Bugün sadece iki ödülden ve bu iki ödül çerçevesinde iki insandan söz etmek istiyorum.
Biri Prof. Dr. Bilsay Kuruç…
Öteki Doğan Hızlan.
Bilsay Kuruç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Sosyal Bilim Ödülü’ne layık görüldü…
Doğan Hızlan da eleştiri dalında Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü’ne.
***
Sedat Simavi Ödülleri’ni 1977 yılında Hürriyet’in o zamanki sahibi Erol Simavi, gazetenin kurucusu babası Sedat Simavi’nin adına başlatmıştı.
Gazeteyi Doğan Grubu’na satınca, ödülleri de 1995 yılında, devamlarını sağlamak için 500 bin dolar bağışta bulunarak Gazeteciler Cemiyeti’ne devretti.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından konuldu.
Benim de Kültür Bakanlığı Müsteşarı olarak kuruluş çalışmalarına katıldığım ödül yönetmeliği 20 Ocak 1995 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi:
“Türk kültür ve sanat yaşamına önemli katkılarda bulunan, ülkemiz kültür ve sanatının yücelmesine çalışan Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişiler ile kurumlara, devlet adına onurlandırmak ve özendirmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verilmesi” kararlaştırıldı.
***
Türkiye genellikle aydınını, sanatçısını, yazarını ödüllendiren değil, cezalandıran bir ülke.
Oysa ben kişisel yaşamımda da, bir hoca olarak eğitimde de daima cezadan çok ödüle önem verdim…
Bir zamanlar, “Türkiye’de ödül enflasyonu var” diyenlere karşı da sürekli direndim; tam tersine ülkemizde yeterince ödül olmadığını, özgürlüğün, bağımsızlığın, yaratıcılığın, sanatın, edebiyatın, bilimin yeterince ödüllendirilmediğini anlatmaya çalıştım.
***
Ödüller, jürilerinde yer alanlar ve ödül verilen kişiler ile önem ve ciddiyet kazanır.
Bu önem ve ciddiyetleri, tarih içinde izledikleri çizgi ile sürekli sınanır.
Sedat Simavi Ödülleri de 35 yıllık tarihinde gerek jürilerinin ciddiyeti gerekse ödüle layık görülen kişilerin kimliği ile Türkiye’nin en önemli ödül sistemi olduğunu kanıtlamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri de bugüne kadar saygın çizgisini koruyan bir yapıda verilegelmiştir.
***
Ödüllere layık görülenler medyada yeterince yer aldığı için bütün ödül alanların üzerinde durmayacağım.
Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödülleri törenini kendi internet sitemde anlattım, meraklısı bakabilir.
“Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi: Büyük Devletler ve Türkiye” adlı eseriyle ödüle layık görülen değerli iktisat hocası Prof. Dr. Bilsay Kuruç, ödülünü alırken enfes bir konuşma yaptı; bunun da bazı bölümlerini kongar.org’da aktardım; bakmanızı tavsiye ederim.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Doğan Hızlan’a ödülünü verirken ona “Edebiyatın Profesörü” denildiğini, kültür faaliyetlerini detaylı biçimde takip ettiğini, eleştirerek onları güçlendirdiğini ve bunun kültür ve sanat hayatının daha da zenginleşmesini sağladığını belirtmiş…
Çok da iyi etmiş, hatta az bile söylemiş:
Doğan Hızlan, yaygın “gayri resmi unvanıyla”, “edebiyat dünyamızın Cumhurbaşkanıdır.”
***
Mehmet Haberal gibi dünya çapındaki hekimler ve bilim insanları…
Mustafa Balbay gibi gazeteciler ve yazarlar…
Doğu Perinçek gibi politikacılar…
Hapiste çürürken…
Yine de, bu ödüller güzel bir şey!
Emre Kongar
Cumhuriyet