı'nı Dağlık Karabağ'ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmî açıklamasına göre saldırıda 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycanlı hayatını kaybetmiştir.
Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşımaktaydı. Kasaba Hankendi'yle Ağdam'ı bağlayan yolun üzerinde bulunup bölgenin tek havalimanı için üs konumundaydı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporuna göre Hocalı kasabası Hankendi'yi top ateşine tutan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından üs olarak kullanıldığı için Ermeni kuvvetler tarafından top ateşine tutulmaktaydı.
Aralık 1991'de Hankendi çevresinde yerleşen ve Azerilerin yaşadığı Kerkicahan kasabasının alınmasından sonra, Hocalı kasabası tamamen Ermeni ablukasında kaldı. 30 Ekim'den itibaren karayoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası olarak helikopter kalmıştı. 20 Kasım 1991'de Hocavend semalarında Mi-8 helikopterin Ermeni kuvvetler tarafından vurulması ve sonuçda birkaç Azerbaycan devlet resmileri, Rus ve Kazak gözlemciler dahil 20 kişinin ölümünden sonra, hava ulaşımı da kesilmişti. İşgalden önce 1991-1992 kış aylarında Hocalı sürekli olarak bombalanmıştır. Hocalıdan çıkmış mültecilerin İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne söylediklerine göre, bazı durumlarda bombardımanlar açıkca sivil hedeflere karşı yönlendirilmiştir. Saldırı öncesi, birkaç aydır kasaba elektrik ve gazdan yoksundu.
936 km2'lik alana sahip, savaştan önce 2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde yağmaya maruz kalmış ve kasaba tamamen yok edilmiştir. Uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmadı. Kasaba Alef Hacıyev komutasındaki yaklaşık 160 hafif silahlı kişiden oluşan Özel Polis Gücü (OMON) birlikleri tarafından savunulmaktaydı. İlaveten 200 kişilik savunma kuvveti mevcuttu.
Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubat'ta bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit edilmiştir.
Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonyan, Hocalı'ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır. Melkonyan'ın ölümünden sonra, Markar Melkonyan kardeşinin günlüğünü Benim Kadeşimin Yolu (My Brother's Road) başlığıyla ABD'de çıkardığı kitapta Hocalı Katliamı'nı şöyle tasvir ediyor :
Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni savaşçısı, Hocalı'nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek, kasaba sakinlerini doğudakı açılışa doğru sıkıştırmışlar. 26 Şubat sabahına kadar mülteciler Dağlık Karabağ'ın doğu yüksekliklerine ulaşmış ve aşağıdaki Azeri kenti olan Ağdam'a doğru inmeye başlamışlar. Buradaki tepeciklerde yerleşen sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri onlara ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova İnsan Hakları İzleme Örgütüne verdiği açıklamada "Onlar sürekli ateş ediyorlardı" diye konuşmuştu. Arabo'nun savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları bıçakları kınlarından çıkartarak bıçaklamaya başlamışlar.
Şu anda yalnız kuru çimenden esen rüzgarın sesi ıslık çalıyordu, ve ceset kokusunu uçurması için bu rüzgar henüz erkendi.
Monte üzerinde kadınların ve çocukların kırılmış kuklalar gibi saçıldığı çimene eğilerek "Disiplin yok" diye fısıldadı. O bu günün önemini anlıyordu: bu gün Sumgayıt Pogromunun dördüncü yıldönümüne yaklaşıyordu. Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.
Bugünkü Ermenistan cumhurbaşkanı ve savaş süresinde Karabağ'da Ermeni güçlerine kumandanlık yapmış Serj Sarkisyan'ın İngiliz araştırmacısı ve yazarı Thomas De Waal'a söylediklerine göre:
Hocalıdan önce, Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu (stereotipi) kırmayı başardık. Ve olay işte bu. Ayni zamanda o delikanlıların arasında Bakü'den ve Sumgayıt'tan kaçanlarında olmasını anlamalıyız.
