
Gaziler Kılıçtaroğlu'nu ziyaret etti
Kılıçdaroğlu, “Millet evinde rahat uyuyorsa, siz bedel ödediğiniz için rahat uyuyor” dedi
“İngiltere’de bir gazi büyük bir mağazaya gittiğinde ‘gazi geldi’ diye anons ediliyor, ne yazık ki biz gazilerimize gereken saygıyı da, ilgiyi de gösteremiyoruz”
-“Güneydoğu gazileri ve şehit aileleri olarak CHP’nin ülkemizin kanayan yarası olan terörü bitirmek için ne yapacağını öğrenmek için geldik. Ziyaretimiz esnasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun terörü bitirme konusundaki kararlılığını gördük.”
-“CHP’nin akil adamlar konusundaki teklifinin şehit yakını ve gazileri de kapsadığını öğrendik. Bu konuda yaptığımız görüşmeden sonra gönül rahatlığıyla buradan gidiyoruz.”
Kürt sorununun çözüm dahil olmak üzere gazilerin her konudaki sorularını yanıtlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle ;
Gazi Başkan ; Bizim şehit ve gazilerimizin bazı sorunları var. Bu sorunları dile getirmek bizim bazı maddi veya manevi sıkıntılarımız var onları size arz etmek istiyoruz. ikabul ettiğiniz için size teşekkür ediyorum.
Şöyle; bütün gaziler, bütün bacağını vermiş, kolunu vermiş gazilerimiz, güneydoğuda gazilerimiz maddi yönden sıkıntıları var. Onların en fazla aldıkları maaş 1100 lira civarında bir para. 1100 lira parayla geçimini sağlayamıyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şuanda en yüksek aylık 1100 liramı?
Başkan- 1100. En düşük çoğunlukla çalışmayan gazilerimiz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- 1100’den başlıyor.
Başkan- 1100’den başlıyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- O da çok şey değil yani.
Başkan- Bunların sıkıntıları var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ödenen aylık gazi aylığımı oluyor?
Başkan- Gazi aylığı. Böyle bir sıkıntılarımız var. Diğer yönden bazı PKK’yla ilgili tereddütlerimiz var o konularda. O anlaşmalar konusunda. PKK’ya af çıkıp çıkmayacağı konuları. Tabi arkadaşlarımızın düşünceleri. Bu arkadaşların düşünceleri tabi ferdi olarak da size arz etmek istiyorlar ama bizim size tabi ki beklentilerimiz arkadaşlarımızın düşüncelerini bize arz etmesi. Sizinde bu konuda bize yardımcı olacağınıza inanıyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yardım konusunda hiç endişeniz olmasın. O soruları tabi büyük bir zevkle dinleyeceğim.
Gazi Ertan- Sayın Genel Başkanım, bize değerli zamanınızı ayırdığınız için şehitler ve gaziler adına şükranlarımızı sunuyorum. Efendim biliyorsunuz ki Sayın Başbakan bizlerle ilgili 20’ye yakın bir kanun maddesi sundu. Halkın duygularıyla oynamak üzere planlanmış bir kanun maddesiydi bizlere göre. Çoğu verilen hakları tekrar veriyormuş gibi gösterip 5., 6. dereceden başlayıp 1. dereceye kadar hiçbir gazimize hak verilmeyip sadece bakıma muhtaçları, benim gibi bakıma muhtaç insanlara bazı haklar getirmiştir. Bu şey süreci içerisinde sivil şehitlik ve sivil gazilik projesini sunmaya kalkmıştır. Uludere olaylarındaki kaçakçıları başımıza şehit ilan edecekler. Bizim bu tip sıkıntılarımız var. Şimdi Sayın Başbakan çıkıyor basın açıklaması yapıyor şunları şunları verdik diyor ama genel metinin üzerine baktığınız zaman hiçbir arkadaşımıza hiçbir hak verilmiş durumda değil. Verilen haklar basit bir örnek vermek gerekirse kira yardımı olarak 10 yıldan 15 yıla kadar çıkarıyor. Bunu sadece muazzaf askerlik yani subaylara verilen bir hak olarak düşünün. Er ve erbaşlara verilen bir hak değildir.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kira yardımı yani lojmanda kalmamı?
Gazi Ertan - Bir 10 süre yararlandıktan sonra…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yani 15’e mi çıkardılar bunu?
