Kâzım Karabekir Paşa’dan Atatürk imal etmek


Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları; 1919’da başlattıkları mücadele ile Türkiye işgalcilerden kurtardılar ve yeni bir devlet kurdular.
Kurulan bu yeni düzen, eski düzen yandaşlarının tepkilerine yol açtı. Padişahçılar; Kürtçüler, tarikatçılar, hatta eski İttihat-Terakkiciler Atatürk’e karşı alttan alta mücadeleye başladılar. Sovyet belgeleri; bu gerici ekibe; İstanbul kaynaklı liman burjuvazisinin ve İngilizlerin kuvvetle destek olduğunu gösteriyor.
Bugün de aynı ekibin uzantıları; Mustafa Kemal’e karşı değişik taktiklerle mücadele yürütüyorlar. Atatürk resimlerinin devlet dairelerinden indirilmesine tutun da 19 Mayıs Bayramı’nın bir tür yasaklanmasına kadar.
Geçen ay Derin Tarih adlı bir dergi yayımlanmaya başlandı. Dergiyi yöneten Mustafa Armağan; ; Atatürk’e karşı yürütülen 80 yıllık savaşa Kâzım Karabekir Paşa’yı da dahil etti.
Osmanlı Devleti’nin zon zamanlarında yetişip Kurtuluş Savaşı’nda üstün yararlıklar gösteren Kâzım Karabekir Paşa, dürüst ve vatansever kişiliğiyle, yiğitliğiyle tarihimizde haklı bir şöhret kazanmıştır.
Lakin; devrimleri ve padişahlığın kaldırılmasını hazmedememiş; 1924 yılınının 17 Kasım’ında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) isimli bir parti kurmuş; Mustafa Kemal Paşa ile arası açılmıştır. Bunun sebebi de TCF’nin tüzüğüne; “Parti, dinsel itikad ve fikirlere saygılıdır. Milletten izin alınmadıkça yeni devrimler yapılmayacaktır.” gibi maddeler konularak tutucu tabana işaret verilmesidir. (Ayrıntılar için bak: DERSİM İSYANLARI VE SEYİT RIZA GERÇEĞİ isimli çalışmamızın Şeyh Sait İsyanı bölümü) Böylece cumhuriyete karşı olan bütün unsurlar bu partiye doluşmuş;
1925 Mart ayında patlayan Şeyh Sait isyanı yandaşları da TCF’de odaklanmışlardır.
İş bu kadarla kalmamış; Mustafa Kemal ile hesaplaşmak niyetinde olan eski düzen yandaşları; bu kez 1926 yılında İzmir’de Atatürk’e suikast düzenlemeye kalkışmışlardır. Bu suikast girişimini soruşturan İstiklal Mahkemesi; Kazım Karabekir Paşa’yı da sorgulamış; onun cezalandırılmasına da Atatürk engel olmuştur.
EMRİNDEYİM PAŞAM
1919’a dönecek olursak: Kâzım Karabekir Paşa; Mustafa Kemal Paşa ile eşit durumda olmasına karşın; Türkiye’yi içine sürüklendiği buhrandan ancak Kemal Paşa’nın kurtarabileceğini biliyordu. Bu yüzden de Kemal Paşa Erzurum Kongresi için bu ile gittiğinde; Kâzım Paşa onu karşılamış; “Ben ve kolordum emrindeyiz, paşam.” demiştir. O günlerde asker elbisesini yeni çıkarmış olan Mustafa Kemal için bu desteğin eşsiz olduğu ortadadır.
Ama; araya giren siyasi görüş ayrılıkları; Kâzım Paşa’nın padişah dönemindeki düzenin sürmesinden yana olan tavrı; devrimlerle Türkiye’nin dönüştürülmesinden duyduğu korku ve kuşku, iki büyük paşanın arasını açmıştır. Bir de buna taravmatik İzmir yargılaması eklenince ipler iyice kopmuştur.
Dergide aktarılan anı parçalarından anlamaktayız ki işte bu kırgınlık ve öfke ile Kâzım Paşa, anılarını yazar iken, Kemal Paşa’yı İslam dinine karşı imiş gibi gösteren tavır içine girmiştir.
Şimdi Mustafa Armağan, tarikat bağlantılı çevreler ve Batı sermayesine eklemlenmiş liberaller bu ideolojik anı kırıntılarını alıp Atatürk’ü kötülemek için kullanıyorlar.
Peki Atatürk; İslam dinine Kâzım Karabekir Paşa’nın anlattığı gibi mi bakıyordu? Bunun cevabını da yarın bir uluslararası otoriteden aktaralım.
DENİZLERE SELAM
12 Mart 1971 darbesi Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi hükümetine karşı yapıldı. Ama onlar; darbecilerin sıkıyönetim mahkemesinde aldırdığı idam kararını; TBMM’de; “Üç bizden, üç sizden!” diyerek onayladılar, Deniz Gezmiş; Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı tam 40 yıl önce idam ettirdiler. Böylece de Adnan Menderes’in intikamını almış oldular.
Bağımsız Türkiye ve işçi-köylü hakkı için mücadele eden 3 sevgili arkadaşlarımın anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Bu darbeci-gerici takımı bilsin ki; onları astılar ama öldüremediler...

Rıza Zelyut
Güneş

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)