Dünya ‘yapay zeka’da, Türkiye ‘yerli kamyon’da

Kısa süre önce lise ve üniversite sınav sonuçları açıklandı. Öğrencilerin, özellikle sayısal alanlardaki başarısızlığıysa tartışma yarattı. Türkiye, çocuklarına nitelikli eğitim sağlayamazken dünya, eğitim başta olmak üzere ülke politikalarını bilim ve teknoloji üzerine kuruyor, milyar dolarlık yatırımlar yapıyor.

Teknolojinin hızla ilerlediği yeni bir dünya düzeninde Türkiye nerede duruyor, dünya nereye ilerliyor?

Tüm bunları haftalık yayınlanan ‘Herkese Bilim ve Teknoloji’ dergisinin yayın yönetmeni, yazar Özlem Yüzak ile konuştuk.

Dünya artık çok hızlı değişiyor. Türkiye, işsizlik ve nitelikli eğitim sorunlarıyla boğuşurken dünyada Endüstri 4.0 devrimi yaşanıyor. Siz, teknoloji ve bilim konularını çok yakından izliyorsunuz. Endüstri 4.0 nedir?

Endüstri 4.0 yani dördüncü sanayi devriminin doğum yeri Alman markası Siemens. Almanya, tüm ekonomisini yüksek teknoloji üzerine kurgulamıştı ki, Çin devreye girip güçlendi. Böylece Almanya, kendi tıkanıklığını aşmak için bir politika ortaya koydu.

Nedir bu politika?

Endüstri 4.0 dediğimiz kavram, yapay zeka, robotlar, insansız fabrikalar gibi pek çok yenilik içeriyor. İşte dünya da bu noktaya gidiyor.

‘Yapay zeka insandan daha doğru karar alıyor’


Endüstri 4.0’a geçildi mi, yoksa hala bir geçiş mi söz konusu?

Gelişmiş ülkelerde hızla yayılıyor. Toplumların yaşantılarının her alanına girdi. Teknolojinin yayılma hızı eskisi gibi yüzyıllara değil, üç beş ay, hadi bir yıl gibi zamanlara dayanıyor. Dolayısıyla dünya yapay zeka konusunda küresel bir rekabet içinde.

Peki, hangimiz daha zekiyiz? Robotlar mı, insanlar mı?

Yapay zekayı yaratan insan. Ancak verileri toplamada, doğru karar alma mekanizmaları oluşturmada yapay zeka insandan ötede. Her koşulda başarının sağlanması için insan ve yapay zekanın iç içe geçmesi gerekiyor.

‘Sıra insan üretmeye geldi’
Yapay zekanın ve robotların, insanların hayatlarını etkileyecek yönde tehlikeleri var mı?

İki tehlikesi var. İnsanı tamamen işsiz bırakacak bir yapıya doğru gidiyoruz. Bu kaçınılmaz. Elbette buna bağlı olarak yeni işler de doğacak. İkinci tehlike de yapay embriyoların geliştirilmesi…

Nasıl yani insan mı üretilecek?

Evet. Fareden yapay bir embriyo yapıldıysa, insan da yapılır. Yapılıyor da zaten. Tabii bu gelişmelerin tehlikelerini ve etik yanları da düşünülüyor, tartışılıyor. Dünya bugün bu tartışmaları yapıyor.

‘Türkiye hala yerli kamyon peşinde’
Dünyada Endüstri 4.0’a en çok yatırımı hangi ülke yapıyor?

ABD birinci. Orada bir inovasyon kültürü var. Devlet politikaları da bunu çok destekliyor. Çin inanılmaz bir yükselişte. Çin üniversiteleri çok nitelikli hale geliyor, bilimsel yayınlar ve araştırmalar ile ikinci sırada.

Ya diğer ülkeler? Onlar ne durumda?

Hindistan da, özellikle de tıp konusunda ilerliyor. Bilgisayar tomografileri, MR’lar Hindistan’a gönderiliyor, ucuz işgücüyle yeniden ABD’ye dönüyor. Yani dünya küresel bir köy haline geldi.

‘Dünya 4’üncü, Türkiye 2’nci sanayi devrimini yaşıyor’

Türkiye’de bu alanlarda sanayi ve yatırım var mı? 

O kadar yetersiz ki… Biz bin 500 mühendisin, üzerinde üç yıl boyunca çalıştığı ilk yerli kamyonu ürettik. İyi de dünya şu an beşinci ulaşım şekli olarak lanse edilen vakumlu tüp içerisinde seyahat aracını tartışıyor.

‘Dünyada gelecek yapay zekada’
Türkiye kaçıncı sanayi devrimini yaşıyor peki? 