Ertan Bey- 15 yıla çıkaracağını söylüyor. Fakat bunlardan hiçbirimiz faydalanmıyoruz. Toplu konut kredisi verdim diyor, 2008 yılıyla sınırlandırıyor. İşte bütün gazilere toplu konut kredisi veriyor. Zaten bu gazilere verilen bir haktı. İş hakları veriliyor deniyor. Sadece şehit ailelerine veriliyor. Gazi arkadaşlarımızın çoğu bu konuda çok mağduriyetler yaşıyor. Çünkü biz hastanede yattığımız süreç içerisinde hepimizin ailelerimize karşı bir vefa borcu var. İş haklarımızı tuttuk kardeşlerimize verdik. Bize en yakın insanlara verdik. Dedik ki biz zaten uzvumuzu kaybettik. Birde siz bize gelip bakıyorsunuz bunun vicdanı bir rahatsızlığı vardı verdik. Fakat bizim psikolojimiz daha sonra işsizlikten dolayı bozulmaya başladı. İş hakkımızda olmadığından. Dedik ki arkadaşlar, işte terörle mücadele eden gazilere ikinci bir iş hakkı daha verilsin. Bunu sadece şehit aileleriyle kısıtlanmaya gidildi. Bunu da halkımıza duyururken Sayın Başbakan veriyormuş gibi imaj yarattı. Gene tabiri caizse oy dilenciliğine çıktı. 20 maddenin üzerinde tek tek konuşulursa Sayın Başkan bize yansıyan sadece ortez ve protez kısıtlanması getirilmemek üzere bakıma muhtaçlara verildi. Bu bakıma muhtaç kavramı da şunlara verildi. Harp malulleri ve vazife malullerine. Bende harp malulüyüm. Bana bu hakkı verdi. Zaten hakkım olan şeyi verdi bana. Kanunun içerisinde vardı, hakkımdı, veriyormuş gibi yaptı. Terörle mücadele gazilerin zaten bu hakkı vardı. Bunları halka anlatırken veriyoruz demeye başladı. Zaten bu terörle mücadele gazilerinin hakkı. Bu rahatsızlık var.
Yani bu sizde dahil, arkadaşlarımızda dahil genel kurul toplantılarında dile getirir. Diğer türlü görüşmelerde komisyonlar kurulacak belki. Maddi olarak da olsun gazilere yeni verilmiş bir şey olmasın. Bak bacağım yok, 1 milyar 124 milyon para alıyorum. Örnek aynısını uzman alıyor 2750, astsubay alıyor 3 milyar. Aynı bacak, o da bacak o da. O parayla yapmış, ben vatan için yapmışım. Yani bunlar dile getirilirken bir şeyler yapılıyorken gerçekten yapılsın. Beni kullanaraktan oy potansiyelini arttırmasın. Ne oldu? Referandum sürecinde bizim için bazı maddeler kondu diyorsun. Zaten var bu anayasada. Benim ayrıcalığım vardı. Pozitif ayrımcılık diye madde koydular engelliyi… Tamam onlara da versinler. Sakat olan, benim için bir şey yapılacaksa gerçekten yapılsın, insanlar kandırılmasın, göz boyanmasın. Tek istediğimiz bu. Destekçimiz olun, yanımızda olan. Artık duygusallık, gerçekten ben artık duygusal demiyorum çünkü az önce arkadaşımızda dedi iş hakkımızı ailelerimize verdik. Ben 20 yaşındayken diyelim örnek 1 milyar verdiği zaman bana yeterdi. Ama bakıyoruz ki hayat şartları farklılaştırdı. 1 milyara şimdi ben çocuk mu okutacağım, ev mi geçindireceğim, doğalgaz, elektriğimi, suyumu mu alacağım? Ama iş hakkına gerçekten ihtiyaç duyuyoruz. Yani bir 3 milyar, 4 milyar maaş versek ne olur, kaç kişiyiz? Diyor ki, 15 yılda konut kredisini, kaç kişi kullanıyor? 300 – 500 kişi. Bakıma muhtaçlara asgari ücretten hak vermiş. Kaç kişi? Topu topu Türkiye genelinde 550 kişi. Yani bu nedir yani? Bu çok atla deve değil ki. Kimse incinmemeli, kırılmamalı. Biz tek temennimiz siz yapın anlamında değil, destekçimiz olun, sesimiz olun. Bizim burada tek amacı da budur.
