Denizde polis – asker atışması


İstanbul Emniyet Müdürlüğü Deniz Limanı Şube Müdürü Kasım Yağmur, denizcilikle ilgili bir dergide, “denizlerin tek hakimi” kendileriymiş gibi Sahil Güvenlik Komutanlığı’nı da “yok” sayan yazısı yayımlandı. Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Serdar Dülger, buna ilgili kuruluşlara gönderdiği “hizmete özel” kayıtlı yazıyla cevap verdi. Anlaşılıyor ki, karadaki bazı sorunlar, denizlere de yansımış.

Deniz Limanı Şube Müdürü Kasım Yağmur, yaptıkları çalışmaları öve öve bitiremedi ve o coşkuya şunları ekledi:
* İstanbul’da 11 limanda ve denizde meydana gelen olaylara müdahale ediyoruz
* Anadolu Yakası/Pendik’te ve Balat’da yüzer platform üzerinde olmak üzere yeni karakol amirlikleri kurulacak
*Anadolu Yakasında kaçak avlanma, akaryakıt kaçakçılığı ve Kartal Demir yerinde hizmet sağlayan acente teknelerini kontrol edeceğiz
* Sualtı Grup Amirliği’ni yeni teknolojik donanımlar ile donattık ve iç sularda meydana gelen olaylarda arama-kurtarma faaliyetleri yürüteceğiz
* 2011 yılı Mayıs ayında İstanbul Boğazı’nda meydana gelen helikopter kazasında şehit polislere iki saat boyunca ulaşılamadı
* Yasak trol avcılığı İstanbul’da bitirilme noktasına getirildi
* Ağır hizmet tipi yeni bir tekne alımını öngörüyoruz
* Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan Danış Koruma Daire Başkanlığı’na tayin edilerek 2012′de Ankara’da “Denizcilik Dairesi”nin kurulması ile görevlendirildi.

Kanunda yok, yönetmelikte var
Son yıllarda askeri küçümseme, yetkisiz, etkisiz ve başarısız gösterme alışkanlığı var. Neyse ki kuruluşunun hakkını hukukunu savunanlar bitmedi. Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Serdar Dülger, İçişleri Bakanlığı’nın yanı sıra bazı resmi kuruluşlara gönderdiği yazıda denizlerde “yetki” ve “uygulama” karmaşasına yol açılmaması gerektiğini belirtiyor ve şunları yazıyor:

“Deniz Şube Müdürlüğü ve Büro Amirliklerine 1996′da çıkarılan yönetmelikle verilen yetkinin kanunlar ile uyumlu olmadığı gayet açıktır. Yönetmelik için hukuki dayanak olarak belirtilen Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 16′ncı maddesi denizde bir yapılanmayı öngörmemektedir. Polisin denizdeki teşkilat ve görevlerinin temeli itibari ile bir kanuna dayanmamasının ve faaliyetlerinin Sahil Güvenlik Komutanlığı görevleri ile örtüşmesi sorunun esasını oluşturmaktadır.”

Dülger, resmi yazısında polisin bazı uygulamalarının yarattığı kargaşayı da anlatıyor:
* Deniz Şube/Deniz Büro amirliklerinin sahildar illerde ve özellikle İstanbul’da 11 limanda teşkilatlanması ve denizde meydana gelen olaylara müdahalesi kanuni dayanaktan yoksun fakat yönetmelik çerçevesinde yürütülmesi ciddi yetki karmaşasına sebep olmaktadır.
* İstanbul’da Anadolu Yakasında ve Haliç’te yapılan yeni yapılanmanın devletimizin kısıtlı mali kaynaklarının denizde kanunla kurulmuş bir kurum var iken mükerrer harcamalara neden olduğu ve neticesinde de kanun uygulamaları açısından bir karmaşaya neden olmaktadır. O sebeple yapılacak yatırım ve teşkilatlanma mutlaka gözden geçirilmelidir.
* İstanbul Deniz Liman Şube Müdürlüğü’nce kaçak avlanan tekneler ile akaryakıt kaçakçılığı ve hizmet teknelerinin kontrolü ilgili kanunlar kapsamında mümkün değildir.
* Sualtı Grup Amirliğinin iç sularda meydana gelen olaylarda arama-kurtarma faaliyeti icrası yönetmelik çerçevesinde mümkün değildir.”

2 saat değil, 5 dakika
Sahil Güvenlik Komutanı’nı en çok, geçen yıl İstanbul Boğazı’na düşen polis helikopterine iki saat boyunca ulaşılamadığı iddiası kızdırdı. İddianın gerçeği yansıtmadığını belirten Tümamiral Dülger şöyle dedi:
“Yazıda belirtilenin aksine İstanbul Boğazı’nda polis helikopterine yönelik icra edilen arama/kurtarma faaliyeti son derece başarılı bir operasyon olmuştur. Bahse konu iddia ve değerlendirmeler gerçekle örtüşmüyor. Arama-kurtarma faaliyetlerinde başarı kurtarılan insan sayısı kadar olaya reaksiyon süresi ile ölçülüyor. Bu olayda reaksiyon süresi 5 dakika olmuştur. Kaza ihbarı saat 16.42′de gelmiştir. Arama Kurtarma Birliklerinin olaya sevk zamanı ise saat 16.47′dir”

“Trol avcılığı bitirilmedi”
Emniyet Şube Müdürü Yağmur “trol ile balık avlanılmasının bitirildiği” iddia ediyor. Tümamiral Dülger ise “Bu da gerçekleri yansıtmaktadır” diyor ve ekliyor:

“Yasadışı trol avcılığının bir tek kurumun gayretleri ile önlenmesi mümkün değildir. Bu mesele; balıkçı ağından, tutulmasından, sofrada tabağa gelişine kadar bir sistematik içinde denizde, karaya çıkış noktalarında, halde ve balıkçı tezgahında kontrol edilecek şekilde ilgili kurumların işbirliği içinde ve bütünsel bir yaklaşımla çözülebilir.”

“Yetki karmaşasını daha da artırır”
Şube Müdürü Yağmur “ağır hizmet tipi yeni tekneler alınacağını, Denizcilik Dairesi kurulacağını” belirtiyor. Sahil Güvenlik Komutanı “Bunlar, Emniyet Teşkilatı’nın kendi iç işidir. Ancak, bu tür bir yapılanma ileride çok daha büyük yetki karmaşasını ortaya çıkarabilir ve devletimizin kısıtlı ödeneklerinin mükerrer olarak harcanmasına neden olabilir” görüşünü aktarıyor ve şöyle devam ediyor:.:

“Kanunlarda öngörülmediği halde yönetmelikle polisin denizlerde faaliyet öngörmesi hiyerarşiye uygun değildir. İlave yeni kurumların faaliyet göstermesi ve ilave yatırımlar yapılması yerine mevcut kurumların teşkilat, personel ve teçhizat bakımından geliştirilmesinin ve kurumlar arası koordinasyon usullerinin geliştirilmesi devletimiz kaynaklarının amaca uygun kullanılması açısından büyük öneme haizdir.”

Bir komutan ancak bunu söyleyebilir. Gerisi, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in bileceği iş. Bekleyelim bakalım bakan neler yapacak…

Saygı Öztürk
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)