Komuta kademesinin beşte biri cezaevinde
Pazartesi, Mayıs 14, 2012
SEVGİLİ okuyucularım AKP iktidarının en büyük amacı Cumhuriyet ilkelerine, Atatürk devrim ve ilkelerine gönülden bağlı olan Türk Ordusu’nun sesinisoluğunu kesmek, ordumuzu ülke sorunlarından uzaklaştırmak, kurulmak istenen İslam devletini bu yolla gözlerden saklamaktı.
Bugün yaşanan olayların temelinde bu gerçekler yatıyor.
Yakın siyasi geçmişimizdeki bütün gerici partiler ve onların genel başkanları, hep bu amacın peşinde koştular. Ancak ya güçleri yetmedi, ya da başka şeyler oldu ve bu amaca hiçbir zaman ulaşamadılar.
Ne zaman ki AKP 2002 yılında iktidar oldu, bu yolda sessizce ilerlemeye başladı. Ama bunu başarmak pek kolay değildi. Başarıya ulaşmak için üç ayrıseçim geçmesi gerekti.
2002 ve 2007 seçimleri yetmiyordu çünkü iktidar olsalar bile yeterli güce ulaşmaları mümkün olmamıştı.
İstemediklerini tümüyle tasfiye etmek için üçüncü seçimi, 2011 seçimini beklemeleri gerekti.
Onu da kazanıp devleti tümüyle ele geçirdiklerinde, sıra artık Türk Ordusu’nu şu veya bu biçimde devre dışı bırakmaya geldi.
O sırada çok önemli bir olay bu iktidar partisinin imdadına yetişti.
Türk Ordusu’nun komutanları, kendilerine yapılan siyasi baskı nedeniyle istifa ettiler…
Ve Genelkurmay Başkanlığı makamına, o güne kadar ismini duymadığımız, cismini bilmediğimiz Necdet Özel getirildi
Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ‘in geçmişte Başbakan Tansu Çiller için söylediği bir söz vardı: “Bize tak diye emrediyor, şak diye yapıyoruz” Bu sözün sadece o geçmiş günlere özgü olmadığını, Necdet Bey döneminde de aynı uygulamanın hem de çok daha fazlasıyla geçerli olduğunu böylece öğrenmiş olduk.
Bu günlere nasıl vardığımızın ikinci boyutunu da asla ıskalamayalım. Kurulan özel yetkili mahkemeler , nice aydın ve yurtsever insanlarımızla birlikte Türk Ordusu’nun çok sayıda komutanını tutukladı. Gerekçe hazırdı:Bunlar hem terörist, hem de darbecidir. Darbe yapıp AKP iktidarını düşüreceklerdi. Orgenerallerden astsubaylara kadar çok sayıda TSK görevlisi tutuklandı. Adına Balyoz, Ergenekon denilen bu davalara sonra başkaları eklendi.
Şimdi Türk Ordusu’nun emekli veya muvazzaf (halen görev başında olan) nice komutanları, bulundukları cezaevlerinde plastik leğende çamaşır yıkıyorlar.
Yandaş iktidar medyası onlara küfürler, hakaretler savururken, yalan ve iftiralarla üzerlerine giderken, dört duvar arasındaki o insanların sesisoluğu çıkmıyor. Meydanı boş buldukça daha çok sövüyorlar.
Hep neyi düşünüyorum bilir misiniz “Madem halen tutuklu olan yüzlerce subay darbe yapmaya teşebbüs etmişti, niçin yapmadılar”
Onların korkak, yeteneksiz, beceriksiz olduklarını hiç sanmam. Her biri askeri liselerden, sonra Harp Okullarından yetişmiş, çoğu kurmay olmayı başarmış karacı, havacı, denizci ve jandarmalar…
Bir araya geliyorlar, plan seminerleri yapıyorlar ama iş darbe yapmaya (!) gelince tırsıyorlar.
Hani şu suikast mağduru Bülent var ya, ne demişti o…
“Biz iyi ki bunlarla savaşa girmemişiz. Bunlar savaşmaktan başka her şeyi yapar.”
Evet, günün birinde (2007 yılında) özel yetkili mahkemeler devreye girdi ve tutuklamalar başlatıldı. Bu süreçte bazı acı gerçeklerle yüz yüze geldik.