Gazi, Bir de Sayın Başkanım, sürekli sizi görüyorum, siz kabul ediyorsunuz. Kendileri neden gelmiyorlar? Birde onlar sorsun.
Gazi ; Burası Atatürk’ümüzün cumhuriyet, o yüzden bize sahip çıktınız. Sağ olun.
Gazi ; Bir de arkadaşlarımızın sorunlarını dile getirmek istiyorum. Şehit aileleri, malul gazileri, bu arkadaşlarım malul gazi. Başta malullerin maaşlarının artırılması konusu. Biz bir 7 maddelik bir önerimiz var. Bu zaten kendimiz elde yazdık getirdik ama. Bunların maaşlarının arttırılması konusu. Malul gazilerimiz ikinci iş hakkı verilmesi konusu. Çünkü Türkiye’de işsizlik oranı yüksek olmasına rağmen ikinci iş hakkı verildiği takdirde işsizlik oranının da düşürülmesine sebep olur. Malul gazilerimize ikinci iş hakkı verilmeli.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Tek kişiye veriyorlar şimdi.
- Şimdi tek kişiye veriyorlar. Onlarda şöyle bir durum olmuş.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şehitlerin iki çocuğuna veriliyordu değil mi?
**** Bir eşine, bir çocuğuna. Ama iki çocuğu varsa bir çocuğu açıkta kalıyor bu yanlış bir şeydir bir. İkincisi; gazimize iş hakkı verilmiş bir iş hakkı, eşine verilmiş, eşi de ayrılmış gitmiş. Adam tek başına kalmış gazimiz. Bu sefer ikinci iş hakkı olmadığı için gazimiz açıkta kalmış. Yani gazilerimize ikinci iş hakkı.
Vazife malullerine faizsiz konut kredisi 69 bin lira. Ama ertesi ay, bu ay verdin, haziran ayı faiz konut kredisi verdin, ertesi ay Temmuz ayında maaşından 4’te 1 oranında kesilerek geri dönüş yapıyor. Bu Türkiye Cumhuriyetinin bütçesine bir katkı şey olacağını sanmıyorum. Ama vazife malullerine bunlar. Vazife malullerinin çocukları üniversitelerde yurtlarda yer verilmiyor, harçlardan muaf tutulmuyor. Bunların tutulması. Diğer yönden kira yardımı adı altında rütbelilere veriliyor 10 yıl ama rütbesiz erlere kira yardımı verilmiyor. Bunlara kira yardımı olarak 10 yıl eşit 500 lira her ay kira yardımı adı altında maaşlarına ilave edilmesi gerekir. Bunlar malul gazi rütbeliler, rütbesizler diye ayrım yapılmış. Rütbeliler kamu yararına çalışan personel güneydoğudaki bizim gazilerimiz, erlerimiz kamu yararına çalışan personel statüsünde değil pozisyonu yaratılıyor. Her rütbelilere veriliyor. Kira yardımı olarak 10 yıl 500 lira, 400 lira veya 600 lira bütün gazilerimize bu paranın ödenmesi gerekiyor.
En önemli bir konuda şu vardır. Atatürk zamanında çıkartılan bir tütün ikramiyesi, içkiden, sigaradan tütün ikramiyesi kesiliyor. Bunun 4’te 1’i veya 5’te 1’i personele, gazilere, vazife malullerine, şehit eşlerine dağıtılıyor. Diğerleri mali bakanlığının bütçesine gelir olarak kaydediliyor. Bu paranın tamamı hepsi gazilere ödenmesi gerekmektedir. Bu parayı ödemiyorlar, hepsini ödemiyorlar.
Diğer bir konumuzda madalya maaşının verilmesi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Madalya maaşı.
- Evet madalya maaşının verilmesi. Tütün ikramiyesinin toplanan paranın tamamının üyelere verilmesi. Madalya maaşının verilmesi.
Şimdi biz 61. maddede zaten orada diyor. Türkiye Cumhuriyeti anayasasının orada da derler. Bütün gazilerine, vazife malullerine, harp malullerine en iyi şekilde yaşama şeklini sağlar diye maddesi de var. Ama bizim gazilerimiz rezalet içerisinde yaşantısına devam etmektedir.