Türkiye’deki işletmelerin yapısı daha Sanayi 2.0’da. Görüyorsunuz, istinat duvarları bile çöküyor. Türkiye’nin lokomotif sektörü olarak tanıtılan, son 16 yılın politikasının üzerine kurulan inşaat da doğru düzgün kalite, güvenlik, standartların uygulanması yok.

Peki diğer sektörlerde durum ne? 

Tekstil de öyle. Hala düz üretimde az parayla insan çalıştırıyoruz. Böyle olunca Çin ve Bangladeş ile rekabet etmeye çalışıyoruz.

‘Siyaset yapma tarzı da yapay zeka kullanarak değişiyor’
Washington Post gazetesi, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un yapay zeka sistemleri için 885 milyon dolar yatırım yapacağını yazdı. Amaç, yapay zekaya büyük yatırım yapmış Çin ve Rusya ile rekabet edebilmek. Bu ülkeler yapay zekaya neden bu kadar büyük bütçe ayırıyor? 

Bütün gelecek yapay zekanın üzerinde çünkü… Ayrıca belirsiz bir geleceğe ilerliyoruz. Bu noktada da herkes kendini güçlü kılmak istiyor. Biri ne geliştirdiyse diğeri de geliştirmek, onu takip etmek durumunda. Bütün sistem var olmak, ayakta kalmak ve gerektiğinde diğerlerini alt etmek üzerine kurulu.

Yakın zamanda Çin Dışişleri Bakanlığı yapay zeka destekli diplomatik sistemler kullanmaya başladı. Çinli diplomatlar karar vermeden önce yapay zekanın onlara sunacağı tavsiyeleri ve raporları okuyacak. Çinli bilim insanları yapay zeka teknolojisini kullanmayan ülkelerin politika ve strateji belirlemede büyük dezavantaj yaşayacağını söylüyor. Dünyadaki siyaset yapma tarzı ve yöntemleri de mi değişecek? 

Evet değişecek. Bakın Japonya’da bir kentte bir yapay zeka belediye başkanlığına aday bile oldu. Artık siyasette de, oy verme şekilleri de çok yakın zamanda etkileyecek çok büyük gelişmeler olacak.

Yapay zekaya en çok dış politika da mı ihtiyaç duyulacak? 

Hayır. Ekonominin doğru yönetilmesi için etkili raporlamalar da kullanılacak.

Yapay zeka ve robotlar Türkiye’de ne kadar yaygın?

Türkiye’de yeni yeni başladı. Çapa’da prostat ameliyatları robotlar tarafından yapılıyor. Avukatların işi azaldı çünkü artık kanunları tarama programları var. Keza muhasebeciler için de öyle. Kafelerdeki kahveler robotlar tarafından servis ediliyor. Her şey otomasyona dönüyor. Artık bunun kaçınılmaz olduğunu görmek zorundayız.

‘Mühendislikten mezun olmak artık yetmiyor’

Türkiye neyi göremiyor ?

Bakın, dördüncü sanayi devrimi dediğimiz şey insansız olmayacak. İnsanla makineler bir arada çalışacak. Ancak hangi insan? İşte bütün sorun burada. Bugün artık “Ben endüstri mühendisliğinden mezun oldum” demek yetmiyor. Dolayısıyla en önemli faktör insan kalitesi.

Bir diğer faktörse Türkiye bunu ithal mı edecek, kendisi mi geliştirecek işte bütün olay bu.

‘Beyin gücümüzü dışarıya veriyoruz’
Kısa süre önce açıklanan sınav sonuçlarına göre öğrenciler, matematik ve fen gibi sayısal alanlarda utanç verici bir performans ortaya koydu. Türkiye’deki gençler evrensel iş gücüne nasıl sahip olacak? Yurtdışına eleman yetiştiren bir ülkeye mi dönüşeceğiz? 

Evet, beyin gücümüzü ellerimizle dışarı veriyoruz. Onlar da kucaklayarak alıyor. Türkiye’de şu ana kadar konuştuklarımızı çözecek bir insan kalitesi yok. Yapay zeka diyoruz. O yapay zekanın sunduğu raporları doğru yorumlayabilecek ona göre stratejik hamleler belirleyebilecek nitelikli insan var mı burada? Durum o kadar vahim ki, imkanı olanlar bugün artık üniversite için değil, lise okumaya bile yurtdışına gidiyor.

Peki eğitimli işsizliğin çok yüksek olduğu Türkiye’de gençler iş bulabilecek, iş dünyasında var olabilecekler mi? 

Ben de soruyorum, bu eğitim sistemiyle bu çocuklar ne yapacak?.. Her yer işsiz dolu. Beri yandan Türkiye’de köle gibi çalıştıran bir sistem var. Ve şimdiki Z kuşağı bu sistemi pek kabullenebilecek bir yapıda değil.

