Anıtkabir’i yasakla…
Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasakla…
Türk’üm demeyi yasakla…
Türk’lüğe övgüyü yasakla…
Milli bayramları yasakla…
Demek ki neymiş efendim?
Yasaklamalarla bir yere varılmıyormuş…
Yasaklar; isteği, sevgiyi, coşkuyu, kararlılığı daha da artıyormuş…
Şimdi anladınız mı?
Demek ki neymiş efendim?
“Türk”lüğü ve Atatürk’ü yasaklarla kaldırmak…
Korkutarak,, sindirerek, coplayarak, gazlayarak…
Arkası nereye dayanıyor olsa da…
Arkamda ABD var havasına girilse de…
Milli ruhu ve heyecanı öldürmek…
Atatürk’ü kalplerden sildirmek…
Her babayiğidin harcı olmuyormuş…
Anlaşıldı mı efendim?
Yasaklamakla “yasağın hakimi” olunmuyormuş…
Hayretle, ibretle görüyoruz ki…
Atatürk’ü…
Atatürk anıtlarını…
Milli bayramları…
19 Mayıs’ı…
Yasaklayanlar…
Halkın, sular seller gibi yurdun her yerinde akan coşkusunu, kararlığını, direnişi görünce…
“Halkın bayramına” sahip çıkıp “bizim bayramımız” söylemine ve moduna geçtiler…
Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasaklayanlar…
Atatürk sevgisinin önüne engeller koyan…
Ulu önderin yüceliğini, “sıradan biri” algısına indirmeye çalışanlar…
Zora geldiğinde, Mustafa Kemal diyerek…
ATATÜRK dememek için özen ve dikkat gösterenler…
Halk, TÜRK GENÇLİĞİ sular seller gibi meydanlarda akınca…
ATATÜRK adı ile yeri göğü inletince…
“Halkın bayramı” na…
“Bizim bayramımız” diye pişkince sahip çıktılar…
“İşte bayram böyle olur…”
“19 Mayıs böyle kutlanır…” mesajları vererek…
Pişkinliğin doruğuna çıktılar…
SON NOT:
Bu bayramda halk ne dedi biliyor musunuz?
Artık çok fazla ileriye gittiniz…
Haddinizi aştınız…
Kendinize gelin…
Sabrımız taşıyor…
Sakın ola, bundan sonra:
TÜRK’LÜĞÜMÜZLE…
ATATÜRK’ÜMÜZLE…
Oynaya kalkmayın…
Bu size son UYARI!..
Çünkü bıçak kemiğe dayandı!...
Burhan Özbey