Konumuz bu.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Demokrasisi gelişmiş sosyal bir hukuk devletinde bütün dünyada gazilere özel bir önem verilir. Her tarafta böyledir. Gidin İngiltere’de de böyledir, Fransa’da da böyledir, Japonya’da da böyledir. Çünkü bu insanlar toplum için fedakarlık yapmışlardır. Kendileri için değil, ülkeleri için ve toplum için. Burada millet evinde rahat uyuyorsa siz bedel ödediğiniz için burada rahat uyuyordur. O nedenle unutmazlar bunu. İşte arkadaşlarım söylüyorlar ve İngiltere’de bir gazi mağaza gittiğinde anons ediliyor gazimiz geldi diye. Herkes saygı gösteriyor o insana. Neden? O minnet borcunu ifade etmek. Yoksa başka bir şey değil.
Fakat biz bu olgunluğa ulaşamadık. Maalesef ulaşamadık. Çünkü bizim toplum olarak kültürümüz daha henüz bu düzeye ulaşmadı. Ama buna ulaşmanın yolu size değer vermekten geçiyor. Aylıklarınız, kaç kişisiniz Allah aşkına toplam kişi?
Gazi; - 10 bin kişi geçmez.
Kemal KILIÇDAROĞLU- 10 bin kişi ayda…
Gazi - Malul gazileri 4 bin civarında.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Fark etmez hepsi 10 bin olsun. 10 bin değil 20 bin olsun. Yani 20 bin kişi ne demektir koskoca Türkiye Cumhuriyetinin bütçesi içinde? Bir damla bile değil yani.
Onun için konu maalesef terör azdığı zaman gündeme geliyor, terör bittiği zaman tamamen unutuluyor. İş biraz ona endekslenmiş durumda. Sizin talepleriniz daha önce bize geldi. Biz o talepleri aldık. Kanun tekliflerimizi verdik sizin az önce Sayın başkanın söylediği kanun tekliflerini verdik. Fakat sizde takdir edersiniz ki, bizim kanun teklifimiz yetmiyor. Bir; komisyon başkanının, diyelim ki plan bütçe komisyonunda görüşülecekse plan bütçe komisyonu başkanının o teklifi gündeme alması lazım. Bütün komisyon başkanları iktidar partisinde. Onlar gündeme alırlarsa görüşülür, gündeme almazlarsa görüşülmez. Yani öyle bir yetki. Ama AKP’nin bir kanun teklifi geldiğine göre eğer o görüşülürse bunlarda mecburen onun arkasına takılır. Topluca görüşülür ve biz bunları gündeme getiririz. Topluca görüşülmese dahi onu yapmasalar bile bizim arkadaşlarımız sizin bu taleplerinizi tek tek gündeme getirirler. Hem komisyonlarda, hem genel kurullarda söylerler. Yani uzun yıllar maliye bakanlığında çalışmış arkadaşlarımız var, bürokraside çalışmış arkadaşlarımız var. Belki bu geldiğinde sizlerle de yeniden temas kurabilirler. Sizin derneklerle bir araya gelip bu ne ölçüde sizin taleplerinizi karşılıyor, biz neler söylemeliyiz diye size danışırlar. Bunu bilmenizi isterim.
İşte şikayetiniz zaten vardı hakkımız ama sanki bize yeni haklar veriliyormuş gibi aslında başkasına verilip bizim ismimiz kullanılıyor diye. Bu da söylendi. Bunun söylenmesinin nedeni kanunun adından kaynaklandığı için. Yoksa onun bilinçli olarak yapıldığını sanmıyorum. Bakın samimi söylemem gerekirse. Oysa farklıda söyleyebilirdim. Ama kanunun adı öyle olduğu için o ad tekrarını sizin işte malul, gaziler, şehit yakınları, şehit aileleri dendiği için ve o yasada değişiklik yapıldığı için mecburen o isimler kullanılarak ilaveler yapılıyor. Ama dediğim gibi ilke olarak, sayı olarak az, tabi çok daha az olmasını isteriz ayrıca onu da söyleyeyim. Türkiye Cumhuriyeti devleti size iyi koşullar sağlamak zorundadır. Sadece bakın diyorsunuz kira yardımı. Aslında sadece kira yardımı değil. Kullandığınız doğalgazın bedelini de ödemek durumundadır aslında bu devlet size. Kullandığı doğalgazdan ne olacak yani? Doğru dürüst size imkan sağlamıyor yani. Ne aracı, ne şuyu, ne buyu. Ufak tefek imkanlar sağlanıyor. Bununla bile mutlusunuz siz. Aslında biraz daha imkan sağlansa çok daha rahat olacak. Sizde rahat edeceksiniz, toplumda rahat edecek. Toplumun vicdanı da rahat edecek. Siz bakmayın sizin şikayetiniz olduğu zaman gazetelerde küçük bir haber bile olsa onu unutmayın binlerce kişi okuyor ve binlerce kişinin vicdanı sızlıyor. Yani kolay bir olay değildir bu.