‘Z kuşağı bizdeki köle sistemini kabul etmez’

Z kuşağının bir önceki nesillerden farkı ne? 

Daha özgür yapıdalar. Bireyselcilik var. ABD’de çocuklar okula bile gitmeyebiliyor ve online dersler alarak sınavlara girebiliyorlar. Kimi sanat, kimi laboratuvarda robot yapmak gibi farklı becerilerini geliştiriyor. ABD’de böyle bir yapı kuruluyor.

Ne yapmalıyız bu durumda? 

Dünyayı doğru okumak, insan kalitemizi artırmak ve kökten bir değişim şart. Ne var ki, Türkiye’deki siyasi politikalar değişmeden bu yapı da değişemiyor. Bir açmazın içindeyiz.

Dünya Ekonomik Forumu’nun son raporuna göre 2020’de başarılı olmak için aralarında eleştirel düşünme, yaratıcılık, takım çalışmasının da bulunduğu 10 yeteneğe sahip olmak gerekiyor. Türkiye’deki eğitim sisteminde bu niteliklerin kaçı var? 

Hiçbiri yok. Bir kere bizde evrim yok. O olamayınca da hiçbiri olmuyor. Teknoloji kullanmada dünyada ilk sıralardayız ama teknolojiyi üreten, onun nasıl yapıldığı ile ilgilenen bir toplum değiliz. Para verip kullanıyoruz. Zaten üreten ülkelerin amaçları da bizim gibi toplumlara bu ürünleri satmak. Biz de bütün hane halkı borçluyken bir üst model telefon çıktığında kapılarda kuyruk oluyoruz. Kısacası değerler olarak çökmüş bir ülkeden bahsediyoruz.

‘İranlı öğrenciler bizden daha iyi İngilizce konuşuyor’
Yurtdışına gidemeyen Türkiyeli gençler bu yeni dünyada olabilmek için imkanları dahilinde neler yapabilir?

Bakın artık dünya açık. Dünyadaki bütün iyi üniversitelerin ücretsiz online dersleri var. Harvard, MIT gibi üniversitelerin programlarını ücretsiz takip edebilirler. Yeter ki istesinler.

Başka ne yapabilirler? 

Bilsinler ki, dünyaya açılan pencereler matematik ve fizikten geçiyor. İngilizce bilmekse şart. O olmadan hiçbir şey yapılamaz. İran’daki öğrenciler bizimkilerden çok daha iyi İngilizce konuşuyor.

Türkiye’nin savunma sanayiinde çok üretken olduğu söyleniyor. Çok şey üretiyoruz belki ama hangileri ithal? Yani motor vs ithal ediyorsak, bu üretiyoruz anlamına geliyor mu? 

Oranları bilmiyorum ama evet burada ne kadar yerli üretim oranı var bu önemli. Türkiye savunma sanayinde gerçekten bir ivme yakaladı. Silahlarda, füzelerde gece görme mekanizmaları geliştiriyor, ihraç da ediyoruz. Akıllı teknolojilerle çeşitli uyarı sinyalleri veren giysiler üretmek gibi güzel işler yapılıyor.

‘4.0’ı atlarsak birileri tarafından yönetileceğiz’
Türkiye neden sadece savunma sanayiinde bilim ve teknolojiye yatırım yapıyor peki? 

Bütün dünyada böyle. Microsoft, Apple gibi markalar Amerikan savunma sanayiinin içinde duyulan yeni arayışlar sonucunda ortaya çıktı. Türkiye ise dış politikada her ülkeyle kavgalı olduğu için savunmaya yatırım yapıyor. Bu iştah bütüne yayılmıyor ne yazık ki.

İş dünyası Türkiye’de bilim ve teknoloji adına yatırım yapıyor mu peki?

Sadece bir avuç işletme ve girişimci küçük küçük şirketler var. Çok da güzel iş fikirleri geliştiriyorlar. Ancak pazar bulamadıkları ve büyüyemedikleri için kendilerini yabancı fonlara ve  ABD’ye kaydırmak durumda kalıyorlar.

Osmanlı da sanayi devrimini yakalayamamıştı. Yine sanayi devrimini pas geçersek, Türkiye’yi neler bekleyecek? 

Birileri tarafından yönetileceğiz. Aşırı dışa bağımlı, insan kalitesinin çok düşük olduğu bir ülke olacağız. Eşik atlayamayacağız. Türk insanın eğitim ortalaması zaten ortaokul düzeyinde. Bir de cemaatler ve tarikatlar gibi insan değerinin sıfırlandığı yapılar var. Oysa ülke olarak bir yol ayrımıdayız.


MİNEZ BAYÜLGEN
bayulgenminez@gmail.com

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)