Terör olayları sürerken ağzı olan konuşmamalı!

Otuz yıldan fazladır sürüyor başımızdaki şu bölücü terör illeti…
Kırk bine yakın vatandaşımızı kaybettik; yüz binden fazlası yaralandı…

Evlatlar annesiz, babasız; anne, babalar evlatsız kaldı!
Bir yıllık bütçemizin beş katından fazlasını harcadık; bugüne kadar terörle mücadeleye…
Ve son deniz otobüsü kaçırma eylemi gösterdi ki; bizi yönetenler, bırakın terörle mücadeleyi, terör olayı sırasında nasıl davranacaklarını bile henüz bilmiyor!
***
İzmit-Gölcük seferini yapan deniz otobüsünün kaçırıldığının duyulmasıyla bütün haber kanalları canlı yayına geçti.
Hepsi, olayın boyutunu izleyicilerine aktarmak için birbirleriyle yarışmaya başladı.
İşte; o andan itibaren ağzı olan “kamu görevlisi” konuşmaya başladı…
Kocaeli Valisi de konuşuyor, Yalova Valisi de…
İstanbul Valisi bir başka yerde kameraların karşısında…
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı derseniz; ayrı bir âlem…
Kaptanla yaptığı telefon görüşmelerinin tüm ayrıntılarını, operasyonu yöneten emniyet kademelerinden önce bir muhabir aceleciliğiyle “yandaş kanallar”a yetiştirmek derdinde…
***
Çarşı bu kadar hareketlenir de Ankara boş durur mu hiç?
Durmuyor zaten…
Bakan beyler yüzlerine “duruma hakim devlet adamı” maskesini geçirip, uzatılan her mikrofona konuşuyor… Hatta Ulaştırma Bakanı, duruma hakim olduğunu kanıtlamak için, Marmara Denizi’ndeki rüzgarın şiddetini bile veriyor, Ankara’dan…
Ve hiçbiri; belki de o anda yapmaları gereken asıl işleri yapmıyorlar…
Birbirleriyle konuşmuyorlar örneğin…
Nereden mi biliyorum?
Çünkü hepsi her an, bir televizyon kanalında da ondan!
***
Eee; bu kadar çok insan aynı anda konuşunca da olay, içinden çıkılmaz bir hal alıyor doğal olarak:
Örneğin Kocaeli’nden bir açıklama yapılıyor, “Teröristler en az 5-6 kişi” diye…
İstanbul’dan bir başka “yetkili” bunu yalanlıyor:

“Bir kişiymiş canım…”
Belediye Başkanı Bey, “Silahları varmış” diyor, Bakan Bey bellerine bomba bağlı olduğunu söylüyor…
Yalova Valisi Esengül Civelek Hanım gaza gelmiş, işgale gelen düşman gemilerinden söz eder gibi konuşuyor Anadolu Ajansı muhabirine:

“Eğer vapur (!) yönünü bize çevirirse her türlü hazırlık içindeyiz. Emniyete ait bir hız teknesi ile bir zodyak bot hazır bekletiliyor.”
Bir başkası, “Teröristler yolcuların cep telefonlarını toplamış, irtibat sağlanamıyor” derken, yolcuların aynı anda kuzenlerine, amcalarına mesaj çekip, “Bizi merak etmeyin, iyiyiz” dedikleri ortaya çıkıyor.
***
Deniz otobüsünün nerede olduğu ise tam bir muamma!
Kameralar iş başında; ışıklarını yakıp demirlemiş bir halde bekleyen aracı hepimiz canlı yayınlarda izliyoruz onların aracılığıyla; ama…
Tam nerede olduğunu saatlerce öğrenemiyoruz…
“Marmara Denizi’nin Kuzey Doğusu’nda” diyor bir yetkili…
Diğeri hemen yalanlıyor:
“Olur mu canım, Silivri’de…”
Üçüncü yetkili devreye girmekte gecikmiyor:
“Silivri dedikleri yer, Selimpaşa açıkları aslında…”
Bir başkası canlı yayına bağlanıp telaşlı bir sesle, “Haber aldık, şu anda hızla İmralı’ya yol alıyor” diye yangın bile yapıyor!
Oysa konuşmayı bırakıp televizyon izlese, geminin yerli yerinde durduğunu, kıpırdamadığını hepimiz gibi o da kendi gözleriyle görecek…
***
Evet; otuz yıldan bu yana terör belasıyla uğraşıyoruz…
Ama hâlâ terör olayları sırasında nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyor, panik halinde saçma sapan açıklamalar yapan ve hepsi de şöhret peşinde koşan onlarca “yetkisiz yetkili”nin açıklamalarıyla teröre hizmet ediyoruz!

Evet; teröre hizmet ediyoruz… Örneğin önceki akşamki olayda bizim kadar, o eylemi yapan terörist de izledi o yayınları… Ve elbette, gemi mürettebatı ile yolcular…
Teröristin bu kakofoniden son derece mutlu olduğuna hiç kuşkum yok da… Doğrusu o yolcuların halini düşünmek bile istemedim…
Düşünün; belinde bomba olduğunu söyleyen bir alçak, bindiğiniz gemiyi kaçırmış… Devletin Valisi, “Zodyak botumuz hazır, bizim buraya gelirse gerekeni yapacağız” diyor…
Eyvah, eyvah!
***
Çağdaş ülkelerde; bu gibi durumlarda hemen bir “kriz yönetim merkezi” oluşturulur ve açıklamalar sadece o merkezden yapılır.
Söyleyeceği bir şey olan irili-ufaklı bütün devlet adamları; televizyonlara muhabirlik yapacaklarına telefon edip dertlerini o kriz merkezine anlatırlar.
Böylece terörün istediği “panik ve kargaşa” ortamına zemin hazırlanmamış olur.
***
Yoksa, “ileri demokrasi” denilen şey, “her kafadan farklı bir ses çıkması rejimi” de…
Biz mi bunu anlamakta ve uyum sağlamakta sıkıntı çekiyoruz?
*****
Günün Sorusu
Sorum; şişme botla operasyona hazır olduğunu açıklayarak deniz otobüsü eyleminin “star”ı olmayı hak eden Yalova Valisi Esengül Civelek’e:

“Vapur (!) yönünü sizin oraya çevirmediğine” göre, o zodyak botla balığa çıkmayı düşünüyor musunuz?

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)