Onun için olaya biraz öyle bakmanızı isterim.
Sayın Başbakan sizi niye kabul etmiyor. Onu bilemem tabi. Yani o Başbakanın şeyine bağlı. Belki bu tür şikayetleri dinlemek istemez Başbakan. Normalde bir Başbakanın sizleri kabul etmesi ve birinci elden sizleri dinlemesi lazım. Yani görüşmekte hiçbir sakıncası yok. Görüşülebilir, şikayetler aktarılabilir. Belki bazılarından Başbakanın haberi de yoktur onu da söyleyeyim. Ama ben iyi niyetle yola çıkıyorum. Mademki biz bir araya geldik ve mademki doğruları konuşacağız bende objektif konuşmaya çalışıyorum.
O nedenle mali yük nedir size sağlanan olanakların ek mali yükü ne olabilir? Baktığınız zaman çok küçüktür ve buna devlet katlanabilir. Mesela siz tütün ikramiyeleri diyorsunuz. Onun adı tütün fonu şimdi. İyi para var o tütün fonunda. Ve biz soruyoruz siz o parayı ne yapıyorsunuz diye.
*****Ama hepsini ödemiyorlar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biliyorum. Yani onun nerelere harcandığının iyi bilinmesi lazım.
*****Sosyal güvenlik kurumu bize maaş olarak veriyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tütün fonu diye bir fon var. O fon nerelerde kullanılıyor bizde soruyoruz. Sizde mesela vatandaş olarak bilgi edinme hakkınızı kullanıp o fonun nerede kullanıldığını sorabilirsiniz yani. Öyle bir hakkınız var zaten.
Efendim teröristin cezası ne olmalı diye arkadaşlarım sordular. O konuda şu olmalıdır veya bu olmalıdır demek doğru değil. Yani mevcut yasalar var, cezalar ceza kanunlarında yer alıyor. Hakim dosyaya bakıyor, iddianameye bakıyor, delillere bakıyor ve bir ceza veriyor.
Şimdi bana önemli bir soru sordunuz. Kürt sorunu nedir, Kürtlerin sorunu nedir diye. Şimdi sorun isim çok önemli değil. Adına ister Kürt sorunu deyin, ister Kürtlerin sorunu deyin, ister doğu, güneydoğu sorunu deyin, ister terör sorunu deyin. Ne derseniz deyin. Ama ortada bir sorun var. Bir sorun var. Hangi pencereden bakarsak bakalım. Benim baktığım pencere budur, sizin baktığınız pencere, MHP’nin baktığı, AKP’nin baktığı, BDP’nin baktığı, CHP’nin baktığı pencere. Diyelim ki her birimiz farklı pencereden bakıyoruz. Ama ortada bir sorun var. Şimdi bu sorun yeni çıkmış bir sorunda değil. 30 yıllık bir sorun. Hatta 32 yıl, belki 33, belki 35 yıldır devam bir sorun. Şimdi bu sorunu bizim çözmemiz lazım. Ben ne düşündüm? Bu sorunun çözümüyle ilgili her partinin görüşü vardır. CHP olarak bizim var, AKP’nin var, MHP’nin var, BDP’nin var. Herkesin bir çözümü var. Herkes bir şey söylüyor. Ama sorun çözülmüyor. Gazilerimiz gene var, şehitlerimiz geliyor. Bizim bu sorunu çözmemiz lazım. Birincisi şu; sorunu kim çözecek? Kim çözecek sorunu? Bunun cevabı belli siyaset kurumu. Kanunları kim çıkarıyor? Siyaset kurumu ve biz. Halk oraya yetki vermiş. Diyor ki benim derdim var. Ne derdi? İşsizlik sorununu sen çözeceksin diyor. Az maaş alıyorum sen çözeceksin diyor. Kanun çıkar maaşımı artır diyor. Efendim çiftçi benim derdim iyi değil, bana daha fazla para vereceksin, teşvik edeceksin. Sanayici bana teşvik vereceksin. Nasıl? Kanunla. Kim çözüyor? Parlamento çözüyor. Bu sorun nerede çözülür? Bize göre mecliste çözülür. Nasıl çözülecek peki? Birincide anlaştıysak, siyaset kurumu çözecekse o zaman siyasilerin bir araya gelip konuşması lazım arkadaş biz bu derdi nasıl çözeriz diye. Söylediğimiz o. Oturacağız bir masanın etrafına 4 parti veya kaç parti varsa. Gerekirse % diyelim ki 1’in üstünde oy alan partilerde davet edilebilir oraya. Yani HAS Partide davet edilebilir, İşçi Partisi de davet edilebilir. Kim almışsa belli bir kriter oturur masanın etrafında ülkenin böyle bir sorunu var. Biz bu sorunu nasıl çözelim.
