Butik devlet! Veresiye satış!
Perşembe, Mart 22, 2012
Gazeteler, “hangisi benim babam” diye tabutlara koşan öksüz kalmış çocukların haberleriyle doluydu. Annelerin göz pınarları acıdan kurumuştu.
Soruluyordu elbet.
Ne işimiz var Afganistan’da?
Cevap cenaze gönü geliyordu.
Türkiye “butik devlet” değil.
12 askerin cenazesinin kalktığı gün, dilimize yeni bir “devlet tanımı” da kazandırıldı. Butik devlet değilsek; “çarşı devlet” sayılmalıydık. Derin devlet, kerim devlet, garson devlet, ezen devlet, buyuran devlet, dalgacı devlet, hortumcu devlet, zalim devlet, kollayıcı devlet diye her kesin kendi meşrebine (mizaç, huy, ahlak ve ideolojisine) göre çeşitlendirip söylediği adlara “Türkiye butik devlet değil” söylemi de eklenmiş oldu.
Butik devlet!
Eti belli, budu belli!
Afganistan’a gidemez.
Bu ülkeye asker yollayan devletler; “bütün dünyayı, ucuz hammade alacak, pahalı mal ve para satacak büyük bir çarşı gibi düşündükleri” için Afganistan ile Pakistan’ın yer aldığı bu büyük havzada “egemenlik mücadelesine” giriyorlar.
Emperyal (çarşı) devlet oluyorlar.
Xxx
ABD, Çin, Rusya, Hindistan, “Afganistan-Pakistan büyük havzasında” egemen olmak için askeri, teknolojik, diplomatik, kültürel ve ekonomik güçleriyle bilek güreşine girmiş durumdalar.
Afganistan’da ne var?
Büyük ulu dağlar var.
İnanmış insanlar var.
Eğitimsizler, yoksullar.
Sadece afyon üretebiliyorlar.
Türkiye de Afganistan’da “afyondan pay kapmak” için orada bulunuyor değil. Söz konusu olan zaten “Afgan afyonu” değil; Orta ve Güney Asya’daki çok sayıda ülkenin zengin hammadde kaynakları ile tüketim malına aç pazarlarına hakim olmak için stratejik bir üs olan Afganistan’da egemen olmak isteyenler; asker bulunduruyor. Zaten emperyal düşünceye göre ordular “ülkelerinin zenginleşmesi için” vardır.
Demek ki, Türkiye emperyal oldu.
Türkiye’nin fazla sermayesi var!
Dünyaya sermaye ihraç ediyor.
Türkiye üstün teknoloji üretiyor!
Pahalı teknolojik mallar satıyor.
Orta ve Güney Asya’nın ucuz hammaddelerini alıyor, Türkiye’deki ya da işçi ücretlerinin çok ucuz olduğu başka ülkelerde kuracağı fabrikalarda işliyor, dünyaya pazarlıyor.
Gerçek bu mu?
Hiç böyle değil.
Xxx
Türkiye’nin kendisi yüksek faizler verip dışardan sıcak para bularak, dış borcunu sürekli artırarak, yüksek kar transferini kabul edip dış sermaye çağırarak, sattığından (ihracat) çok alarak (ithalat) kendini emperyal ülkelere sömürtüyor ve bu sayede “balonlu ekonomisini” ayakta tutuyor.
Türkiye dış fazla vermiyor.
Çin’in, Almanya’nın, Japonya’nın, Rusya’nın tersine Türkiye dış açık veriyor. Yüksek teknolojiye dayalı pahalı ürünler de üretemiyor. Afganistan’dan 12 şehidin cenazesinin geldiği gün gazetelerde; “Türkiye ithal ettiği mallara parayı peşin ödüyor, kendi mallarını veresiye satmak zorunda kalıyor” diye haber vardı. Aldığı ile sattığı arasındaki fark da hep açılıyor.
Biz butik değilsek neyiz?
Niçin öldü 12 asker?
(Uyan borusu)
İtiraf!
Adana’da kapağından patlayan barajın suyunda boğularak ölen 10 işçiden cesedi bulunmayanlar hala var. DSİ Genel Müdürü, “inşaatları tek tek denetleyemeyiz, kadromuz az” diye itirafta bulundu. TMMOB’dan Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi yaptıkları incelemeden sonra bir rapor yayınladılar ve “Esenyurt'ta bir alışveriş merkezi inşaatı şantiyesindeki çadırlarda çıkan yangında yanarak ölen 11 işçinin kar hırsının ve denetimsizliğin kurbanı” olduğu belirtildi.
Necati Doğru
Sözcü
Tags