Ermenistan Maslahatgüzar'ı Movses Abelyan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na Ermenistan Dış İşleri Bakanlığı tarafından takdim ettiği mektupda, Azerbaycan'ın olayı "utanmazcasına kullandığını" söylemiştir. Abelyan, eski Azerbaycan cumhurbaşkanı Ayaz Mutallibov'un Çek gazeteci Dana Mazalova ile yaptığı ve 2 Nisan 1992'de Rusya'nın Nezavisimaya Gazeta gazetesinde yayımlanan röportaja dayanarak, sivillerin kaçışını kolaylaştırmak amacıyla Karabağ'daki Ermenilerin açmış olduğu dağ geçidinden yerli halkın kaçışının Azerbaycan Halk Cephesi militanları tarafından önlendiğini savunmuştur. Ayrıca Abelyan, Ermenilerin Azeri sivillere beyaz bayrak ile kasabayı terketme çağrısında bulunduğunu söyleyen bir Azeri kadınının sözünden alıntı yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü Helsinki Watch bölümünün Eylül 1992 raporuna dayanarak, gerçekten Azeri militanlarının kaçmaya çalışanları vurduğunu yazmıştır.
Daha sonraki röportajlarda Mutallibov, Ermenileri kendi sözlerini bariz şekilde yanlış yorumlaması gerekçesiyle suçlamış ve sadece, "Azerbaycan Halk Cephesi Hocalı katliamının sonuçlarını kendi siyasi çıkarlarına kullandı" diye söylediğini vurgulamıştır.
İlaveten, İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü, sivil ölümlere Karabağ Ermeni güçlerinin doğrudan sorumlu olduğunu, hem kendi raporu hem de Memorial'ın raporunun Azeri güçlerin sivillerin kaçışını engellediğine ve sivillere ateş açtığına dair argümanı destekleyen herhangi delilin içermediğini ifade etmiştir.
Uluslararası tepki
İnsan Hakları İzleme Örgütü olayı Dağlık Karabağ Savaşı içerisinde yapılan en büyük katliam olarak nitelemiştir. Azerbaycan Parlamentosu 1994'te Hocalı'da yaşanan katliamı "soykırım" olduğunu ilan etti.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin 31 üyesi (12 Türkiye, 8 Azerbaycan, 3 Birleşik Krallık, 2 Arnavutluk, 1 Bulgaristan, 1 Lüksemburg, 1 Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 1 Makedonya Cumhuriyeti, 1 Norveç, 1 Polonya) tarafından imzalanan, Ermeniler tüm Hocalıları öldürdüler ve tüm şehri harap ettiler ifadesinin de yer alan ve 19. yüzyılın başlarından beri Ermenistan tarafından Azerilere karşı işlenen soykırım olarak tanınmaya adım atılması gerektiğini bütün parlamento üyelere söyleyen 324 nolu bildiri yayımladı.
2009 Şubat'ında Kaliforniya Eyalet Alt Senatosu'nun üyesi Felipe Fuentes, Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e yazdığı mektupda Hocalı olaylarını Azeri katliamı şeklinde nitelendirerek, kurbanların ailelerine başsağlığını sunmuştur.
Cumhuriyet Senatosu (Meksika), 2011'de Hocalı olaylarını soykırım olarak tanımıştır.
Hocalı Katliamı'na şahit olan Hemail Halilova o günleri anlattı
Ermenilerin 26 Şubat 1992'de Azerbaycan'ın Hocalı kasabasında yaptığı katliamın üzerinden tam 25 yıl geçti ancak o vahşeti yaşayanların yüreklerindeki acı hiç azalmadı.
Stratejik önemi dolayısıyla Hocalı'yı ele geçirmek isteyen Ermeniler, kasabayı sadece işgal etmekle yetinmeyerek, hafızalardan silinmeyecek bir katliam gerçekleştirdi.
Katliamda, 8 aileden 25 çocuk hem anne hem de babasını kaybetti. O çocuklardan biri olan Hemail Halilova (31), bugün hem doğduğu kasabanın, hem de 6 yaşında kaybettiği ebeveynlerinin özlemi ve şahit olduğu vahşetin acısıyla yaşıyor.
Halilova'nın, anne, baba ve kız kardeşi dahil 11 yakın akrabası Hocalı Katliamı'nın kurbanı oldu, babası gözlerinin önünde can verdi, kendisi ile kız kardeşiyse mucize eseri kurtuldu.
Henüz 6 yaşındayken tanık olduğu vahşeti anlatan Halilova, o gün yaşadıklarını bir gün olsun bile unutmadığını, kaybettiği yakınlarını her gün düşündüğünü söyledi.