Şimdi konuşmazsak sorunu çözemeyiz. Şimdi bir araya gelip konuşmak soruna sağlıklı teşhis koymak için çok önemlidir. Önce buradan başlamamız lazım. Biz bunu önerdik. Biz bir yol haritası önerdik. Biz içini doldurmadık. Gelin şöyle çözelim demedik. Niye demedik? Çünkü onu desek diyecekler ki siz bize bir görüş dayatıyorsunuz. Biz ne diyoruz? Gelin konuşalım. Biz bunu nasıl çözeriz diye. Peki Türkiye’de örneği var mı bunun? Siyasi partiler bir araya gelin konuşalım diye. Bir örneği var anayasa. Anayasada oturuyoruz pekala. Üstelik parlamentoda milletvekili ağırlığına göre değil, eşit sayıda temsilci vererek komisyona. Adı uzlaşma komisyonu. Bizde buna uzlaşma komisyonu diyoruz. Toplumsal mutabakat komisyonu. Bir araya gelelim bütün siyasi partiler. Her siyasi parti 2 -3. Anayasada 3 kişi vermişler, burada da 3 kişi veya 2 kişi verilebilir veya 1 kişi verilebilir. Takdir meclis başkanının. Çağrılır her partiden de düzgün adamlar var bakın onu söyleyeyim. Ben ana muhalefet partisi lideriyim ama bizim dışımızda diğer partiler kötüdür diye bir haksızlık yapamam. Her partiden akil insanlar, düzgün insanlar, konuyu bilen insanlar, araştıran insanlar, yazan çizen insanlar var. Diyoruz ki, bunlar bir araya gelsinler. Siz seçin. Genel Başkan olarak ben seçiyim, MHP’nin Genel Başkanı seçsin, AKP’nin Genel Başkanı, BDP’nin Genel Başkanı seçsinler. Biz bu sorunu nasıl çözebiliriz diye bir araya gelsinler. Söylediğimiz bu. Onun dışında bir şey söylemiyoruz. Oturur bir arada konuşuruz. Niye çözmüyoruz biz bu sorunu? Çözebiliriz. Niye çözmüyoruz biz bu sorunu? Çözebiliriz. Bakın Beşir Atalay ne diyor? Diyor ki, PKK’nın silah bırakması için diyor Amerika’da devrede diyor. Biz niye çözmüyoruz da Amerika çözüyor? Biz niye çözmüyoruz yani? Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Biz bu ülkenin vatandaşından oy almadık mı?
Gazi .- Bugüne kadar Amerika niye çözmemiş?
Gazi - Siz Başbakanımıza Sayın Genel Başkanım, bence sadece bu fikirleri bir dosya veya öneri. Onlarında hoşuna gitti.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu fikirle ve bunu 10 madde halinde yazdım. 10 madde halinde ve bunu verdim. Yani biz bunun için geldik.
Gazi- Ortada bir cenaze var kimse kaldırmak istemiyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Gelin şu cenazeyi kaldıralım. Aynen öyle. Neyse ağzına sağlık. Cenazeyi kaldıralım. İstediğimiz bu bizim. Nasıl olacak? Biz şunu da söyledim Sayın Başbakana. Olabilir mesela bizim bu teklifimiz yanlıştır diyebilirsiniz, eksiktir de diyebilirsiniz. Biz ona da saygılıyız. O zaman siz bir teklif getirin biz ona evet diyelim. Aynı şeyi Devlet beye de söylüyorum. Bizimki yanlış olabilir, eksikte olabilir. Biz demiyoruz ki illa bizim dediğimiz doğrudur. Siz bir teklif getirirsiniz, siz bir öneri getirirsiniz. Biz deriz ki hay hay kardeşim. Gelip beraber bizde varız. Oturalım biz bu derdi çözelim. Söylediğimiz bu bizim. Bir araya gelmek.
