Ağaoğlu: ‘Gerekirse o binaları yıktırıp, yeniden yapacağım!’

Dünkü Günün Sorusu’nu, önceki yıllarda yaptığı bazı konutların depreme dayanıklı olmadığını söyleyen müteahhit Ali Ağaoğlu’na yöneltmiştim:

“Bu açıklamanızın üzerinden yaklaşık yirmi gün geçti, o konutlarda yaşayanların can güvenliği için ne yaptınız?”

***


Ali Ağaoğlu bu soruya duyarsız kalmadı ve önce yazılı bir açıklama gönderdi; sonra da telefonla arayarak müthiş bir söz verdi:

Yazılı açıklaması özetle şöyle:

“1998 yılında deprem yönetmeliğinde değişikliğe gidilerek, bu tarihten önce 2. derece deprem bölgesi olarak kabul edilen iller, başta da İstanbul, 1. derece deprem bölgesi ilan edildi. Buna göre, (1975 tarihli) eski yönetmeliğe uygun yapılan tüm binalar, yeni yönetmeliğin tarifine göre ‘dayanıksız’ hale gelmiş oldu.

Ben bu tespiti yapmak adına; kaçak olsun olmasın, malzemeden çalınmış olsun olmasın, yönetmeliğe uygun yapılmış olsun olmasın, hiç istisna olmaksızın eski binaların tümünün bugünkü deprem güvenliğine uygun olmadığını belirttim. Başta Başbakanımız ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar olmak üzere, daha birçok bakan, inşaatçılar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları da aynı tespiti yapmaktadırlar.

Başbakanımız kendi ifadesinde, Türkiye’deki 19 milyon adet yapı stoku içinde 10 milyonunun yeniden yapılması gerektiğini söyleyerek durumu açıkça gözler önüne serdi.

Benim (1998’den önce) 1975 yönetmeliğine uygun olarak yaptığım binalar da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Benim işaret ettiğim budur. Söz konusu binaların tamamını 1999’daki depremden sonra da kontrol ettirdim. Tek bir sıva çatlağına bile rastlamadık. Bu binalarda oturanlar rahat olsun.

Ancak bu benim işaret etmek istediğim meseleyi hafifletmez. İnşaat sektöründe malzemenin, işçiliğin, teknolojinin, mühendislik faaliyetlerinin yetersiz olduğu ve denetlenmediği yıllarda yapılan binaları bugünkü yönetmeliklere göre yeniden yapmak, hepimizin ve en başta da ülkemizin menfaatinedir. Deprem yıkıp yapmadan biz yapalım diyorum. Olası bir İstanbul depreminde İstanbul’a ordu bile giremez diyorum. Depremde ölen şanslıdır diyorum. Bunu sadece ben değil, tüm yetkililer biliyor ve kabul ediyor. Buna göre plan ve program yaparsak, kentsel dönüşümü doğru ve hızlı bir biçimde uygularsak, Türkiye bu acıları bir daha yaşamaz.”

***


Ali Ağaoğlu daha sonra telefon etti. Ben de kendisine açıklamasını okuduğumu ve yayınlayacağımı; ama bu açıklamanın, onun yaptığı eski konutlarda oturanları rahatlatmaya yetmeyeceğini söyledim. Bunun üzerine bana şu sözü verdi:

“Şimdi talimat veriyorum. Eski yönetmeliğe göre inşa ettiğim bütün binaların depreme dayanıklılık testlerini tıpkı 1999’da olduğu gibi yeniden yaptıracağım ve sonuçları sizinle paylaşacağım. Ve yine söz veriyorum ki; o testlerden geçemeyen binalar olursa; hepsini yıktırıp, kimseden beş kuruş almadan yeniden yaptıracağım.”

***


İşte budur...

Ben de Ali Ağaoğlu’nun bu sözünün takipçisi olacağıma söz veriyorum.

*****


Suç değil mi?


Deniz otobüsünü kaçıran terörist Mensur Güzel’in, örgüt üyeliği suçundan aranan kız kardeşi Şeyma Güzel de meğer yedi ay önce

Diyarbakır’a gitmek isterken yakalanmış...

Yakalandığında yanında kim varmış biliyor musunuz?

PKK davasında yargılanırken milletvekili seçilen ve bu yüzden tahliye edilen BDP’li Sebahat Tuncel...

Daha da ilginci; Şeyma Güzel’i, kendi makam arabasıyla havaalanına getirmiş ve terörist kadının gözaltına alınma işlemine müdahale ederek polislerin üzerine yürümüş...

Bu ülkenin savcıları: Aldığınız maaşları hak etmek için ne bekliyorsunuz?

Yoksa milletvekili dokunulmazlığı zırhı; teröriste yardım ve yataklık suçlarının soruşturulmasını engelliyor da... Bizim mi haberimiz yok!

Engellemiyorsa, neden görevinizi yapmıyorsunuz?

*****


GÜNÜN SORUSU


AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, milyonlarca emeklinin merakla beklediği ‘intibak’ düzenlemesi için bütçeye 750 milyon liralık ek kaynak konulduğunu, ödemelerin maaşlara en geç 2013 başında yansıyacağını açıkladı. Sorum kendisine:

Dokuz ayda anayasayı yeniden yapma iddiasında olan bir iktidar olarak, (gerekli parayı da bulduğunuza göre) bu basit düzenlemeyi neden bir yıl sonraya bırakıyorsunuz? Yerel seçimler 2012’de olsaydı; yine bu kadar geciktirir miydiniz?

*****


Unakıtan’ın oğlunun işleri bozulmuş... Neden acaba?


Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan siyaseti bırakınca, oğlu Abdullah Unakıtan’ın işleri bozulmuş...

Radikal’den Sefer Levent’in haberine göre Unakıtan’ın “likit yumurta” ve “mısır ithalatı” işleriyle tanınan şirketi A.B Gıda, iş yaptığı ve hizmet aldığı şirketlere ödeme yapmakta sıkıntı yaşıyor, çalışanların maaşlarının tamamını bile ödeyemiyormuş...

Oysa; babasının Maliye Bakanı olduğu günlerde; hükümetin mısır ithalatında ve likit yumurtada vergileri düşürmesiyle iyi para kazandığı konuşuluyordu.

A.B Gıda’nın yıldızı o aralar öyle parlamıştı ki; Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine girmeyi bile başarmıştı.

Görünen o ki; Kemal Unakıtan’ın siyasetten ve AKP’den uzaklaşması, ailenin ticari işlerini fena halde bozmuş...

***


Önemli mi canım; Ahsen Unakıtan, Rab’binden bir ufak ricada daha bulunur ve bu sıkıntılar da aşılır!

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)