Çocukluğunun top, füze ve kurşun sesleri altında geçtiğini belirten Halilova, katliamdan önceki günlerde çatışmaların daha da şiddetlendiğini ve devamlı bodrum katlarında saklanmak zorunda kaldıklarını anlattı.
25 Şubat akşam saatlerinde ailece sofraya oturdukları zaman kasabanın daha ağır ateşe tutulduğunu bildiren Halilova, yaşadıklarını şöyle ifade etti:
"Beş kişilik bir aileydik. Ebeveynlerim ve 4 yaşında ve 23 günlük kız kardeşlerim. Sonumuzun böyle olacağını hiçbir zaman aklımıza gelmezdi. Yemeğimizi yiyemedik ve bodrumlara saklandık. Fakat bir daha evimize dönemedik. Yalın ayak, başı açık, üzerimizde sıcak giysiler olmadan soğuk havada ormanın yolunu tuttuk. Karanlıkta bazen birlikte gidiyorduk, bazen birbirimizden ayrı düşüyorduk. Küçük kardeşim çok ağlıyordu, annem onu emzirerek sakinleştirmeye çalışıyordu. Büyükler, taşıması için çocukları paylaştı. En küçük kardeşimi babaannem, diğer kardeşimi annem, beni de babam aldı. Bir süre yürüdükten sonra birbirimizden ayrı düştük."
"BABAMI BİR DAHA GÖRMEDİM"
Karanlık ve şiddetli soğukta bir süre babasıyla yol aldığını dile getiren Halilova, "Yalın ayak yürüdüğüm için bacaklarımı hissetmiyordum. Bazen babam kucağına alıyordu, bazen indiriyordu. Dayanamıyor, ağlıyordum. Ağladığımı gören babam beni susturmaya çalışıyordu, 'Sus Ermeniler bizi yakalar' diyordu. Babamın beni susturmak için o an attığı tokadı bile çok özledim" diye konuştu.
Yol boyu devamlı ateşe maruz kaldıklarını hatırlayan Halilova, zorlu yolculuğunu şöyle anlattı:
"Aniden babamın yere yığıldığını gördüm. Önce hiçbir şey anlamadım. Kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı. Meğer kurşun isabet etmiş. Bana gitmemi söyledi. Fakat hiçbir yeri bilmiyordum. Nereye gidebilirdim? O anda arkadan bazı akrabalarımızın geldiğini gördüm. Babam onlardan beni de almalarını rica etti. Babamdan ayrılamıyordum. Biraz gittikten sonra tekrar dönüp öpüp kucakladım. O da beni kucakladı. Akrabalarım beni ondan zorla ayırdı. Babamı bir daha görmedim."
Halilova, 27 Şubat'ta Ağdam'a ulaşıyor ve hemen hastaneye kaldırılıyor. Doktorlar donduğu için bacak derisini soyuyor, ayak tırnaklarını çekiyor. Hastaneden amcasına teslim ediliyor. Babaannesi ve 23 günlük kızkardeşiyle bir akrabalarına yerleşiyorlar. Halilova, bundan sonra yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"Babamın, annemin ve kız kardeşimin öldüğünü öğrendik. Anneme 1, kızkardeşime 2 kurşun isabet etmiş. Cesetlerinin görüntülerini o zaman gazeteciler çekmiş. Hepsi Ağdam'da defnedildi. Sonradan Ağdam da işgal edildi. Bugün hiçbirinin mezarını ziyaret edemiyorum. O günleri hiç unutamıyorum. Babamın öleceğini bilseydim onu daha çok kucaklardım. Biz büyümedik. Bizim çocukluğumuz gözümüzde kaldı. Yaşımız büyüdü fakat kalbimiz çocuklukta kaldı."
HOCALI KATLİAMI
Ermeni güçlerinin 1991'in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi Hocalı oldu. Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları işgal eden Ermeniler, kasabanın diğer illerle karayolu bağlantısını kesti. Hocalı'nın diğer bölgelerle tek bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992'de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Bu olayda çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetti. 1992'de ocak ayının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretti. 25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya üç koldan saldırıya başlayan Ermeniler, 366. motorize alayının bütün araçlarını kullanarak şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek "Hocalı Katliamı" yapıldı. Resmi verilere göre, Hocalı katliamında savunmasız durumdaki 106'sı kadın, 70'i yaşlı, 63'ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu, Ermeni güçleri, bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150'sinden bugüne kadar haber alınamadı.