Yeni eğitim yasası bir çorba, hem de kötü bir çorba
Salı, Mart 20, 2012
4+4+4 sisteminin tek amacı var o da dini eğitimi çağdaş eğitimin içine yerleştirmek.
Bunu yapabilmek için sistem bir sürü tuzaklarla doldurulmuş.
İmam hatiplerin ortaokul bölümleri açılacağına göre ilk dört yıldan sonra onbinlerce çocuk din eğitimi için oraya geçecek.
Okula başlama yaşı 5′e indirildiği için de 4 yıl sonunda bu çocuklar 9 yaşında imam hatipli olacaklar.
9 yaştaki israrın nedeni bu yaşın dini eğitime başlamak için ideal yaş olması.
İşte 12 yıl zorunlu eğitim diye yutturulan bu.
9 yaşındaki çocuk doğal olarak imam hatip seçimini kendi iradesiyle yapmayacak.
Annesi babası cemaat ve tarikatların bastırmasıyla imam hatip isteyecek.
Çocuk da boynunu büküp tıpış tıpış imam hatipin yolunu tutacak.
O çocuk 9 yaşındani itibaren de hiç anlamadığı bir dilde kuran’ı ezberleyecek.
İmam olarak yetişecek.
Üniversiteye girebilmesi ve doktor, mühendis, vali vs olabilmesi için de ölümüne çalıştırılarak normal liselerdeki eğitimi de almaya zorlanacak.
Oysa zorunlu eğitimin amacı bu değildir.
Uzmanlar çağdaş dünyada uygulanan zorunlu eğitimi şöyle tanımlıyorlar:
“Aynı kültür ve değerleri sağlamak için aynı programı uygulayarak yapılan eğitim.”
Şimdi bakanın dediğine göre okula alınma yaşı üst limit olarak 72 ay, alt limit olarak da 60 ay olarak belirlenmiş.
Bu demektir ki 60 ayı dolduran her çocuk okullu olacak.
Yani okula başlama yaşı 5′e inecek.
72 ay üst limit işin yutturmacası.
***
5 yaş uygulaması için uzmanların söyledikleri pek iç açıcı değil.
Şimdi Sabah Gazetesi’nde köşe yazıları yazan Özal’ın önce müsteşarı sonra siyaset arkadaşı Hasan Celal Güzel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde iki yıl 5 yaş uygulaması yapılmış.
Sonuç ne yazık ki tam anlamıyla fiyasko olmuş.
Uygulama sürecinde tam 240 bin çocuk 5 yaş kapsamında okula başlamış.
Sonuçta bu çocuklar perişan olmuş.
Uygulama fiyasko olup bir çok problem çıkanca uygulamadan vaz geçilmiş.
Yıllar sonra bu çocuklardan ite kaka liseyi bitirenler üniversite sınavlarında tam anlamıyla dökülmüşler. Büyük çoğunluğu da üniversitelere girememiş.
Ve bu acı deneme bir kez daha göstermiş ki bizde zeka yaşı 7′dir.
1987-1988′deki bu uygulamanın faturası ağır olmuştur.
Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın ”Dindar nesiller yetiştirmek” tutkusunun da Türkiye’ye acı faturalar ödeteceği konsunda eğitimcilerin hiç kuşkusu yok.
Ama işin vahim tarafı onları dinleyen de yok.
Peki göz göre göre, daha önce yapılan uygulama MEB’nın arşivlerinde birer kara sayfa olarak dururken yeniden neden böyle bir uygulamada ısrar ediliyor?
Bu sorunun yanıtı Başbakan’ın “Dindar bir nesil yetiştirmek” sözlerinde var.
***
8 yıl kesintisiz zorunlu eğitimin 28 Şubat’ın dayatması olduğu, bugün bunun rövanşının alındığı söyleniyor.
Hem Başbakan, hem AKP’liler bunu açık açık söylüyorlar.
Oysa 8 yıl sisteminin 28 Şubat’la ilgisi yoktur. Bu sistem çağın gereğidir ve geçiş için geç bile kalınmıştır.
8 yıllık kesintisiz eğitim ne getirmiş bir de ona bakmak gerekir.
Bunun için tek bir rakam vermek yeterlidir:
8 yıl uygulamasından önce kız çocuklarının okullaşma oranı yüzde 60′dı. Uygulamadan sonra yüzde 89′a çıktı.
Yüzde 29′luk bir artış.
Bugün yüzde 89 olan oran önümüzdeki yıllarda hızla inecek.
Acaba bunun için mi Cuhurbaşkanı ve Başbakan her gün televizyonlara çıkıp” Aman kız çocuklarınızı okula gönderin ” diye konuşuyorlar?
Tufan Türenç
Tags