Türk Ordusu içinde silah arkadaşlarını jurnal eden, gammazlayan tiplerin olduğunu böylece öğrenme fırsatını bulduk.
Mahkemeler uzadıkça uzuyor. Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneralİlker Başbuğ, davalar birleştirilince şimdi Ergenekon davasında Danıştay’ı bombalayan ne idüğü belirsiz şahıslarla aynı davada yargılanıyor.
Türk Ordusu’nun emekli ve halen görevde olan komutanları, işte böyle yöntemlerle aşağılanmak isteniyor.
Emekliler bu durumda ve tamamı SilivriCezaevi’nde çile çekiyor. Peki ya muvazzaflar?
Sevgili okuyucularım, lütfen şu rakamlara dikkatle bakın ve asla unutmayın:
Şu anda ordumuzun halen görevde olan, ancak tutuklanmış bulunan 69 general ve amirali hapiste. İçlerinde orgeneraller, koramiraller var.
Şimdi belki aklınıza bir soru takılır: “Acaba ordumuzda toplam olarak kaç general ve amiral var?” 362 Demek ki Türk Ordusu’nun komuta kademesinde, halen görevli olan general ve amirallerin beşte biri tutuklanmış durumda.
Hükümet bunların durumunu ilk yapılacak Yüksek Askeri Şura toplantısında gündeme getirecek ve Genelkurmay Başkanı Necdet Bey karşı çıkmadığı takdirde tamamı emekliye ayrılacak.
Bu aşamadan sonrakisöylentileri, onların yerine kimlerin getirileceğini burada yazmak içimden gelmiyor çünkü Türk Ordusu’na saygım devam ediyor.
Peki ama tutuklu olanlar sadece general ve amiraller mi? Değil Ordumuzun nice seçkin subayları da tutuklu. Karacılar, denizciler, havacılar, jandarmalar…
PKK’yı bombalayan savaş pilotları, PKK ile vuruşan karacı ve jandarmalar, ülkemizi yurtdışında temsil eden üç yabancı dil bilir denizciler… Saymakla bitmez. İtiraf ediyorum, onların tam sayısını bulamadım. 200’e yakın olsa gerek.
Bir ordu düşünün, general ve amirallerinin beşte biri tutuklu. Bundan sonra hangilerinin, kaç kişinin daha tutuklanacağını hiç kimse bilmiyor. Bu işin sonu nereye varacak? Onu da bilen yok. Burada ben Ergenekon davasını ölçü
olarak alıyorum. “Terör örgütü ve darbecilik” iddiasıyla açılan davada bugüne kadar ne örgüt çıktı, ne de darbe.
Birbirini ilk kez duruşma salonunda görüp tanıyan bir sürü masum insan yıllardır Silivri hapishanesinde boş yere çürütülüyor. Bu davanın hakimleri kararı nasıl verecekler, gerekçeli kararları nasıl ve ne zaman yazacaklar, doğrusu herkes merak ediyor.
Balyoz davası ise apayrı bir olay. Burada muhbir vatandaşlar tarafından servis edilen yüzlerce düzmece belge olduğu kanıtlandı ama değişen bir şey yok.
Sonuç olağanüstü: “Ordumuzun komuta kademesinin beşte biri hapiste.”
AKP’nin TSK ile oyunu şimdilik böyle. Oyunu AKP kazanmış, amaca ulaşmış gibi görünüyor. Acaba Necdet Bey ne düşünüyor.
Emin Çölaşan’ın notu: Çok sayıda silah arkadaşının tutuklu olduğu Balyoz davasında, arkadaşlarının ısrarla istemesine karşın tanıklık yapma yürekliliğini gösteremeyen Bay Hilmi Özkök, İzmir’de açıklama yaptı:
“12 Eylül öncesinde ordudan istifa etmeye karar vermiştim. Bilgisayar yazılımcılığı ve televizyon antenciliği yapacaktım ama ihtilal olunca kaldım”
Keşke ihtilal olmasaydı, istifa etseydi, gelip bizim televizyona da anten taksaydı
Emin Çölaşan
Sözcü
Tags