Çelenk Koymak Büyük Suçmuş!


19 Mayıs’ta emniyet güçleri canla başla çalıştı.. Birkaç yerde kaçak oldu ama Atatürk heykeline çelenk koydurmamayı başardılar!..
Yurt çapında başarıdır bu!..
Büyük ödülü Tokat Emniyet Müdürü hak etti!..
Belli tecrübeli..
Atatürk heykelinin dört bir yanına polisleri dizmiş.. Barikat kurdurmuş.. Kalkanlı, coplu polisler heykele kimseyi yanaştırmamış..
Bırakın çelengi bir tek çiçek bile bıraktırmamış..
Görev başarıyla tamamlanmış!..
Gün öyle kolay geçmemiş.. Bir ara CHP heyeti girişimde bulunmuş.. Milletvekili Orhan Düzgün çelenk bırakmak istemiş..
Emniyet Müdürü geçit verir mi.. Barikatı sağlam tutmuş.. Onlar da hadise çıkmasın diye fazla direnmemişler..
Direnseler, ısrar etseler, zorlasalar..
Biber gazı..
Olacak iş değil, 19 Mayıs günü Atatürk anıtına çelenk bırakılır mı?
*
Biliyorsunuz, artık büyük suç.. Bırakın 19 Mayıs’ta Atatürk heykeline çelenk koymayı, bir tane kırmızı gül bırakmak bile suç..
Abartmıyorum..
Tokat Emniyet Müdürü suç olduğunu ilan etmiş.. Bu işin hırsızlık yapmakla eşdeğer olduğunu söylemiş..
Ha hırsızlık yapmışsın..
Ha Atatürk’e çiçek bırakmışsın..
Ne alakası var demeyin, ben de alaka kuramadım ama emniyet müdürümüz kurmuş..
Ben çelengimi koyayım suçsa işlem yap diyen milletin vekiline polisliğin ne olduğunu iki cümlede anlatmış..
Demiş ki; hırsızın dükkâna girdiğini gördüğümüz halde bir şey yapmayacak mıyız? Suç işledikten sonra mı müdahale edeceğiz?
Müdürümüz alakayı böyle kurmuş..
*
Emniyet müdürümüz iyi niyetli olmasa, çelenk konulmasına, yani suç işlenmesine izin verir sonra hepsini gözaltına alırdı..
Polisleri heykelin önüne dizerek suç işlenmemesi için önlemini almış!..
Tebrik etmek gerekir!..
*
Gördüğünüz gibi durduk yerde yeni bir gerginlik konumuz daha oldu.. Bu sene paldır küldür geçti, pek anlayamadık..
Ne de olsa ilk sene.. Önümüzdeki yıl polis bütün Atatürk heykellerinin önüne barikat kurar.. En küçük kaçağa izin vermez.. Suç işlettirmez!.. Elinde çiçek olanları püskürtür.. Direnip anıta yaklaşmaya çalışan çıkarsa gözaltına alır..
Çok ısrar edenlere hapis cezası bile verilir!..
Gidişat budur..


Kitap istiyoruz kitap..
Pazar günü bu köşeyi gördünüz mü; bilmiyorum..
Hatırlatayım.. Manhattan’daki, Bryant parkı yazmıştım.. Parkın köşesindeki mini kütüphaneyi..
İlhan hocam anında aradı.. Ben de benzerini köyümde yapmak istiyorum dedi..
Hadi yardım et..
Hayatını bu işe adadı.. Yeter ki çocuklar okusun, iyi okusun.. Şehirlilerden eksikleri olmasın..
Kitaba hasret kalmasınlar..
Maraş’ın dağ köyündeydi.. Allem etti kellem etti, konteynerden kütüphane yaptı..
Şimdi Silifke’de.. Silifke’ye 30 km uzaklığındaki Canbazlı köyünde.. Mersin’e 130 kilometre..
147 öğrencisi varmış..
İstediği para pul değil; kitap..
Çocuklar okuyabilsin diye.. İlhan hocaya desteğe var mısınız?
Tel şu; 0551 403 71 33..
Silifke’nin köyüne güzel bir kütüphane kuralım..


Güçlü iktidar yetmiyor güçlü Meclis de lazım
Dün asıl sorun yasama dedim..
Yasamanın, yürütmenin arkasında hizalanmasıdır dedim.. Bugün devam edelim..
Sorun yasamanın ayrı bir kuvvet olma özelliğini kaybetmesidir..
Sistemin adı ne olursa olsun.. İster parlamenter, ister başkanlık, ister yarı başkanlık fark etmez..
Yasama bu özelliğini kaybetmişse.. Yürütme yasamayı kelepçelemişse demokrasi sorunu vardır..
Bizde böyle bir durum var.. Eskiden de vardı denilecektir ama bu kadar değildi.. AKP’nin yüzde 50 ile iktidara gelmesiyle somut biçimde ortaya çıktı..
Yasama zayıfladı..
Yürütme yasamaya hükmetmeye başladı..
Yasamanın başkanları inisiyatif kullanamaz hale geldi..
Somut örnek..
Meclis Başkanı Çiçek’in tutuklu vekiller için bulduğu formülü Başbakan son dakikada elinin tersiyle itti..
Dikkat!..
AKP’nin Karayılan da yararlanır diye kabul etmediği yasa değişikliği için MHP ile BDP anlaşmıştı..
Altını çiziyorum..
MHP de, BDP de ‘evet’ demişti..
Bu konuda MHP’nin hassasiyetini dikkate alırsak yürütmenin son dakika Meclis’e attığı gole ne ad verelim?
Yürütmenin mutlak hâkimiyeti..
Başbakanlık rejimi..
*
Hazır, yeni anayasa yazımı gündemdeyken.. Hazır, sistem tartışması çıkmışken.. Hazır, cumhurbaşkanı mı güçlü olsun başbakan mı meselesi teraziye yatırılmışken.. Hazır, her şeyin konuşulmasına izin çıkmış gibi bir hal varken..
Meselenin bu yönünü ıskalamayalım..
Mesele vekillerin özgür olmamasıdır.. Vekilin seçmen adına genel başkanlar tarafından seçilmesidir.. Vekilin seçmenine değil başkanına bağlı olmasıdır..
*
Şimdi denilecek ki yürütmenin yasama üzerinde hâkimiyet kurması iyi oldu..
Yasamanın yürütmenin isteklerine anında cevap vermesi.. Oyalamaması..
Ülkeye istikrar geldi..
Yasalar hızla çıktı.. Türkiye bu sayede son 10 yılda rahat yüzü gördü..
Her alanda dev adımlar bu sayede atıldı..
*
Doğru ama artık iş otomatiğe bağlandı..
Meclis tartışmasız yürütmenin her dediğini yapar hale geldi.. Yürütmeyi denetleme, hesap sorma görevini askıya aldı..
Gidişattaki yanlışlığın sebebi bu.. Güçlü iktidarla birlikte güçlü Meclis’in olmaması..


Mehmet Tezkan
Milliyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)