Türk siyaseti ne zaman bir araya gelmemişse, ne zaman kavga çıkarmışsa sonunda ben söyleyeyim darbe olmuştur. 12 Eylül’de bakın sizler belki bazı arkadaşlarımız biz neden böyle olduk diye bir soru geldi. Evet bu soruyu sormak önce sizin hakkınız. Ben bu ülke için canımı veriyorum, hayatımı veriyorum, bedenimi veriyorum. E arkadaş bu hale geldiysem ben boşuna gelmedim. Ülkemi seviyorum, bayrağımı seviyorum. Ama bir toplumun etik değerleri vardır, ahlaki değerleri vardır. Bana toplumun saygı duyması gerekir. O saygının ölçüleri vardır. Bana iş verecek, bana aş verecek. Benim huzur içinde ve herkesin beni gördüğü zaman benimle gurur duyabileceği bir atmosferde ben çalışmak istiyorum diyor. İsteğiniz bu. Bunu sağlamakta zaten bir sosyal devletin görevi. Ve anayasaya göre görev bu. Yani bir lütuf değil bunu yapmak. Lütuf olarak da asla algılamayın. Bu sosyal devletin anayasaya göre size sağlaması gereken bir haktır. O dur bu işin özü.
Efendim Uludere konusuna gelince. Şimdi Uludere farklı bir olay. Neden farklı? Şimdi Uludere’deki olay şu; ben onu da söyledim. Uludere’ye gidiyorsun kaçakçıyı bombalıyorsun terörist diye , terörist Maraş’tan çıkıyor, Elbistan’dan ta Kayseri’ye kadar geliyor. Olur mu öyle şey? Akıl var mantık var. Yani yola bariyer koymayı damı senin aklına gelmedi. Ne oldu? Gitti bir karakola girdi, bir polisti galiba değil mi şehit olan?
Gazi - Evet. Bir de yaralı vardı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Arkadaşlar bu olmaz. Şimdi Uludere olayının üzerinde durmamızın birden fazla nedeni var. Bir; istihbaratı kimden aldınız siz o insanları bombalamak için? Bunun cevabını uzun süre vermediler. Washington Post yayınladı ki istihbaratı Amerikalılar vermişler. İkinci soruyu sorduk. Peki talimatı kim verdi? Talimatı hükümet verdi. Biz bunu biliyoruz. Neden? Çünkü meclis hükümete yetki veriyor.
Gazi - Ama bu paşamızın üstüne kaldı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Paşanın üstüne kalsa gene iyi. Ta gidecek sonunda pilotu bulacaklar. Hızlı tren kazasını biliyorsunuz değil mi? Talimatı falan verenler değil. Sonunda gittiler makinisti buldular, iki makiniste ceza verdiler sen niye sürat yaptın diye olayı kapattılar.
Dolayısıyla bu olayı bizim buradaki söylememizin nedeni ve bir ülkenin Başbakanı diyor ki, benim bundan bir gün sonra haberim oldu.
ÇIKIŞTAKİ AÇIKLAMA
Güneydoğu gazileri ve şehit aileleri olarak CHP’nin ülkemizin kanayan yarası olan terörü bitirmek için ne yapacağını öğrenmek için geldik. Ziyaretimiz esnasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun terörü bitirme konusundaki kararlılığını gördük.
Bizde gaziler ve şehit aileleri olarak yanında bu kanayan yaranın kaldırılması için yanında olacağımızı beyan ettik. Bu konuda kendisine destek vereceğimizi bildirdik.
Ayrıca CHP’nin akil adamlar konusundaki teklifinin şehit yakını ve gazileri de kapsadığını öğrendik. Bu konuda yaptığımız görüşmeden sonra gönül rahatlığıyla buradan gidiyoruz. Bu kanayan yaranın biran önce bitirilmesi için tüm siyasi partilerin bir araya gelip bu terörü her ne şekilde nasıl bitirilecekse bitirilmesini talep ve arz ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
Manşet365