Ruhat Mengi yazdı:"Kadın Bakanı bu savcıyı şikayet etmeli!"

Türkiye’nin benim de şahit olduğum kadarıyla “Türkiye’nin en başarılı ortopedist doktorlar”ından biri olan Deniz Algün (İstanbul Cerrahi Hastanesi) geçenlerde İngiltere’de geçmiş bir olayı anlattı. Haberi gazetede görmüş; İngiliz hakim, bir gece üç İngiliz kızı teşhircilik yaparak rahatsız eden tacizciye 7.5 yıl hapis cezası verince “fazla olmadı mı” diye soranlara (yanlış hatırlamıyorsam) 3.5 yılı işlediği suç için, geriye kalanı “İngiliz kızlarının ‘gece rahatça dolaşması’ konusunda korku yarattığı için” demiş.

İşte hakim böyle “dürüst ve toplumu koruyacak şekilde” karar verirse o ülkede aynı suçu işleme oranı artamaz. Bizde durumu biliyorsunuz; çocuk tecavüzcülerine, 25-30 kişinin bir çocuğa tecavüzüne (ensestin ise lafı bile edilmiyor), çocuklara dedelerle nikah kıyılarak “yasa yardımıyla tecavüz”e, kadın tecavüzcülerine, katillere, trilyonlar götürmüş hırsızlara ceza verirken hakimlerin eli titriyor (araya siyasi himayeler, yargıya müdahaleler dahi giriyor) ve hatta hepsini bir anda bırakıveriyorlar.

POLİSLERE EN AZ 10 YIL..

İzmir’de ailesiyle birlikte eğlenmeye giden Fevziye Cengiz isimli kadına, eşi kimliğini almaya gittiği sırada hakaretle başlayan polis saldırısının karakolda nasıl ahlaksızca “aşırı şiddet”e dönüştüğünü, iki tane iri kıyım sivil polis onu yumruklarla döverken resmi kıyafetli polisin nasıl seyrettiğini hepimiz gördük. Kadın ayrıca “cinsel taciz”de bulunduklarını da anlatmış. Bu görüntü İngiltere’de veya hukukun doğru işlediği bir başka Batı ülkesinde savcının önüne gelseydi iki tarafı dinlemesine bile gerek kalmadan direkt “en az 10-15 yıl”dan başlayan ceza istemiyle dava açardı.

YENİ HUKUK SKANDALI

Türkiye’de ise konu kadınla ilgili olunca şaşmaz şekilde “beklenen hukuk skandalı” aynen gerçekleşmiş ve savcı kadın döven polislere (inanmanızı bekleyemem ama zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle ‘basit yaralama’dan) 6 aydan 1.5 yıla, ağzına,burnuna, kafasına, vücuduna en ağır darbelerle dövülen kadına ise “kamu görevlisini yaralamak ve hakaret” suçlarından 6.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açmış.

Polisten resmen işkence gören (ve lakin bunu savcının göremediği) Fevziye Cengiz dün konuşmuş ve kendisinin “küfür, saldırı gibi bir şey yapmadığını, şu anda psikolojik tedavi altında olduğunu ve karakol görmek istemediğini” söylemiş. Kimin başına gelse aynı şeyleri hissederdi ki kamera görüntülerini izleyenler bile hissediyor. Gerekirse AİHM’ye gideceğini söylemiş, evet gitmeli, nasılsa Türk yargısı İnsan Hakları Mahkemesi önünde yeterince sabıkalı durumda bir de bu eklensin.

BİZE ÖDETECEKLER

Ama sonuçta o cezaları “YANLIŞ KARARLAR VERMEKTE İSRARLI” hakim ve savcılar değil, biz vatandaşlar ödeyeceğiz.

Hemen “flash back” yapalım, kısa süre öncesine dönerek “Bu ülkede çocuğa tecavüz eden 25-30 kişinin söz konusu olduğu” davada mahkeme ve dahi üst mahkeme Yargıtay “çocuğun tecavüzde rızası olduğu”ndan söz edebilmiştir, öylesine hilkat garibesi, ucube bir tablodur ortadaki. Her skandal beklenir yani. Burada da mazereti bulmuşlar; “kadın polisi itmiş” veya “kolunu tırmalamış”. İzliyorsun videoyu kabadayılığını kadın döverek kanıtlayan herifler tekme tokat, yumrukla ve iki kişi girişmişler mağdura..B u savcı izlemez m, yoksa duyguları mı körelmiş?

