"Biz kediye kedi deriz, tehdit İran’dır"

Bunu ben söylemiyorum, Sarkozy söylüyor. Bağrımıza kurulmak istenen füze kalkanının hedefinin İran olduğunu itiraf ediyor.
Bunu sadece Sarkozy mi söylüyor? Daha önce Genel Sekreter Rasmussen söyledi. 2009’da da Obama, saklamıyorlar ki!
Biz saklıyoruz. Batılıların, sosyolojik bir incelemeye tabi tutulması gereken böyle bir tarafları var. Genellikle çok açık sözlüler. Söyledikleri şeyler nihai gerçekler değil elbet ama; bir de bize bakarsanız, onların açık sözlü olduklarını kabul etmek lazım.
Hedef, ülkeler arasında İran ve Suriye yokmuş. Bu ne kadar ucuz bir politika! Kamu oyunu yatıştırmak için böyle söyleniyormuş. Kamu oyu her şeyi çoktan anladı bile. Sokaktaki vatandaşa mikrofon tutan televizyonculara, (eğer bunun ne olduğunu biliyorsa) sevgili kamu oyumuz, tehlikenin açıkça farkında olduğunu gösteriyor. Ahmedi Nejad da söyledi ya, milletler artık uyanıyor bize hiçbir şey yapamazsınız diye. Gerçi ben insanların uyanmasının bu işe nasıl engel olacağını anlamadım ama Ahmedi Nejad öyle söyledi.
İsrail, Irak ve Suriye’deki nükleer tesisleri tahrip etmişti. İran’ınkiler için bu çare bulunmuş olmalı. İsraille ABD ortak tatbikat da yapmıştı.
* * *
Ne yazık ki imza atıldı bir kere. Veto hakkımız yok bundan sonra. Aslında attığımız imzanın gerisindeki ayrıntıları bilmiyoruz. İsrail ile İran’ın füzelerinin menzillerinin kısa olduğu vs. söyleniyor. Yani bu kısa menzilli füzelerden, vurulduğu anda düşecek silah parçalarının Türkiye’yi ne hale getireceğidir söylenmek istenen.
ABD’nin gelecekteki savaşları AVRASYA coğrafyasında olacak. Yani İran, Çin, Kuzey Kore hedefli savaşlara hazırlanıyor. Kendi müttefiklerini korumak için de “stratejik konsept” ini genişletiyor. Uzaya girişleri bile sınırlamak var hedefinde.
* * *

Bu tehlikeli durumun neden Mecliste konuşulup müzakere edilmediğine de hiç kimse cevap veremiyor. Dünyanın hangi ülkesinde böyle oluyor bilmiyorum. Ülkeye yerleştirilecek bir füze kalkanı ve onun en tehlikeli bağlantıları söz konusu iken hangi ülkede Meclis bundan habersiz bırakılır.
Lizbon “kare”lerine de bakıyorum da, yıldız Abdullah Gül’müş. Obama kendilerinin sırtını tapışlıyor. Kendileri de onun karşısına geçip neşeli bir şekilde bir şeyler anlatıyor. Bu arada da boş kaldığı zaman, ne kadar şanslı olduğunu, Allah’ın talihli kullarından biri olduğunu düşünüyordum. Kendileri için, mevcut durumun bir ikbal olduğu muhakkak da, bunun ülkesi ve milleti için ne olduğu ve bu açıdan bakılınca şanslı olup olmadığı ayrı bir
konudur.
Oktay Sinanoğlu, ABD’nin 27 parçaya bölüneceğini söyleyip duruyor. Siyonistler her halde, Kürdistan devleti ve İsrail krallığı babında ellerini çabuk tutmak istiyorlar. Türkiye’nin işgalini bir türlü gerçekleştiremediler.

++

Kur’an’ın Barışsever Milleti
Şölen Can Evin’in bu kitabını okuyorum. Barış sever millet dediği Türklerdir. Tarihin en eski devirlerinden başlayarak ve çok sağlam belgelere dayanılarak anlatılmış bir Türk İslam ilişkisi... Ayrıca Türklerin çok özel vasıfları, onlara dair bilmediğimiz ama bilmemiz lazım gelen çok değerli bilgi ve yorumlarla oluşturulmuş bir eser. Kendisi de Türk isminin bir ırkın değil bir kültürün adı olduğunu söylüyor kitabın tanıtımında. “Eldeki bilimsel veriler yeryüzünde insanların oluşturduğu ilk kültürü ve medeniyeti bugünkü Türklerin devam ettirdiğini söylemektedir.”
Merakla ve hayranlıkla okuduğum bu kitap, Türklere dair birçok bilinmeyeni de ortaya koyuyor ve şaşırtıyor. Türklere dair ne çok bilinmeyenin ortaya çıktığı ve şaşırttığı bu günlerde bu kitap bütün meraklarınızı tatmin edecektir.


Afet ILGAZ
Yeniçağ
Daha yeni Daha eski