POLİSLERİ KURTARACAKLAR

Demek bir tarafta bu ağır işkence, diğer tarafta kol tırmalama (ki buna da inanmıyorum, kendini korumaya çalışırken ya da hakaretlere çıldırınca olmuştur) varsa kol tırmalayan10 kat fazla cezayı hak edecek. Zira polislerin cezasının alt sınırı 6 ay olduğu için onları hapissiz kurtaracaklar. Aynen kadın ve çocuk tecavüzcüsü alçaklara yaptıkları gibi..

FATMA ŞAHİN VE HSYK!

Bir savcı “vicdanı sızlamadan” böyle bir karara nasıl imza atabilir bilmiyoruz, anlamaya çalışmak da gereksiz artık, onlar başka bir gezegenden gelmiş olmalılar. Ama..

Kadın Bakanı Fatma Şahin “Bakan olarak” bu savcı ile kararını HSYK’ya kendisi şikayet edebilir ve soruşturma açılmasını isteyebilir. Bu durumlarda “savcı ve hakimler” verdikleri kararlarla o suça ortak olma suçu işliyorlar.

Onların da cezalandırıldığını görmek istiyoruz, yeter artık!

*****


Meclis’i yalnız şikeciler ilgilendiriyor!

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner yaptığı anayasayla ilgili konuşmada “istediklerinin herhangi bir anayasa olmadığını” söyledikten sonra yeni anayasada olmasını istedikleri bir dizi madde sıralamış. Özgürlüklerin çekincesiz korunduğu, hakların kısıtlanmadığı, yargının tarafsız ve bağımsız çalışmasının garanti altına alındığı, yasamanın denetleme görevini hakkıyla yaptığı, kuvvetler ayrılığı dengesinin işlediği vs. Hepsi çok yerinde ama gel gör ki hiçbirinin gerçekleşmesi mümkün değil.

MECLİS TEK-ELDE İKEN?

Bence en ufak bir ihtimal bile yok.. Kendileri de “bu ideal şartları” sayarken bugünün Türkiye’sinde olamayacağını biliyorlar sanırım. Gelelim nedenine, çünkü.. Çünkü yukarda sayılanlar ve örneğin “seçim sistemi” gibi buraya alamadıklarımın hiçbiri hata ya da bir eksik sonucu olmuş filan değil. Hepsi “böyle olmaları istendiği için” bugünkü haline çevrilmiş şartlar.

Meclis deseniz, bu şartları yaratanların çoğunluğa sahip olduğu ve istediği anda “muhalefet partilerinin tamamını devre dışı bırakarak” ya kendi karar veren veya sıkıştığında referanduma koşan bir partinin hükmü altında. O zaman bu ideal şartların nasıl oluşabileceğini düşünüyor TÜSİAD acaba? Örneğin “yargı tarafsız ve bağımsız” nasıl çalışacak (yüksek yargı dahil) bundan sonra, kuvvetler ayrılığı nasıl olacak?

Sadece şu “şike yasası” olayına bakın.. Futbolda şike yapanlara “hafif cezalar verilmesi” için Meclis, hükümet günlerdir seferber oldu, tüm sorunlar bir kenara itildi. Öte yanda yüzlerce insan “işledikleri yönünde tek kanıt çıkarılamayan örgüt suçu, terörist vs iddialarıyla” aylar, yıllar boyu cezaevlerine tıkıldı, pankart taşıyan öğrencilere 25 yıla kadar hapis istemiyle davalar açıldı, böyle bir seferberlik göremedik.

Bu Meclis’ten o ideal anayasayı ve sonra da o maddelerin gerçekleştirilmesini beklemek fazla hayalcilik olmuyor mu?

Ruhat Mengi
Vatan
Daha yeni Daha eski